Page 66 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 66
tarih çevresi
RÖNESANS, HÜMANİZMA ve GÜNÜMÜZE KADAR
UZANAN
ETKİLERİNE TARİHSEL BAKIŞ
Prof. Dr. Fikri Akdeniz
Tarih kitaplarında Rönesans hareketi 13. yüzyılda İtalya'nın Floransa şehrinde başladı biçiminde bir
bilgiye sahiptik.
1.RÖNESANS ÖNCESİ
Önce Rönesans öncesini inceleyerek Rönesans'ın ne anlama geldiğini öğrenelim. Bu dönemde
sanat; kilise ve dine hizmet eden, dinin yayılmasını sağlayan dinsel bir amaca hizmet etmekteydi.
Kilise pencerelerindeki dini içerikli ve kutsal kitaptan alınan sahneleri temsil eden vitraylardan bunu
anlıyoruz. Dönemin önemli bir özelliği kiliselerde ilk kez heykellere yer verilmesidir. Fakat bu hey-
keller de tahmin edileceği gibi dini konuları anlatan kompozisyonlar olarak işleve sahiptir. Bu döne-
min mimari anlayışına uygun olarak Almanya’da Ulm Katedrali, Fransa’da Notre Dame Katedrali
ile Chartres Katedrali ve İngiltere’deki Canterbury Katedrali ni söyleyebiliriz. Ortaçağ Gotik sanatı
canlandırdı. Ortaçağda kilisenin gücü zirvede idi. Kilisenin bireylerin yaşamları üzerinde güçlü bir
etkisi vardı
Tarihsel süreçte Ortaçağ, tarım ekonomisine ve kültürüne dayanan bir inanç dönemidir. Bu
niteliği nedeniyle, bilime ve bilimsel düşünmeye bir yönelme olmamıştır. Bu dönemde bilimle
ilgilenen insan sayısı yok denecek kadar azdır. Dönemin entelektüelleri ilgi ve çalışmalarını inanç
dünyasında ve onun değerleri içinde yapmışlardır. İnanç dünyası varken yorucu ve sıkıntılı bir bilim-
sel çalışmanın onlar için hiçbir çekiciliği yoktu. Aradıkları her şey Kutsal Kitap’ta ve Yunanlı filozof
Aristo (MÖ 384-322)’nun eserlerinde vardı. Bu nedenden ötürü bilimsel düşüncelerinden yargıla-
nan pek az kimse vardı. Kişilerin ilgisi bilimden çok sözde bilim olan simya, astroloji ve büyü gibi
uğraşlara yönelikti.
Ortaçağda teknik gelişmeler son derece yavaş ve yetersizdi. Ekonomik etkinlikler sıkı bürokratik
kurallara bağlıydı. Var olan kural ve yasalar, bilim ve teknik gelişmeleri engelliyor yeni buluşlara
ve gelişmelere olanak tanımıyordu. Her işkolunda teknik bilgi ve yöntemler tam bir gizlilik içinde
tutuluyordu. Bilginin bir giz olarak loncalarca saklanması, bilim ve tekniğe dayalı gelişimi bu süreçte
engelledi. Ancak Ortaçağın, klasik dönemin bilimsel birikimini daha sonraki dönemlerin kullanımı
için koruduğu da bir gerçektir.
Tüm bu olumsuz koşullara rağmen, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’nun ilk hükümdarı
66