Page 27 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 27

tarih çevresi

      Paşa’nın yaptığı gibi çok daha geniş bir reformun hazırlık safhası olması gerektiğini, dahası
gayrimüslim halk üzerinde süren kıyafet sınırlamasının eşitliğe aykırı olduğunu vurgulamaktaydı.
Barona göre Sultan Mahmud, Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından üç ay sonra bir ferman çıkararak
reayanın kıyafetlerinde herhangi bir yenilik yapmalarını yasaklamış ve kıyafetleri ile ilgili düzenle-
melerin onların mevcut sefil durumlarına göre olmasını emretmişti. Ne var ki zamanla bu sınırların
aşılmaya başlandığını, bundan dolayı Rum, Ermeni, Katolik ve Yahudi patriklerine kendi cemaatlerine
göz kulak olmak ve kamuya açık yerlerde kendi dindaşlarının kıyafetleri ile dolaşmaları tavsiyesinin
verildiğini belirtmektedir. Bu özgürlük ortamının bir yansıması olarak Hıristiyanların 1833 yılının
ortalarında çıkan bir ferman ile hem Avrupa hem de Asya’da 80 yeni kilise inşa etme hakkı kazan-
dıklarını vurgular.32

      Batılı bir gözlemci olarak Boislecomte’un sosyal hayattaki değişimler içerisinde dikkatini çek-
en hususlardan biri de halkın eğlence anlayışındaki değişimdir. İstanbul’da meyhanelerin açılması
konusunda 2 Eylül 1826 tarihli bir fermanın yayınlandığını belirten baron İstanbul’un değişik bölgel-
erinde iki bin meyhanenin açıldığını ifade eder. Hatta barona Türkler ve Rumlara hizmet eden bu mey-
hanelerde Türklerin açıkça şarap içebilmelerini Türklerinin inancındaki zayıflamanın belirtisi olarak
görür. Bu bağlamda baron sultan Mahmud’un kendi portresini yaptırarak devlet dairelerine astırmasını
ve bunu yabancı temsilcilere de göndermekle birlikte bu yeni uygulamanın Müslümanların maneviyat-
larını zedelediğini de vurgulamıştır.33

     Yukarıda müsadere uygulamasında olduğu gibi baronun, devlet adamlarının güven hissiyatını
zedeleyen bir diğer uygulama olarak siyaseten katle de değindiği görülmektedir. Baron, sultanın bizzat
kendi devlet adamlarını ilgilendiren bu hamlesinin oldukça kayda değer bir iş olduğunu belirterek dev-
let adamlarına yönelik olarak uygulanan ölüm cezasının kaldırıldığını, bunun oldukça nadir bir hale
getirildiğini, bu uygulamanın cezayı verenler için büyük bir sorumluluk ortaya çıkardığını, bu bakım-
dan siyasetin adalet üzerindeki etkisinin azalmaya başladığını belirterek uzun zamandan beri sarayın
kapısının önünde idam edilmiş kimselerin kellesinin sergilenmediğini yazar. Aynı bağlamda özellikle
yabancı temsilcilikler için adeta kabus niteliğinde olan savaş zamanlarında esirlerin öldürülmesi uygu-
lamasının kaldırıldığını ve 1807’den beri devlet aleyhine faaliyet gösteren hiçbir yabancı görevlinin
Yedikule’ye hapsedilmediğini vurgulamaktadır. Baronun yabancılara yönelik olarak dikkatini çeken
bir diğer yeni uygulama da nişanlar verilmesidir. Nişan vermenin ilk olarak Sultan III. Selim döne-
minde Osmanlı ülkesinde hizmet eden yabancılara yönelik başlatılan bir uygulama olduğunu ifade
eden baron bunun Sultan Mahmud tarafından özellikle Ruslara yönelik olarak biraz daha ileriye
götürüldüğünü; aynı şekilde devlet memurlarına durumlarına ve dinlerine bakılmaksızın dört kademeli
bir statü kazandırıldığını da ifade etmektedir.34

      Baron oldukça doğru bir tespitle Sultan Mahmud’un reformlarını başarılı ve kalıcı kılacak en
önemli unsurun eğitim olduğu gerçeğini de vurgulamıştır. Sultanın saymış olduğu reformların yer-
leşmesinin halkın eğitimi ile mümkün olacağını ifade eden baron Mehmed Ali Paşa ile bu konuda
Sultan Mahmud arasında dikkat çekici bir farklılık olduğunu belirtmektedir. Baron burada Mehmed
Ali Paşa’nın Sultan Mahmud’a göre çok daha avantajlı olduğunu ifade etmektedir. Mehmed Ali Paşa,
uzun zamandan beri yenileşme çalışmaları ile mücadele eden bir ülkenin sultanı olarak Mahmud’a
göre ülkesini dönüştürmek ve müreffeh hale getirmek için daha avantajlı bir konumdaydı. Bunun kilit
rolünün eğitim

                                              27
   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32