Page 29 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 29

tarih çevresi

Müslüman kadınların bol feraceler giyinerek başlarında ise ince kumaştan (muslin ile) bir eşarp ile
örtülü olarak çarşı ve pazara çıkmakta ve bu kıyafetleri ile toplumun saklı birer üyesi hâline geldikler-
ini belirten baron, kadınlar ve erkekler arasındaki entrikalı ilişkilerin İstanbul’da neredeyse hiç bir
Hıristiyan kentte olmadığı kadar yaygın; takip edilmesi ise gittikçe daha zor bir hale geldiğini ifade et-
mektedir. Bu durumu daha iyi açıklamak için “kadınlar kendileri görünmeden görüyorlar. Bu gizlenme
ise onların kendilerini merak ettirme, kendi güzelliklerini saklama arzusundan geliyor. Ve burada
kadınlar kendileri sevilmeden önce seviyorlar ve doğal olarak erkeklerle olan ilişkilerinde öncelikle
kendileri harekete geçiyor” şeklinde ifadeler kullanmaktadır. Kadınlar konusunda Osmanlı toplumun-
daki fahişeliğin yapısına da değinme gereği duyan baron, bu iş ile uğraşan kadınların birkaçının Türk,
çoğunluğunun ise Rum halkına mensup olduğunu; Mısır’da ise aksine fahişelerin çoğunun Arap ve
Müslüman kadınlar olduğunu belirtmektedir. Mısırlı dansözlerin Osmanlı ülkesinde tıpkı Hintli dansö-
zler gibi oldukça üne sahip olduğunu söyleyen baron, bu işle uğraşan kadınların, bayan patronları
olduğunu ve fahişelerin işlerinin patronları tarafından düzenli olarak organize edildiğini; devlete ise
vergilerini düzenli şekilde ödedikleri bilgisini vermektedir. Bununla beraber, baron, bu kurumun eski
Mısır’dan geldiğini, bu kültürün İslamiyet’i de aşarak varlığını halen sürdürdüğü tespitini yapmaktadır.38

     Mısır’daki tecrübelerinden hareketle Arap kadınlarını da gözleme fırsatı bulan Fransız diplomat
Türk ve Arap kadınları arasındaki benzerlik ve farklılıklara da değinmiştir.39 Türk kadınlarının gündelik
yaşamlarına dair gözlemlerini aktaran baron, kadınların en büyük meşguliyetlerinin ev işleri olduğunu
ve kadınlar arasında okuma-yazma oranının neredeyse yok denecek kadar az olduğunu belirtmektedir.
Kadınların müzik eğitimine dair baron, Sultan Mahmut gibi müziksever bir padişah döneminde, saray-
daki cariyelerin, erkek musiki ustalarından evlerinde ders aldıklarını; ne var ki bunun henüz halka
yayılmaktan uzak olduğunu, diğer bir ifade ile okuma-yazma öğrenen ve müzikle ilgilenenlerin genel-
de üst zümre kadınları olduğunu belirtmektedir. Kadının ev dışı hayata katılamaması konusundaki
eleştirisini de dile getiren baron, Osmanlı kadınlarının, işyeri veya dükkân sahibi olmadığı, halk ile fa-
zla irtibatta kalacakları herhangi bir iş yapamadıklarını ve bu durumun Osmanlı toplumda ciddi anlam-
da bir boşluk oluşturduğunu savunmaktadır. Osmanlı toplumunda diğer alanlarda gözlenen değişim
bağlamında Osmanlı kadınının bu sınırlı yaşamını tenkit etmekte ve kadınların bu durumunun devlet
için önemli bir kayıp olduğunu vurgulamaktadır.40 Ancak bu kısıtlı yaşama karşın baron, Osman-
lı toplumunda kadınlara karşı Avrupa ülkelerinin hiç birinde duyulmadığı kadar saygı duyulduğunu
belirtmektedir. Osmanlı toplumunda çok eşliliğe de değinen baron, “Esasında bu toplumda Kuran
tarafından onlara verilen aynı anda birden çok eş alma hakkından yararlanan çok az sayıda erkek
vardır. Bu iznin genel olarak pratiğe geçmesi erkekler ve kadınların sayısındaki oran ve orta halli geliri
olan bir aile için birden fazla kadının bakımının pahalılığı göz önüne alınırsa imkânsız olduğu görülür.
Zaten birçok aile de kızlarını, kocalarının başka bir eş almaması şartıyla verirler” diyerek Osmanlı
toplumunda çok eşliliğin nadir rastlanan durumlardan olduğunu belirtmektedir.41 Çok eşliliğin Osman-
lı toplumunda az rastlanan bir vakıa olduğuna değinmekle beraber, Osmanlı toplumunda görülen Batı
tesirinin çok eşlilik üzerinde de bir takım etkiler yaptığını ve bu uygulamanın toplumda giderek daha
fazla sorgulanabilir bir hale geldiğini belirtmektedir. Bunun dışında kadınların eskiye göre topluma
daha fazla karışmalarını yine saraydan örneklerle veren baron, eskiden padişahların saraya kadın-
larına saraydan çıkmaya izin vermediğini, Sultan Mahmud’un kadınların gitmek istediği pazarlara,
sokaklara ve genel toplantı yerlerine gitmelerine izin verdiği, kadınların gündelik yaşantılarını rahatça
sürdürmeye başladıkları bir dönem olarak değerlendirmektedir. Sultan Mahmud dönemini bu haliyle

                                              29
   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34