Page 83 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 83

tarih çevresi

Kelamcılar grubuna mensuptur. Hatta Cumhuriyet döneminde, tartışmalı da
olsa, 1928’de Dârülfünûn İlahiyat Fakültesi’nde “Dini Islah” adında bir rapor
hazırlayan komisyonun üyelerinden de biriydi (Ergin 1977: V, 1958-1964).
Yukarıda her biri ayrı ayrı anlatıldığı gibi, Mustafa Asım’ın bizzat ders aldığı
hocaların çoğu veya bu hocalar vasıtasıyla incelediği kitapların yazarları,
Kafkasyalı, Iraklı, Tunuslu, Yemenli, Hindistanlı olup arayış içinde yenilikçi
kadrolara mensup şahsiyetlerdi. Bir kısmı İstanbul’a gelip yerleşmişlerdi.
Mustafa Asım, Bayezid Camii Dersiamı iken de bunlarla ilişkilerini
sürdürüyordu. Ancak memleketine izinli gittiği 1914 yılından sonra, ömrünün
on on iki yılı kışları Samsun Çarşamba’da yazları köyü Hoşkadem ve
yaylalarında, 1945 yılında vefatına kadar geriye kalan yaklaşık yirmi yılını ise
Hoşkadem ve çevresinde geçirmiştir.

       Burada esas araştırılması ve cevaplandırılması gereken soru şudur:
Mustafa Asım Yediyıldız’ın yukarıda anlatılan birikimiyle, Cumhuriyet
dönemi Türkiye’sinde rolü ve işlevi ne olmuştur? Onun hayatı boyunca ilgili
bir Kanuna dayalı olarak dersiamlık maaşı aldığını ve görevini Çarşamba’da
ve Hoşkadem’de yaptığını biliyoruz. Özel talebeler yetiştirdiğini de biliyoruz.
Acaba o yakın ve uzak çevresini nasıl etkilemiştir? Elbette Osmanlı’dan
Cumhuriyet’e geçişte, Mustafa Asım örneği tek değildi. Onun gibi kaç dersiam,
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras olarak kalmıştır? Bilindiği üzere
Osmanlıların yenileşme döneminde eğitim ve öğretimde yapılan reformlar
sonucunda ortaya çıkan mektep medrese ikiliğine, ancak 1924 yılında Tevhid-
i Tedrisat Kanunu/Öğretim Birliği Yasası ile son verilebilmiştir49. Acaba
medreselerin kapatılmasıyla bu ikilik gerçekten son bulmuş mudur? Kapatılan
medreselerin sayısı kaçtı?50 Bu medreselerde kaç müderris görev yapıyor ve
kaç talebe okuyordu? Hocaların ya da talebelerin eğitim seviyeleri ne idi?
Kültürel birikimleri nasıldı? Dünya görüşleri neydi? Zaman içinde Cumhuriyet
uzgörüsüne uyum sağlayabildiler mi? Bunların Türkiye’deki dağılımı nasıldı?
Ne kadarı resmî görev almıştı? Bunların işlevleri ne olmuştu? Resmi görev
almayan veya alamayanlar ne tür faaliyetlerde bulunmuşlardır? Ailelerine,
çevrelerine, bölgelerine ya da Türkiye geneline sosyal, psikolojik ve kültürel
etkileri olmuş mudur? Olduysa bu etkilerin sonuçları nasıl tezahür etmiştir?
Atatürk döneminde, Milli Şeflik döneminde, ya da çok partili döneme geçtikten
sonra, bunların, çocuklarının veya torunlarının ya da yetiştirdikleri ve
etkiledikleri kişilerin siyasette ve kültür hayatında tesirleri olmuş mudur?
Türkiye’de en laik kesimlerde bile bazen “benim dedem ya da babam hocaydı,
müderristi, dersiamdı” diyenlere çok rastlanmıştır. Bunların zihin dünyalarının
oluşumunda onların rolü ne olmuştur?

       Sonuç olarak, Türkiye’nin hala bilgi ve bilişim toplumu haline
gelememesinde, öğretim ve eğitimde bir ikiliğin yeniden yaratılmasında, hatta
çağdaşlaşma yolunun tıkanmasında, bir yandan Atatürk’ten sonra iktidarların
beceriksizliğinin ve akıl ve bilimden kopuk yanlış politikalarının, diğer taraftan
bahsettiğim bu sosyolojik tabanın, özellikle tepkisel davranışlar içine girerek
direnç gösteren yozlaşmış kesimlerinin de çok büyük etkisi olduğunu

         49 Medreseler, 3 Mart 1340 (1924) tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile Maarif
Vekâlet’ine devredilmiş ve kanunun neşrinden on üç gün sonra da kapatılmışlardır.

         50 Engin Ayan (2009)’ın bildirisinde, Ordu medreselerinin Cumhuriyet
dönemindeki izleri hakkında bazı yerel gözlemler mevcuttur.

                               818
   78   79   80   81   82   83   84   85   86   87   88