Page 49 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 49

tarih çevresi

3 Semavi Eyice “Kale”, DİA, XXIV, 234

4 Károly Kós, İstanbul: Şehir Tarihi ve Mimarisi, Naciye Güngörmüş (çev), Ankara 1985, s.21

5 Halil İnalcık “İstanbul” , DİA, XXIII, 220

6 Şehrin en eski surları MÖ. 658 yılında Megara şehrinden Byzas isimli bir lider başkanlığında gelip bugünkü
Topkapı Sarayı’nın olduğu civara yerleşen Yunan kökenli Trakyalı halkın, başkanlarının ismine atfen inşa et-
tikleri Bizantion Surları’dır. Şehrin surları bugünkü Saray-Burnu’ndan başlayıp Ayasofya ile Sultanahmet’i
birbirinden ayıran yere kadar uzanmaktaydı. (İbrahim Kafesoğlu, İslam Ansiklopedisi (İA), V, 1145) Tarihî
yarımadada varlığı bilinen başka bir sur Septimius Surları’dır. Roma imparatoru Septimus Severus, kendisine
üç yıl direnen Byzantion’u MS.196’da ele geçirdikten sonra kendi adıyla anılan surları inşa ettirmiştir. Bu surlar
bugünkü Yeni Camii (Eminönü) civarından başlayıp, güneye doğru ilerleyerek Çemberlitaş’a çıkıyor buradan
güneye Marmara Denizi’ne doğru iniyor, daha sonra Çatladıkapı olarak isimlendirilecek olan bölgeyi de geçerek
sahil şeridinde Üsküdar’ın karşısına gelecek bir noktada nihayet buluyordu. (Metin Ahunbay-Zeynep Ahunbay
Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, VII, 75)
Eski İstanbul’un aynı sınırları içinde inşa edilen bir diğer sur da Konstantinius Surları’dır. MS. 330 yılında
Büyük Konstantin (d.272-ö.337), Septimius Surları’nı yıktırmış yerine daha sonra kendi ismiyle anılacak surları
inşa ettirmiştir. Bu surların geçtiği yerler ana hatlarıyla bilinmektedir. Buna göre bu surlar bugünkü Samatya’dan
başlıyor, buradan Çukurbostan’a varıyor oradan Bayrampaşa Deresi’ne iniyor oradan Yavuz Selim Camii ci-
varına çıkıyor oradan da kuzeydoğu istikametinde bugünkü Cibâli semtinde nihayet buluyordu. (Kafesoğlu,
“İstanbul”, s.1145)
Yukarıda adı geçen surlardan hiçbiri günümüze ulaşmamıştır. Bizim, bugün ayakta kalan kısımlarına şahit old-
uğumuz surlar, II. Theodosius (MS. 408-450) zamanında yapılmıştır. MS. 395 yılında Roma imparatorluğu,
Doğu ve Batı olarak ikiye ayrıldığında Konstantinopolis, Doğu Roma’nın başkenti olmuştur. Bu tarihlerde şehir
Gotlar ve Hunlar’ın tehdidi altında bulunmaktadır. Devlet adamlarının görüşleri doğrultusunda şehrin etrafı-
na düşman taarruzuna karşı, daha sonra imparatorun adıyla anılacak olan, Theodosius Surları inşa edilmiştir.
(Kafesoğlu,“İstanbul”, s.1145) 1870-1873 yılları arasında Sirkeci Garı’nın yapımı sırasında Topkapı Sarayı
civarındaki surların bir kısmı yıkılmıştır. UNESCO, Taç Vakfı ve İstanbul Belediyesi işbirliği ile 1980 yılından
itibaren surların restorasyonu aralıklarla devam etmektedir. (Feride İmrana Altun, İstanbul’un 100 Roma, Bi-
zans Eseri, İstanbul 2009, s. 152)

7 Kafesoğlu, “İstanbul”, s.1145

8 Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, Orhan Şaik Gökyay (hzl.), İstanbul 1996, I, 23

9 Celal Esad Arseven Eski İstanbul, Dilek Yelkenci (hzl.), İstanbul 1989 s.99-107; P.Ğ. İnciciyan, XVIII. Asırda
   İstanbul, Hrand Andreasyan (çev), İstanbul 1956, s.10-12

10 İhtifalci Mehmed Ziya Bey, İstanbul ve Boğaziçi, Murat A. Karavelioğlu (hzl.), İstanbul 2003, I, 265

11 Evliya Çelebi, gezisine Yedikule’den başlayarak önce kara sınırındaki kapıları zikreder. Burada Yediku-
le, Silivrikapı, Yenikapı (Mevlevihane Kapısı), Topkapı, Edirnekapı ve Eğrikapı olmak üzere altı kapı vardır
ve bunlar batıya, Edirne tarafına bakmaktadır. Eğrikapı’dan sonra Eremya Çelebi’nin eserinde bahsetmediği
kapılar; Eyyüb-i Ensari Kapısı, Balat Kapısı, Fanus Kapısı (Fener Kapısı), Petro Kapısı, Yenikapı, Aya Kapı,
Cibâli Kapısı, Unkapanı, Ayazma Kapısı, Odunkapı, Zindan Kapı, Balıkpazarı Kapısı, Yeni Cami Kapısı, Şehid
Kapısı (Çıfıt Kapısı) olup toplamda on dört kapıdır. Bunlar kuzeye açılır ve Haliç kıyısındadırlar.

                                              49
   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53   54