Page 48 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 48

tarih çevresi

                                                    DİPNOTLAR

1 Eremya Çelebi Kömürciyan, ataları Kafkaslar’dan göç ederek Erzincan’ın Kemah ilçesine yerleşmiş daha
sonra Celali isyanları esnasında Gelibolu’ya göç eden Ermeni bir aileye mensuptur. 12 veya 13 Mayıs 1637
yılında İstanbul’un Langa semtinde doğan Eremya Çelebi, ilk tahsilini babasının meslektaşı ve aile dostu Surp
Sargis Kilisesi papazlarından Der Hovannes’in yanında yapmıştır.1656 yılında Türkçe, ardından Rumca, Farsça,
Arapça ve İbranice öğrenmiştir. Çocukluğu kilise muhitinde geçmesine rağmen -muhtemelen fikir ve faaliyet
serbestliğini kısıtlamasından çekindiği için- ruhanîler sınıfına girmemiş ancak patrikhane kâtipliği ile kilisenin
işleyişiyle ilgili çözümü güç meselelerde danışmanlık yapmıştır. Eremya Çelebi, gerek şahsiyeti gerek değişik
türdeki yazıları gerekse diğer sahalardaki faaliyetleri bakımından XVII. yüzyılda yaşamış Ermeni aydınları
içinde dikkate değer bir kişidir. İlim ve faziletinden dolayı kendisine “Çelebi” unvanı verilmiştir.1695 yılında
İstanbul’da vefat eden Eremya Çelebi, Balıklı Ermeni Mezarlığı’na gömülmüştür.
Eremya Çelebi’nin eserleri, manzum ve mensur olmak üzere ruznâme ve vekayinâme şeklinde tarihî hadisel-
erin kayıtları, tarih, topografya, önemli şahsiyetlerin aile tarihleri ve şecereleri, dinî meselelere ait nutuk ve
muhâvereler, aile efradına ve başkalarına dair mersiyeler, ailevî ve bilhassa cemaat işleri hakkındaki mektuplar
ile hiciv mahiyetindeki hikayelerden oluşmaktadır.
Eremya Çelebi, zamanın meşhur Ermeni tacirlerinden Abro Çelebi’nin himayesini kazanmış, çocuklarına ho-
calık yapmıştır. Abro Çelebi, devlet ricalinin özellikle de Fazıl Ahmet Paşa (1661-1676)’nın itimadını kazanmış,
Mora ve Girit seferlerinde beraberinde bulunmuştur. Böyle nüfuzlu bir zatın evi Türk ve yabancı ileri gelen-
lerinin bir araya gelme noktası olduğundan, Eremya Çelebi bu vesile ile birçok yüksek rütbeli devlet adamıyla
tanışmış, devletle ilgili konular başta olmak üzere pek çok konuda bilgi sahibi olmuştur. Daha sonra bu bilgil-
eri bizzat şahidi olduğu olaylarla birlikte eserlerinde kullanmıştır. Nitekim, Osman Gazi’den zamanın padişahı
IV. Mehmet’e kadar ki padişahların dönemlerini konu alan Osmanlı Tarihi, İstanbul Tarihi, İstanbul Yangını
Tarihi, Ruzname ve Vekayiname bu eserlerdendir. (Eremya Çelebi ve eserleri hakkında daha geniş bilgi için
bkz. Eremya Çelebi Kömürciyan, İstanbul Tarihi, Hrand D., Andreasyan (çev), İstanbul 1952; Eremya Çelebi
Kömürciyan, İstanbul Tarihi, Hrand D., Andreasyan (çev), Kevork Pamukciyan (hzl.) İstanbul 1988; Kevork
Pamukciyan, “Doğumunun 350.Yılında Eremya Çelebi Kömürciyan” Tarih ve Toplum, IX, 54 (Haziran 1988);
Kevork Pamukciyan, “Eremya Çelebi’ye Göre İstanbul’un 1660 Yangını”, Tarih ve Toplum, XIII, 75 (Mart
1990); Kevork Pamukciyan, “Eremya Çelebi Kömürciyan’ın (1637-1695) Dörtyüz Yıllık Osmanlı Padişahları
Tarihi” Müteferrika, 1995/5; Ziya Yılmazer, “Eremya Çelebi”, Diyanet İslam Ansiklopedisi (DİA), XI)

2 Eremya Çelebi, İstanbul Tarihi (Badmutyun Isdanbol) isimli eserini 1662-1684 tarihleri arasında, aralıklarla
manzum olarak telif etmiştir. Eserin üç yazması bulunmaktadır. Müellif hattı ile yazılmış metin Kudüs Ermeni
Patrikhanesi’nde, bir nüshası Eçmiadzin’de diğer nüshası ise V. Torkomyan’ın özel kütüphanesinde olup bu
nüsha 1913’te Viyana’da V. Torkomyan tarafından üç cilt halinde yayımlanmıştır. Aynı nüsha Hrand D. An-
dreasyan tarafından Türkçeye tercüme edilmiş, 1952 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi yayınları
arasında çıkmıştır. Hrand D. Andreasyan tarafından Türkçeye çevrilen bu eser 1988 yılında Kevork Pamukciyan
tarafından ilave notlarla yayıma hazırlanmış ve 1988 yılında basılmıştır. Andreasyan’ın tercümesini yaptığı ve
sekiz bölümden oluşan bu manzum eser, “Kefe vezni” denilen heceli bir vezin ile yazılmıştır. Kömürciyan, 2053
mısradan oluşan eserini halk dili ve karışık eski Ermenice olarak kaleme almıştır. Eserin birçok yerinde Türkçe,
Farsça ve Rumca kelimelere rastlanmaktadır. Eremya Çelebi, eserini zamanın meşhur Ermeni âlimlerinden Bit-
lis’teki “Amırdolu Vank” manastırın Başrahibi Vardepet Vardan’ın isteği üzerine yazmış ve eserini ona ithaf et-
miştir. Şehrin topografik durumunu anlatıp XVII. yüzyıl İstanbul’una genel bir bakışı ihtiva eden bu eser, şehrin
başlıca mevkileri hakkında bilgi vermekte buralarda geçen bazı olayları kısa bir şekilde aktarmaktadır. (Konuyla
ilgili bilgi için bkz. Eremya Çelebi Kömürciyan, İstanbul Tarihi, Hrand D. Andreasyan (çev), İstanbul 1952, ss.
XXIX-XXX)

                                               48
   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53