Page 85 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 85

tarih çevresi

	 Ya kitap yazan?

	 Onun bu süreçte yeri ne?

	 Kitap okuyanın kitaplığından oluşan bir krallığı var; ancak kitap yazan her yazdığı yapıtında
nice krallıkların saltanatını tekrar tekrar sürüyor… Kitabı okuyan, kitaplarını biriktirdikçe, krallığını
satın alıyor; ama kitap yazan imbikten damlayan ve göle dönüşen damlalar gibi, bilgiyi ve özü biriktir-
erek, kendi krallığını kendi elleriyle yaratıyor. Kitap yazanın bir ayrıcalığı daha var; gerçek krallıklar
gün gelir, yıkılır gider. Ancak iyi yazılmış her kitap, zamanın onca acımasız saldırılarına, hoyratça
kıyımlarına karşı insan aklının alamayacağı kadar büyük bir direnç gösterir. Eğer bilge bir kişiliğin
özünden, kimliğinden, duygu ve düşünce dünyasından süzülerek gelen gür bir su gibiyse yazılan yapıt
karanlıklara karşı savaşan bir “cengâver” gibidir. Örneğin toplumu ve giderek de toplumu oluşturan
bireyleri gem almaz ihtiraslarıyla cendere altına alıp ezen, hoyratça sağa sola savuran, hezeyanlarını
ve dogmalarını dayatan, astığı astık kestiği kestik diktatörlere karşı, aklı ve erdemi yiğitçe savunur.
Yapıtın tek tek bireylerin belleğine ve aklına serpiştirdiği ilkeler, giderek ahlak ve hukuk, en keskin
kılıcıyla toplumları tutsaklığa iten karanlık ve köhne düzenin yarattığı kör düğümlerin üzerine iner.
Adaletsizliklere ve insanı insan yapan değerlere ters düşen olgu ve oluşumlara karşı yiğitçe karşı
koyar. Bu süreçte kurulu düzeni sarsan yapıtlar, toplumu ezen kişi ya da çıkar gurupları tarafından
toplanıp yakılabilir. Yığın yığın kitaplar sırf beyinleri aydınlatmasınlar diye toprağa gömülebilir; sanki
vebalı bir yaratıkmış gibi onlardan kaçılabilir, denizlere atılabilir. Her türlü eza ve cefa “müstebitlerin”
elinde bu tür yapıtlara karşı acımasızca yönlendirilebilir. Ancak o kendisine karşı yapılan onca acımasız
saldırılara karşın ölmez, öldürülemez. Nefes almayı sürdürür. Öldürülüp yok edildiği düşünülse ve
geçici bir süre karanlık dehlizlere atılsa, mezarlara sokulsa bile, gün gelir dirilir; karanlıklara ve karan-
lığı temsil edenlere karşı savaşmayı sürdürür; ancak kesin olarak sonuçta savaşımını kazanır… Utku,
hiç kaçınılmaz biçimde onundur. Rufus Choate’den bir söz: “Kitap, tek ölümsüzlüktür!”…

	 1.1- Kitaplar Öldürülebilir mi?

	 Evet, ölümsüzlük gücü olan tek şey kitaptır. Kitaplar öldürülmek istense de öldürüleme-
zler. Örneğin Antik Dönem’de insanlığa ışık tutan Akıl Çağı’nın Platon ve Aristo, Ksenophon gibi
nice düşünür ve yazarların kitapları bedeni, aklı ve doğayı sorgulayarak, karanlıkları aydınlatmaya
başlamıştı. Bu yapıtları çok tanrılı dinler döneminin küfürleri gibi gören; bu nedenle kimi zaman
göklere kadar çıkan alevlerin ortasına kucak kucak kitapları nefretle atıp yakarak, kimi zaman atlarının
nalları altında ezerek yok etmeye çalışan hoyrat Hıristiyan şövalyeler, bu yapıtları yok ederlerken,
başarılarını kutsayan isterik çığlıklar atıyorlardı. Kuşkusuz utkularının kalıcı olacağını düşünüyor-
lar, oluşturulmasında birer havari oldukları ve kendi inanç sistemi içinde elleriyle yarattıkları “Tanrı
Düzeni”nin sonsuza kadar süreceğine inanıyorlardı. Sonradan engizisyon yasalarıyla daha da güçlerini
artırırlarken, saplantı halinde bedenlerini ve ruhlarını tutsak alan dogmalar, onlar için tek varlık nedeni
gibi görülüyordu. İnanç adına ortaya atılan değişmez ilkeler her şeyde ve her ortamda en etkili kural-
ları oluşturuyordu. . Hukuk, bu dogmalar adına, hukuksuzluğun tutsağı olmuştu. Engizisyon düzeni,
hakkı ve adaleti savunan yapıtlara ve onları yazanlara karşı demir yumruğunu bütün gücüyle indiriy-
ordu.

                                               84
   80   81   82   83   84   85   86   87   88   89   90