Page 70 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 70

tarih çevresi

kapsayan felsefi akıma "Hümanizma" adı verildi. Rönesans dönemi hümanizm ideolojisini getirdi.
Ezoterik öğretinin açıkça ortaya konulması, Rönesans şiir ve sanat eserlerini yaratan hayal gücünün
de aynı biçimde serbestçe kendisine yol bulmasını sağladı. Rönesans hümanizması dinsel tutuculuğu
önleyen en güçlü düşünce akımı olmuştur. Şiir ve dinin birbirlerini tamamladıkları iddiasıyla, kutsal
kitabın aslında şiirsel bir dille ele alınmış olduğu öne sürüldü. Bu ve benzeri girişimler sonucunda, din
dışı konuları işleyen şair ve yazarlar da, yaratıcılık vasıfları nedeniyle kutsal bir saygınlık kazandılar
ve diledikleri konularda daha rahat çalışma olanağı buldular. Hümanizma akımı ile insana, insan ol-
maktan gurur duyması öğretildi. Bu düşünce tarzı ile içrek öğreti tüm Avrupa'ya kısa sürede yayıldı.
Öğretinin güzellik arayışı tüm sanat dallarına yayıldı ve mükemmelliklerine bugün dahi ulaşılamayan
yüzlerce eser doğdu.
Tüm bu gelişmelerin sonucunda ortaçağın durağan düşünce sistemi yıkıldı. Yerine, akılcılığı ön pla-
na çıkaran pozitif düşünce geldi. Rönesans felsefi bakımdan akılla inancı uzlaştıran bir sentez oldu.
Sonuç olarak, aklımıza şöyle bir soru geliyor: "Eğer Rönesans, İslam dünyasından yapılan çevirilerin
bir ürünüyse, aynı ürüne sahip olan İslam dünyasında neden Batı'da Rönesans sonrası ortaya çıkan
bilime dayalı bir aydınlanma gerçekleşmedi?"
Bu süreçte İslam dünyası yapısal değişime gidememiş, yöneticiler bilim ve felsefeden uzaklaşmışlar,
dinsel dogma anlayışı artmış, bu durum 21. yüzyıla kadar devam etmiştir. Bunun temel nedeni İs-
lam dünyasının her şeyi kutsallaştıran, bilgi ve değeri metafizik bir zeminde arayan anlayışıdır. İslam
dünyasında akıl tutulmasının sancıları günümüzde de yaşanmaktadır.

5. RÖNESANS DÖNEMİNDE MATEMATİK

       Dönemin matematikçileri, matematiksel yöntemlerin gelişiminde önemli sonuçlar elde etmişle-
rdir. İtalya’da gözlemsel astronominin babası ve matematikçi Galileo Galilei (1564-1642) ve Alman
astronom, matematikçi Johannes Kepler (1571-1630)’in de başarıya ulaşmalarını sağlayan, Röne-
sans’la birlikte gelişen yeni matematiğin ustaları olmaları idi. Kepler’e bilim dünyasında astronomi-
nin prensi denir. Astronomiye modern bilimsel niteliği kazandıran Kepler’dir

        Rönesans’ta matematiğin ilk uygulamaları ticaret ve sanatta görüldü. Bankaların, tüccarların,
kamu idarecilerinin, astrolog ve akademisyenlerin gittikçe artan isteklerini karşılamak için yoğun
matematik kitabı basıldı. Bu dönemde, İskederiye’li matematikçi Euklides (MÖ 330-275)’in eserler-
inin tam baskısı yapıldı. Bu perspektif sanatının ortaya çıkmasına ve resim sanatında uygulanmasına
neden oldu. Bu yeni sanat geometriyi yeni bazı araştırmalara yönlendirdi. Leonardo da Vinci ve Al-
brecht Dürer, birbirinden bağımsız olarak perspektif tekniklerini geliştirdiler.

       İtalyan matematikçi Leonardo Fibonacci (1170-1250?) 1202’de ‘’Liber Abaci’’ kitabını
yazdı. Kitap sıfır dahil Hint-Arap rakamlarını Batı okuyucusuna tanıttı. Bugün her sayının
kendisinden öncesiyle toplanarak elde edilen sayı dizisini ‘’Fibonacci Sayıları’’ dizisini ( 1,1,2,
3,5,8,13,21,34,55,89,144,…) buldu.

     İtalyan matematikçi Niccolo Fontana Tartaglia (1499-1557). Venedik’te matematik öğret-
menliği yapmıştır. Yazdığı ‘’Nova Sceinta’’ kitabında yerçekimi etkisiyle cisimlerin hareketler-
ini, top mermileri yoluyla matematiksel olarak incelemiştir.

                                             70
   65   66   67   68   69   70   71   72   73   74   75