Page 32 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 32

tarih çevresi

şahıslar da vardır. Aziz Jan, artan ününe karşın hiçbir manastırın başına geçmemiş 50 yılını bir hücrede
tüketirken kendisine danışmaya gelen Hristiyanları da bu hücreden yanıtlamıştır.

Keşişlik kurumu III. yüzyılın sonlarında Mezopotamya ve Suriye bölgelerine de sirayet etmiştir.
Örneğin Antakya ilk manastırına 300 yıllarına doğru sahip olmuştur. Antakyalı ünlü keşişlerin başında
Aziz Jan (Latince Yohannes ya da Johannes) Chrysostomus gelir. 350-407 yılları arasında yaşayan
bu ünlü keşiş, sonraları İstanbul Patrikliği (398-404) görevine de getirilmiştir. Bu bölgede büyük ilgi
gören manastırların birinin başmda Aziz Maron (ölümü 406 ila 423) bulunur. Bu şahsın (günümüzde
Lübnan merkezli) Maroni Kilisesi'nin kurulmasında önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir.

Ancak Suriyeli ermitlerin kuşkusuz en ünlüsü Aziz Symeon Sytlites'tir (390-459). Bu ermitin
çağdaşlarınca günümüze aktarılan yaşamı gerçekten şaşkınlık uyandırıcıdır. Bir manastırda 10 yıl
keşişlik yaptıktan sonra toplu yaşama uyum gösteremediği gerekçesiyle oradan uzaklaştırılan Aziz
Symeon, 3 yılını bir hücrede geçirdikten sonra, insanlarla bağını bütünüyle kesmeye niyetlenir ve
şaşırtıcı bir yönteme başvurur. O, bundan böyle, çölün ortasında inşa ettiği 17 metre uzunluğundaki
ve yarım metre genişliğindeki bir kulenin tepesinde yaşayacaktır. Aziz Symeon, projesini uygulamaya
koymuş ve yaşamının son 37 yılını (hiç aşağıya inmeden ve hiç düşmeden) bu kulenin tepesinde dua
ve ibadet ederek geçirmiştir. Kulenin genişliği yarım metreyi aşmadığı için burada uzanarak dinlen-
mek mümkün değildir. Aziz, uykusu geldiğinde de oturmak zorundadır. Symeon'u tanımlamak için
kullanılan sytlites unvanı da Yunan dilinde kule / kolon anlamına gelir. Peki, Symeon beslenme ih-
tiyacını nasıl gideriyordu? Symeon'un ünü az zamanda bütün Hristiyanlık âleminde yayılmıştı. Onu
görmeye gelen müminler, bir sepete yiyecek koyuyor ve bu yiyeceğin Aziz tarafından yukarı çekilme-
sini bekliyorlardı. Symeon kuledeki 37 yıllık yaşamını tamamladığında (elinde kitap) dua eder vazi-
yetteydi. Aşağıdan ona hayranlıkla bakanların bilmediği şey Aziz; 'in kuledeki yaşamının ne denli
çileli olduğuydu. Symeon'un vücudu hareketsizlikten iflas etmişti, tabanında derin yarıklar açılmıştı.7
Çöl, dağ başı, kaya tepesi, kule, ıssız adalarda başlayan Hristiyan manastırlarının hikâyesi daha sonra-
ki yüzyıllarda şehirlerin en ihtişamlı binaları haline gelmelerine dek sürecektir.

III. III. Manastırların Felsefesi:

Bütün ilahi dinler, ideolojiler ve rejimler kendi varlıklarını sürdürmek ve geleceklerini teminat altına
almak isterler. Bu felsefeye hizmet edecek mensuplarına dünyevi ve uhrevi taahhütlerde bulunurlar.
Dinin mensupları da dine, dindara hizmet etmek suretiyle Tanrı ve İsa'nın

rızasına ulaşmayı dilerler. İşte bu istek ve iman onları dinî kurumlar kurmaya, kurulmuş olanları yaşat-
maya yöneltir. Bunun adı bazen "Tanrı aşkı” bozan "İsa aşkı” olur.
Manastırlar bu düşünce ve felsefenin ürünüdürler.

ııı.ıv. Manastırların Politikası:

İlk manastırlar mahalli kültüçün ulaşamayacağı toplumun etkilerinden ve merkezi yönetimin gözün-
den

                                               34
   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37