Page 45 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 45

tarih çevresi

burada toplanırdı. Burası aynı zamanda ordunun uğurlanma ve karşılanma noktasıydı. II. Bayezid’in
damadı Davudpaşa 1483 yılında burada bir camii, bir mektep ve bir de imarethâne inşa ettirmiştir. Bu-
rada daha sonra padişaha ait köşkler ile bir kışla yaptırılmıştır.106 Topkapı’nın Bizans Dönemi’nde-
ki adı, civarında bulunan bir kiliseye izafeten St. Romen Kapısı’dır.107 Bu kapıya Topkapı denilmesinin
sebebi ise fetih esnasında topların bu kapı önüne yerleştirilmiş olmasıdır.108 İstanbul’un fethi sırasında
Fatih Sultan Mehmed’in çadırı bu kapının karşısındaki tepeye kurulmuştu. Bizans’ın son İmparatoru
XI. Konstantin de Topkapı’nın iç taraflarında yapılan çarpışmada öldürülmüştür.109 Topkapı, Millet
Caddesi’nin yapımı sırasında yıkılmıştır. Ancak yan duvarları üzerindeki küçük bir tâlî kapı kalmış,
caddenin iki tarafındaki surlar ise onarılmıştır.110

    24. Yenikapı: Bu kapının yakınında Beylik Barut Ambarları ve muhafızları bulunuyordu. Kapının
yakınındaki bahçelerin içinde derviş odaları ve bir Mevlevîhâne vardı. Ayrıca bu kapının yakınlarında
bir baruthâne111 ile birlikte Ekanim-i Selâse (Aya Triada) isimli bir de Rum ayazması yer almaktaydı.112
Bu kapının, Bizans Dönemi’ndeki adı “Rhegium” dur. Bu kapıya “Rus Kapısı” veya “Kırmızı Fırka
Kapısı” da denilmekteydi.113 . Bizans Dönemi’nde hipodromda yapılan araba yarışlarında mavi, yeşil
ve kırmızı renkli takımlar vardı. İşte bu kapı, kırmızılar tarafından inşa edildiği için bu adı almıştır.
Kapının iç tarafında bu takıma mensup olanların ismi vardır. “Yenikapı” adının ise fetihten sonra Os-
manlılar Dönemi’nde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu adın kaynağı tam olarak bilinmiyorsa da kapının
muhasara zamanında Bizanslılar tarafından kapatılıp, fetihten sonra açılmış olduğu tahmin edilmekte-
dir.114 XVI. yüzyılda Sultan III. Murad zamanında Merkez Efendi isimli hak dostunun burada bir
Mevlevî tekkesi kurmasından dolayı bu kapıya aynı zamanda Mevlevîhâne Kapısı da denilmiştir. Kapı
günümüze kadar ulaşmıştır.115

      25. Silivrikapı: Bu kapının iç tarafında bir cami ve bir hamam yer almaktaydı. Kapının dışında
Elekçi Dede ’nin116 mezarı vardı. Eremya Çelebi’nin aktardığına göre bu zat, hiç konuşmayan elekçile-
rin peşinde gezen bir kimsedir. Onun bu kadar uzun süre konuşmamış olması, hayrete mucip olmuştur.
Sadece bir defa konuştuğu ve “Azizim beni niçin bu kadar rahatsız ediyorsun? Allah’ın bir kulu ve din-
dar bir Müslüman var mı ki konuşayım ve selam vereyim” demiştir. Bu rivayet, onun halk nazarındaki
itibarını arttırmıştır. Ölmeden önce pek çok insanın rüyasına girerek kefenini ısmarlamıştır. O kadar
ki Melek Ahmed Paşa’nın dahî rüyasına girmiş ve kefeni Paşa tarafından gönderilmiştir. Elekçi Dede
için büyük bir cenaze merasimi yapılmış, mezarının üzerine de bir türbe yaptırılmıştır. İşaret ve alâmet
olsun diye de bir elek asılmış olup hastalar şifa bulmak, çocuğu olmayan ya da erkek çocuk isteyen
kadınlar da istediklerine nâil olmak için Elekçi Dede’nin mezarını ziyaret etmektedirler.117 Eremya
Çelebi’nin aktardığına göre bu kapının iki tarafında Müslüman mezarlıkları yer alıyordu. Biraz ileride
ise “Balıklı” denilen Rum ayazması görülüyordu. Burası daha önce “Panaia” adlı bir manastırdı. Ayrı-
ca burada Balıklı Ermeni Mezarlığı da bulunmaktaydı.118 Bu kapı Bizans Dönemi’nde de aynı isimle
anılmaktaydı. Kapıya, “Selivria” (Silivri) ya giden yolun başında bulunduğu için bu isim verilmiştir.
Bu kapıdan Balıklı Ayazması’na gidildiği için kapı “Porta Pighi” olarak da bilinmekteydi.119

      26.Yedikule Kapısı: Bu kapının yakınında tokat120 denilen bir hendek vardı. Halkın kışın tüke-
tecekleri et ihtiyacı için sığırlar burada satılır, bu hayvanların etinden pastırma yapılırdı. Daha ileride
ise salhâneler bulunmaktaydı. Kasaplar, hayvanları burada geceleyin keser ve sabahleyin dükkanlara
dağıtırlardı. Şehirde sığır eti satan yüzden fazla dükkan vardı. Rumlar üç yüz civarındaki dükkanlarında

                                              45
   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50