Page 89 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 89
tarih çevresi
beyazdır’ gibi duyu ile oluşturulan bilgilerdir. Aynı şekilde görmediğimiz halde ‘Mısır ve Mekke vardır’, ‘Musa,
İsa, Hz.Muhammed, Aristoteles, Galen yaşamışlardır’, ‘Cemel ve Sıffin vakaları gerçektir’ şeklindeki tevatüre
dayalı ve kabul edilmiş bilgiler de, akli ilimlerin kaynaklarındandır. Akıl bu yollarla elde edilen bilgilerin ve
bunlarla oluşturulan hükümlerin doğruluğuna zorunlu olarak hükmeder13. Bunlar aynı zamanda fıtriyyat,
mahsusât/mücerrebât, mütevâtirât ve makbûlât olmak üzere burhanın öncüllerini oluşturmaktadır.
Gerek fizik-metafizik hakikatlerin idrak edilmesi, gerekse Kur’an ve Sünnetin anlaşılması için akla
önem veren İbn Hazm, sadece dünyevi alanla sınırlı kalan ve bu alanın anlaşılmasına yönelik bir ilmi etkinliğin
gereksiz ve faydasız olduğu kanaatindedir. Çünkü insan hayatı sadece bu dünya ile sınırlı değildir. Dolayısıyla
onun bu yoldaki gayretleri ahiret hayatına yönelik olmalıdır. En üstün ilim de insanı ahiret hayatına hazırlayan
ilimlerdir ki, bunlar da dini ilimlerdir. Akli ilimler, dini ilimlere hizmet edecek ve onların anlaşılmasına katkıda
bulunacaksa önemlidir. Ona göre felsefecilerin yanlışlığı, bu ilimlerle uğraşmaları değil, tüm ilimleri felsefi
ilimlere hizmet edecek şekilde düşünmüş olmalarıdır14.
Düşünüre göre, gerek akli-felsefi, gerekse dini bütün ilimlerin birbirleriyle belirli bir ilişkisi vardır15.
Biri olmadan diğerinin anlaşılması, özellikle felsefi ilimler olmaksızın dini ilimlerde söz sahibi olmanın
imkansızlığı kabul edilmelidir. Buna karşın sadece akli ilimlerle uğraşmak da faydasızdır. O bu konuda şöyle
demektedir: “Dini ilimlerin dışındaki bir ilimle uğraşan kendine zulmetmiştir. Çünkü faydası az olanı, faydası
çok olana tercih etmiştir. Bir kimse çıkıp da ‘matematik, astronomi ve mantıkta eşyanın bilgisi olduğu şekliyle
elde edilir’ derse, ona şu cevabı veririz: Eğer bu ilimlerin elde edilmesindeki amaç, azaptan kurtulmak ve Yüce
Yaratıcının sanatını idrak etmekse bu güzel bir şeydir...Yoksa bunlarla arzulanan sadece kendi varlık alanlarıyla
ilgili bilgi elde etmekse, bu boş bir iştir ve ahmaklıktır”16. Yine aynı şekilde dini ilimlerin amaçları
doğrultusunda istihdam edilmemiş her ilmi etkinlik, belki birtakım maddi kazançlar elde etmek ve ikbal
kaygısına yönelik olabilir. Ancak bunun gerçekleşmesi çok zordur. Çünkü bu türlü kazanımlar söz konusu
olduğunda, ilim hem en son sırada gelir, hem de diğerlerine oranla en çok çabayı o ister17.
İbn Hazm’göre, akli ilimlerden ayrı sadece dini ilimlerle uğraşmak da faydasızdır ve gerçekten önemli
bir eksikliktir. Çünkü böyle bir tavır, bizi, dini ilimleri anlamaktan ve onlarla arzulanan amacı
gerçekleştirmekten alıkoyar. Mesela matematik ve astronomi ilmi olmadan, birtakım farzlar, miras ile ilgili
hükümler, namaz vakitlerinin tayini, ramazan ayının ve haccın zamanının tesbiti gibi hususlar mümkün olmaz.
Yine tıp ilmi olmaksızın yiyecek ve içeceklerin helal ve harama taalluk eden tarafları, beden sağlığı ile ilgili
teşhis ve tedaviler de bilinemez. Aynı şekilde kıraat ilmi ve Hz. Peygamberin beyanının anlaşılabilmesi için de
dil ilimleri gereklidir. İşte bütün bunlardan dolayı ona göre, akli ilimleri tahsil farz-ı kifayedir18.
13 İbn Hazm, et-Takrîb li Haddi’l-Mantık, nşr. İhsan Abbas, Resâilu İbn Hazm el- Endelüsî içinde, (Beyrut: 1983), s.
285-286.
14 İbn Hazm, Merâtibu’l-Ulûm, nşr. İhsan Abbas, Resâilu İbn Hazm el-Endelüsî içinde, (Beyrut 1983), s.64-65, 90.
15 İbn Hazm, Merâtibu’l-Ulûm, s. 81.
16 İbn Hazm, Merâtibu’l-Ulûm, s. 75.
17 İbn Hazm, Merâtibu’l-Ulûm, s. 89.
18 İbn Hazm, Merâtibu’l-Ulûm, s. 82, 87.
88