Page 79 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 79

tarih çevresi

Ispanakçızâde Medresesinde müderris Mustafa Fevzi Efendi'den icazetlidir
(1886). Aynı yıl İstanbul’a geliyor. Bayezid dersiamlarından hem Bayburtlu
Hüseyin Hüsnü Efendi’den hem de Şeyhülislam Bodrumlu Ömer Lütfi
Efendi’den icazet alıyor (1887). Askeri Rüştiyede Kavâid-i Osmaniye ve imlâ
muallimliği yapıyor. Girdiği Ru’ûs imtihanını başararak dersiam unvanıyla
Bayezid Camii’nde ders okutmaya başlıyor (1888). Aralıksız on üç yıllık bu
görevi sırasında seksen beş talebesine icazetname veriyor ve altın liyakat
madalyasıyla ödüllendiriliyor (1901)39. Talebelerine de gümüş liyakat
madalyası veriliyor. Mustafa Asım da icazet alan bu talebeler arasındadır; ona
da başarısından dolayı gümüş liyakat madalyası verilmiştir. 1902 yılında ru’ûs
imtihanına girip onu da birincilikle kazanacak ve dersiam olarak aynı yıl hocası
gibi Bayezid Camiinde ders vermeye başlayacaktır40.

       Mustafa Asım’ın ilk ve esas hocası Arapkirli’dir ama o ilk günlerden
itibaren İstanbul’un o zamanki diğer ünlü hocaları ile de tanışmış ve
bazılarından ders almaya başlamıştır. Hatta Bayezid’e dersiam olduktan sonra
bile bir kısım hocaların halkasına katılmıştır. Bu hocalarla birlikte muhtelif
kitaplar okumuş ve kendilerinden özel icazetler almıştır.

       Ekteki Tabloda görüldüğü gibi, Mustafa Asım’ın İstanbul’da ilk
karşılaştığı hocalardan bir diğeri de, Şeyh Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevî
(1813-1893)’dir41. O, hem ünlü bir âlim hem de mutasavvıftı. İki ekol
arasındaki ayrılıkları gidermeye çalışıyordu42. Fatma Sultan Camii ve onun

          39 Arapkirli daha sonra Ders Vekilliği, Fatih ve Süleymaniye medreselerinde
ve Darülfünun’da müderrislik, Medresetü’l-Mütehassisînde umum müdürlük, Şûra’yı
İlmiye Encümeni azalığı, Darü’l-Hikmeti’l-İslamiye azalığı ve reisliği gibi görevlerde
bulunuyor. Medreselerin kapatılması üzerine Dârü’l-Fünûn İlahiyat Fakültesi hadis
usulü ve hadis tarihi müderrisliğine atanıyor (1926). 1933’te Fakülte kapatılınca,
1934’te emekliye ayrılıyor. Altı basılı, beş tane de yazma eseri vardır. Huzur dersleri
mukarrirliği yapmıştır. Yurdagür 1991. Demirtaş 2003.

          40 Ayrıntılı bilgi için bkz. Yediyıldız, Tarihsiz, s. 13-36. Mustafa Asım ru’ûs
imtihanını kazanınca şu beyti söylemiştir: Hudâ-yâ kıldığın gibi ru’ûs imtihanını
tevfîk / Benimle idesin dâim ilâhî ‘avnini terfik (YA-MAY-K8-106). Anlamı şudur:
Ey Tanrı! Ru’ûs imtihanını kazanmayı bana nasip ettin; İlahî yardımını daima bana
yoldaş eyle…

          41 Babası Gümüşhaneli bir tüccardı. Oğlunun tüccar olmasını istiyordu. Fakt
o,” İstanbul’a gelerek Bayezid, ardından Mahmud Paşa medreselerinde okudu.
1859’da Cağaloğlu’ndaki Fatma Sultan Camiinde irşada başladı. Burası zamanla
Gümüşhanevî Dergâhı olarak ün kazandı. Sadece din adamı değildi. Osmanlı,
İngilizlerle ticaret/sömürge anlaşması imzalayıp piyasasını yabancı sermayeye açınca
yerli üretim iflasa sürüklendi. Ahmed Ziyaüddin Efendi, Osmanlı pazarını korumak
için yerli sermaye birikimi oluşturmak gayesiyle yardım sandıkları ile iş tutmak
isteyenlerle ortak şirketler kurdu.” Bkz. Soner Yalçın, “Bir Yol Hikâyesi”, Sözcü (12
Şubat 2021). Soner Yalçın bu yazısında, milli ekonomiye hizmet eden Eğinli Mustafa
Fevzi Efendinin, Kazanlı tüccar Haris Efendinin, Prof. Dr. Sabri Ülgener’in,
Gümüşhaneli Araştırma Yardımlaşma ve Eğitim Vakfı (GAYE) nın öncüsü Prof. Dr.
Mustafa Cevat Akşit ve Prof. Mahmut Faik Akşit’in bu dergâh ve çevresinde yetişmiş
olduklarını anlatıyor.

          42 Câmi?u’l-u?ûl adlı eseriyle tarikatlara ait evrâd ve ahzâbın derlenmesinden
meydana gelen Mecmû?atü’l-a?zâb’ı onun bu özelliğini gösterir (Gündüz,
“Gümüşhanevî” TDV-İA). Bu kitap Mustafa Asım’ın kütüphanesinde mevcuttur
(MAY-K-131). Gümüşhanevî hakkında geniş bilgi için bkz. (Gündüz 1984).

                                    814
   74   75   76   77   78   79   80   81   82   83   84