Page 11 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 11

tarih çevresi

ya çıkan Şahkulu’nun faaliyetleri de Osmanlı merkezi otoritesine karşı bir muhalif girişim olarak
kendisine alan bulmuştu. Osmanlı kaynaklarında bu hareketin bir muhalif girişim olarak tanımlanması
(Adâ’i-yi Şirazî, 2007, s. 34) iktidar ve muhalefet olarak ifade edilebilecek merkez ile çevre arasında-
ki çekişmenin ne denli önemli sonuçları beraberinde getirdiğini gözler önüne sermekteydi. (Eroğlu,
2016b, s. 134vd)) Şahkulu, Bayezid’in (II) öldüğü haberini alır almaz harekete geçerek Kütahya’ya
kadar gelmiş, Osmanlı ordusuyla yaptığı savaşta Anadolu Beylerbeyi Karagöz Paşa’yı öldürmüş, hatta
Bursa üzerine yürüme karar almıştı. Osmanlı merkezine karşı muhalif olan geniş kitleleri peşine katarak
büyüyen bu hareket ancak Osmanlı hükümdarının ölmediğinin öğrenilmesi sonrasında yaşananlarla
sonlanabilmişti. (Hoca Sadettin, 1979, c. 4, s. 45-47)

     Osmanlı merkezi otoritesine karşı girişilen muhalefet, on altıncı yüzyılın ikinci yarısından sonra
-Selim’in (II) hükümdarlığıyla birlikte- hanedan üyelerinin sancağa çıkma yönteminde köklü değişik-
likle birlikte farklı bir hal aldı. Bu tarihten sonra, muhalif olarak görülen hanedan üyelerinin girişim-
lerini önlemek için onları merkezde kontrol altında tutmaya başladılar. Bundan sonra artık Osmanlı
muhalefeti, aile üyesinin önderliğinde yürütülen girişimler olarak değil, yeni hanedanlıklar kurma
çabası olarak kendini göstermeye başladı.

     3-Yeni Bir Hanedanlık Kurmaya Kalkışanların Muhalefeti

    Türlü sebeplerle Osmanlı monarşisinin otoritesinin zayıflamaya başlaması, taşrada yeni tür muhalif
eylemlerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Özellikle merkezi otoritenin zayıflaması, taşranın kontrolünü
zorlaştırmıştı. Bir dönem imparatorluğun resmi görevlisi olan ama zamanla askeri, ekonomik ve çevre
bakımından uygun zemin bulan baskın karakterler, Osmanlı monarşisine karşı gelmeye başladılar.
Buna dair ilk örnek, on altıncı yüzyılın ikinci yarısında Bosna’da ortaya çıktı. Melami şeyhi Hamza
Bali 1557 yılında etrafına saray mensuplarından, yeniçerilerden ve devlet ricalinden topladığı önemli
sayıdaki müridi ile kendi iktidarını kurma girişimlerine başladı. Kendisine, müritlerinin sultan diye
hitap etmesini istedi. Ancak o henüz Osmanlı monarşisine karşı gelecek güce ulaşamadığının farkın-
da değildi. Sonu, Ebussuud’un fetvasına dayanarak Süleymaniye’deki Deveoğlu çeşmesinin önünde
1573’de idam edilmek oldu. (Azamat, 1997, s, 503-504) Yaklaşık on beş yıl süren Osmanlı karşıtı ey-
lemleri ölümünden sonra da devam edecek kadar kök salmıştı. Taraftarları uzunca bir süre varlıklarını
sürdürdüler. Hatta 1605 yılında, İstanbul kaymakamı Sarıkçı Mustafa Paşa da, Hamza taraftarlarının
safına geçmişti. (Naima, 2007, c. I, s. 288)

          Öte yandan Kara Yazıcızade Abdülhalim adlı Celali’nin başlattığı muhalefet de Osman-
lı monarşisine bir başkaldırıydı. Hükümdarlığını bile ilan etmiş, Halim Şah Muzaffer Bada ibareli
tuğra çekerek kendine veziriazam tayin etmiş, asker yazmış, solak, yeniçeri, acemi oğlanı, çavuş,
çaşnigir, bölük halkı, kadı gibi devlet görevlileri atamıştı. Osmanlı kaynakları ondan, idrak-
siz Türkler ile sapkın Kürtleri etrafında toplayan sekban bölükbaşı asi (Naima, c. I, s. 163, Selan-
iki, c. II, s. 816) olarak bahsederek önemsiz gösterme gayretine girişmişlerdi. Ancak Osman-
lı monarşisi, hanedanlık kurma hayaliyle hareket eden Kara Yazıcızade’nin de üstesinden gelmeyi
başardı. Uzun soluklu bir mücadeleden sonra Bağdat valisi Hasan Paşa tarafından 1601 yılında ye-
nilgiye uğratılan Karayazıcızade, kaçtığı Canik dağlarına yok olup gitti. (Naima, c. I, s. 206-207)

                                              11
   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16