Page 28 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 28

tarih çevresi

Siyasi olarak ise coğrafyanın kayıtsız şartsız hâkimi ve dünyanın şüphesiz en güçlü devleti Roma İm-
paratorluğu idi. Dinî ve felsefi etkisi zayıf fakat militer gücü yarışılmazdı.
Geleneksel Roma dini umuma ait bir töresel kült mahiyetinde idi. Roma idresi İmparatoru Tanrı yer-
ine koyan evrensel bir din kurmak, din ile devlet entegasyonunu temin etmek istiyor zira mevcut dini
kliklere olabildiğince hoşgörülü davranıyordu.
Böyle bir siyasi, itikadi ve entelektüel ortama doğan bir Filistinli ailenin çocuğu Yahudi İsa, Yahudi
geleneklerine göre büyümüş olmasına karşın Mesihliğini açıklayıp mevcut Yahudi inanç sistemini
karşısına alınca 12 havarisini seçip onları eğiterek Hristiyanlığın naslarını geniş halk kitlelerine yay-
maya başlayınca Romalı ve Yahudi işbirlikçilerin sert tepkisine maruz kalmıştır. 30 yaşlarında topy-
ekün tebliğ faaliyetine girişen ve bu işi üç yıl kadar sürdüren Hz.
İsa Yahudilerin yoğun baskısı ve Roma İmparatorluk idaresine şikâyet etmeleri üzerine Ro-
malı yetkililerce idama mahkûm edilmiş çarmıha gerilerek infaz edilmiştir.
Aslında Hristiyanlık itikadi anlamda Yahudilikten çok farklı mesajlar getirmiş değildir. Fakat
Hristiyanlık dinî eylem olmaktan ziyade sosyal yanı güçlü revizyonist bir hareket hâlinde
kendini göstermiştir.

Hristiyanlığın merkez Roma Kültürüyle çatıştığı üç nokta olmuştur. Bunlar;

I. Fakir-zengin eşitliği (Köle-Efendi eşitliği),
2.	 Siyah-beyaz eşitliği,
3.	 Kadın-erkek eşitliğidir.

Hristiyanlık ilahi bir din olarak fakirler ile zenginlerin Allah indinde eşit olduklarını, beyazın
siyaha, siyahın beyaza bir üstünlüğünün söz konusu olmadığını, kadınların erkeklerle eşit
haklara sahip olduğunu söyleyince; zengin, beyaz ve erkek kültürünün dominant faktör old-
uğu Roma klasik kültür taraflarınca şiddetle reddedildi. İslamiyet'in yayılış döneminde olduğu
gibi ilk Hristiyanlar fakirler, köleler ve kadınlardan çıkınış. Bu yeni din, bu insanlar arasında
daha hızla yayılmıştır. Çünkü onlar İslamiyet'te olduğu gibi Hristiyanlıkta kendilerine göster-
ilen değer ile statü, saygınlık, hak ve onur elde etmişlerdir. Bu onların yeni dine yönelmeleri
ve ona sahip çıkmalarını sağlamıştır. Nitekim Hz. İsa'nın ölümünden sonra kabrine yalnız
kadınlar gelmiştir. Bu durum erkeklerin dayanılmaz baskıdan korkup çekindikleri şeklinde de
izah edilebilir. Çünkü kadınlar mesihi beklemeyi en en çok isteyenlerdir.

Hz. İsa'nın ölümünden sonra baskıya dayanamayıp dağılan havariler tekrar bir araya gelmişler;
herhangi bir kilise inşaatı yapamamışlardır. MS ilk 2 asır ilk Hristiyanlarla Yahudiler ve Roma
idaresi arasındaki sürtüşme devam etmiştir.

Hristiyanlık başta Pavlus olmak üzere diğer Hristiyan misyonerlerinin Arabistan, Kıbrıs,
Anadolu, Suriye, Makedonya, Yunanistan'a yaptıkları seyahatlerle yayılımını sürdürmüş,
Avrupa'da da yeni din köylü ve köleler arasında hızla yayılmaya başlamış, ezilen insanların
kurtuluş ümidi hâlini almıştır.

                                               30
   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33