Page 10 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 10
tarih çevresi
Oysa durum hiç de bu kadar basit değildi. Daha kuruluşundan itibaren güçlü bir merkezi otorite kurma
çabasıyla oluşturulan Osmanlı monarşisinin ilk yarısında (1300-1600) kesintisiz devam eden ve yıkıcı
sonuçlar doğuran sert muhalefet hep var oldu. Osmanlı monarşisinin en çok uğraştığı sorunlardan biri
haline gelen muhalefeti üç başlık altında toplamak mümkündür. (Eroğlu, 2016b, 193-193)
1-Hanedan Üyelerinin Muhalefeti:
Tahta oturan hükümdar tarafından her ne olursa olsun öldürülecek olan ve bu yüzden iktidarı ele
geçirip aynı zamanda canını kurtarmak derdine düşen hanedan üyelerinin kalkıştığı eylemler, Os-
manlı monarşisindeki ana muhalefet hareketi olarak kendini gösterdi. Bu durumdan faydalanarak
muhalif aile üyesini destekleyenler de vardı. Bunlar, hanedan üyesinin etrafında yer alarak kişisel
çıkarlarını, onun iktidarında gören dışlanmış bürokratlar/yöneticiler ile Osmanlı monarşisinin düşmanı
haline gelen Türkmenler ve Osmanlılara karşı üstünlük elde etmek isteyen diğer devletler olmak üzere
üçe ayrılıyordu. Söz konusu türden muhalefete dair örneklere imparatorluğun ilk üç yüz yılında hep
rastlanıldı. Daha kurucu Osman’ın, amcasıyla giriştiği mücadele bunun ilk örneğiydi. Ondan sonra
Savcı’nın babası Murad’a (I), Şehzade Mustafa’nın ağabeyi Murat’a (II), Cem’in, ağabeyi Bayezid’e
(II) sonrasında da kendi oğullarının yine Bayezid’e (II), kardeşleri ve yeğenlerinin Selim’e (I) son
olarak da oğulları Mustafa ve Bayezid’in Süleyman’a (I) karşı kalkıştıkları eylemler, Osmanlı mu-
halefetinin örnekleri arasında yerini aldı. Osmanlı hükümdarına karşı girişilen bu eylemlerin en büyük
destekçileri ise dışlanmış seçkinler, Türkmenler ve diğer devletler olmuştu. (Eroğlu, 2016b, s. 26vd)
Özellikle rakip devletlerin, hanedan içinden çıkan muhalefete verdikleri yoğun ve etkili destek, çok
dikkat çekiciydi. Amaçları kendine yakın bir adayın tahta geçmesini sağlamaktı. (Eroğlu, 2016a, s.
126-141)
2-Mevcut Hanedanlığı Ele Geçirmek İsteyenlerin Muhalefeti
Osmanlı monarşisinde, yetkiyi tek elde toplayan ve rakiplerine yaşama şansı tanımayan otoriteyi
ele geçirerek, monark halini alanların yetkisindeki siyasal güce sahip olma arzusundan kaynaklanan
ikinci tür muhalefet de kendini göstermeye başlamıştı. Bu tür muhalefetin varlığı hiç de azımsan-
mayacak bir takım sorunlar yumağını ortaya çıkarmaktaydı. Şeyh Bedreddin ve Şah Kulu ile somut
hale bürünen kalkışmalar, dönemin en önemli toplumsal sorunlarına yol açma potansiyeli taşıyordu.
Türkiye’de oluşturulan otoriteyi ele geçirmek için başlatılan inanç önderlerinin kalkıştıkları eylem-
ler, sonunda büyük bir toplumsal muhalif harekete dönüşmek için taraftar toplamakta hiç de zorlan-
mamıştı. Bedreddin’in hareketinin kaynağı, merkezi otoritenin 1402 Ankara Savaşı ile yıkılmasın-
dan sonra iktidarın yeniden inşası sürecinde ortaya çıkan sosyo-ekonomik sorunlar ile merkez-çevre
rekabetiydi. Yaşanılan toplumsal sorunlar, ona kısa sürede belki de kendisinin bile şaşırdığı kadar
taraftar toplamasına fırsat sunmuştu. Bedreddin’in merkeze karşı muhalif çevrede görünen grupların
temsilcisi olarak ortaya çıkması, onun yüzyılın sonunda yazılan ve hanedanın savunusunu esas alan
Osmanlı kaynak yazarlarınca zındık ve asi olarak kabul edilmesine, (Döğüş, 2005, s. 2) sonraki yıl-
larda Osmanlılara karşı oluşturulan toplumsal muhalefetin de merkezi haline gelmesine yol açmıştı.
(Eroğlu, 2016b, s. 77)
İnanç önderi olarak Bayezid’in (II) son zamanlarında Antalya’nın Korkuteli bölgesinde orta
10