Page 76 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 76

tarih çevresi

	 Gecenin karanlığında atlarını dörtnala koştururlarken, karanlıkların içinde yitip giden sü-
varilerin özleminde, İzmir Kordonboyu’na ulaşmak, Kordon’da Nal Sesleri’yle adeta uçup, Hükümet
konağına ulaşmak ve o bayrağı gönderden indirip, yerine Türk Bayrağını çekmek vardı. Daha yarım
saat kadar önce, Halkapınar’daki un fabrikasının önünde uğradıkları baskında dört arkadaşları kendil-
erine yönelen namlulardan çıkan kurşunların hedefi olmuşlardı. Dört arkadaşları gözlerinin önünde
ölümün soğukluğunu tenlerinde hissederlerken, yüzlerinin İzmir’e dönük olduğunu görünce, müthiş
bir etkiye kapılmışlardı. Sanki onlara, bir an önce İzmir’e girmelerini vasiyet ediyor gibiydiler. Ölüm,
onlar için şehit olmak demekti. Şehit olmak, inançlarına göre, ulaşılabilecek en yüce makamdı. Bunun
bilincinde olarak, nefes alıp vermekten, burunları, ağızları köpük kaplamış atlarını dizginleriyle zabt
etmeye çalışıyorlardı. Bu yürüyüş anında, kara tarafında hınca hınç toplanmış insan kalabalığı onları
alkışlarken; denizden de körfezi hınçça hınç dolduran müttefiklere ait gemiler ve sandallarda bulunan-
lar gözlerini ona çevirmişlerdi. Merakla ve ilgiyle, Türk süvarilerinin kordonun üzerinden geçişlerini
izliyorlardı. Müttefiklere ait gemiler, Türk süvarilerini selamlamak üzere sirenler çalıyor, güvertelere
dolmuş yabancı askerler, atlarının üzerinde bütün heybetleriyle yürüyüşlerini gerçekleştiren Türk sü-
varilerini selamlıyor ve alkışlıyordu. Kimi gemilerden, üzerlerine çevrili dürbünler, bu yürüyüşü izli-
yor; gemilerde durmaksızın çalışan telsizler, bu muhteşem yürüyüşü, başka merkezlere iletiyorlardı.
Böylece Pasaport’a gelindi. Pasaport’ta, bir manga İngiliz deniz askeri selama durmuş, Türk süvarile-
rini karşılıyordu 2. O Pasaport meydanında; tam da güvenliği sağlayan ünlü Karakol önünde yaşanan
akıl almaz Yunan kıyımı; bu yürüyüşü izleyen pek çok meraklı gözün; çok değil, üç buçuk yıl kadar
önce gördükleri unutamadıkları sahnelerdi. Şimdi sanki gizli bir el gelmiş; sanki o kötü görüntülerin
üzerini bir çırpıda silmiş; işte yerine bu zafer coşkusunu; gururu ve yiğitliği koyuvermişti.

	 Değerli Konuklar;
	
	 Bu olayların en yakın tanıklarından biri Türk Süvari Kolordusu Komutanı, Fahrettin Paşa’dır
(Altay)... Bu yurtsever kumandan, sonradan “İstiklal Harbinde Süvari Kolordumuz” adlı bir yapıt
yazarak, anılarını kaleme almıştır. Bu muhteşem eserinde Fahrettin Paşa, Türk süvarilerinin bu
yürüyüşünü, son derece hoş cümlelerle anlatır. Ona göre bu yürüyüş, Türk asaletinin en parlar bir
örneğiydi 3. Bu gün, yani 9 Eylül 1922 günü, Türkler’in Akgün’üydü. Ünlü bir tablonun da sonra-
dan adı olan bu sözcük4; dönemin söyleminde yaygın biçimde kullanılmış; hatta Bu yürüyüş, onu
izleyenlerin bakışlarında imrenilecek duygularla görülmüş ve algılanmıştı. Binlerce düşman asker-
iyle, silahlı sivil Hıristiyan ve Rum-Ermeni çetelerle dolu olan İzmir adım adım Türk askerlerinin
denetimine giriyordu. Özellikle yabancılar ve Levantenler; yine son dakikaya dek Türk Ordusu’nun
büyük zaferine inanmak istemeyenler, gözlerinin önünde hiçbir ulusun kolay kolay gösteremeyeceği
tam bir özgüven ile yürüyen bu süvarileri o denli mükemmel bir zindelik içinde görüyorlar, gözlerine
inanamıyorlardı 5. Yüzbaşı Şerafettin ise bu yürüyüşteki olgunluğu; mutlaka ve mutlaka ve her neye
mal olursa olsun kesinlikle İzmir’e “ilk olarak” girmeye karar vermiş olmalarına bağlıyordu. Bu hem
kendileri hem de ulusları için önemliydi. Gerçekte güçleri azdı; kentin içinde ve dışında olan düşman
güçlerinin oranı ise kıyaslanamayacak ölçüde çoktu. Ancak düşmanın manevi gücünün olmadığını
da gözleriyle görmüşlerdi. Sırf düşmanın gelip bedenlerine ve ruhlarına yansıyan dehşet duygularını
artırmak için Türk süvarileri kılıçlarını çekmişlerdi.

    • Doç.Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü (kemal.ari@deu.edu.tr)
    2 Fahrettin Altay, İstiklal Harbinde Süvari Kolordumuz, İnsel yay., ş.y., 1949, s.66.
    3 A.g.e., s.66.
    4 Hüseyin Avni Lifij’in iki ünlü taplosu: “Akgün” ve “Karagün”... Biri kurtuluşu, öteki de işgali simgeleyen bu iki tablonun
    biri, Ankara Milli Kütüphane, öteki de Resim ve Heykel Müzesi’ndedir: (Arı)
    5 Akgün, İzmir’in Kurtarılışı, Jandarma Matbaası, ş.y. 1925., s.19.

                                              75
   71   72   73   74   75   76   77   78   79   80   81