Page 105 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 105

tarih çevresi

bunun için Allaha şükrettiklerini ve daha önce hiçbir yerde böyle bir bina görmediklerini söyler.
Bununla birlikte seyahatnamesinde Ayasofya’nın sayısız mucizelerinden birisini de şöyle anlatmıştır:

     “1609 yılında bazı ustalar Ayasofya’nın damını onarmak için damına çıkmışlardı. Doğal ih-
     tiyacı gelen ustalardan biri aşağı inmeye üşenerek kireç kabına işer ve bunu harca karıştırıp
     işe koyulur. Ama Ayasofya saygısızlığa tahammül edemeyerek adamı herkesin gözü önünde
     kapla birlikte adamı yere atar. Adamın vücudu Sihirbaz Simeonun leşi gibi paramparça
     olur. Bu olayı gözleriyle görenler dehşete kapılmışlardır.28

     Seyahatnamesinde Türklerin ne kadar hayırsever insanlar olduklarından bahseden Simeon, İstan-
bul, Ayasofya ve daha birçok yer hakkında ayrıntılı bilgi vermiştir. “Arslanhane (kilise), At Meydanı,
Hünkâr Sarayı, Esir Pazarı, Eski Bedesten” tasvir ettiği yerler arasındadır. Bunlar arasında Simeon’un
en çok dikkatini çekenlerden birisi ise Balat’ta bulunan “Konstantin’in Sarayı” olmuştur.29

   Ünlü Fransız tüccar Jean-Baptiste Tavernier de İstanbul’u ziyaret eden seyyahlar arasındadır. Yazdığı
seyahatnamede seyahati sırasında kullandığı kervan yolları ve bu güzergâh üzerinde görüp yaşadıkları
hakkında önemli bilgiler aktarmıştır. Tavernier bahar mevsiminde geçtiği İstanbul’da Üsküdar’dan
geçerken yolun iki yanında gördüğü güzel mezar taşlarının etkisinde kalmış olsa da seyahatnamesinde
İstanbul’dan ve Türklerden pek övgü dolu sözlerle bahsetmemiştir. İstanbul’dan sıradan bir şehir diye
bahsetmiş Topkapı Sarayı’nın da çevresindeki sur ve duvarlar nedeniyle Padişah sarayından çok bir
hapishaneyi andırdığını söylemiştir.30 Tvaernier’in tersine Pera’ya olan hayranlığını sözlerine sığdıra-
mayan bir başka Avrupalı seyyah ise çevresinde güzel kadın düşkünü olarak bilinen çapkın Pietro De
La Valle’dir. De La Valle seyahatnamesinde İstanbul’un ö dönem Genova’lıların kolonisi durumun-
da olduğunu ve burada yaşayan halkın neredeyse tamamının Türkçe konuştuğunu belirtmiştir. Ancak
halk arasında Yunan adetlerini (din, dil, kılık-kıyafet) yaşatan ailelerin de var olduğunu eklemiştir. De
La Valle’nin İstanbul’da dikkatini çeken önemli hususlardan birisi değişik gruptan insanın bir arada
yaşadığı Pera’da önceden Hıristiyanlara ait olsa da o dönem camiye dönüştürülmüş çok sayıda kilise
olmasıdır. De La Valle açıkça söylemese de bu durumdan rahatsız olduğu ortadır. Gözlemlerine göre
nerdeyse bir ucundan bir ucuna görülebilen şehirde sokakların her biri diğerinden biraz daha yüksek-
tir ve burada bulunan evlerin çatıları çok güzel ve geniş hayalci saçaklarla süslenmiştir. Çeşit çeşit
renklerle boyanan çatılarda ise Avrupa tarzında balkonlara benzer çamlı taraçalar vardır.31 De La
Valle de sultandan Büyük Türk diye bahsetmiştir. Verdiği bilgilere göre Büyük Türk’ün kaldığı saray
şehrin öbür ucunda, Chalcedon harabelerinin karşısında hemen ilerde denizin içinde tüm yazarların
Bizantium dediği yerdedir.32 De La Valle Türklerin dini bayramları ve eğlenceleri hakkında ise şunları
söylemiştir:

      “Türklerin küçük ve büyük bayramlarını gördüm. Bunlar onların daha doğudakiler gibi
      sokaklarda yemek yedikleri, sıra dışı olarak camilerde toplandıkları, birbirlerini kutladıkları
      dini festivallerdir. Eğlenceleri gece gündüz, şehrin başından sonuna kadar sürer, çeşitli
      acayip sesler çıkaran çalgılardan hoşlanırlar. Sallanmayan (dans etmeyen) özelliklede eğer
      kadınsa fiziğini ve yeteneğini göstermeyen hiçbir Hıristiyan ya da Türk genci yoktur.”33

                                              105
   100   101   102   103   104   105   106   107   108   109   110