Page 53 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 53
tarih çevresi
hassasiyetlerini ve genel yapılarını dikkate alarak şekillenmiştir. Bu açıdan bakıldığında, İslam ve Kur’an dili
eril bir karakter arzeder. Çünkü kadının Arap toplumundaki yeri ve konumu erkeğe nazaran ciddi anlamda
geridedir. Arap kadını uygun tabirle hayatın çok da içinde değildir. Oysa Türk topluluklarında durum bundan
büyük oranda farklılıklar gösterir. Türk kadını, ailede etkindir, kocasıyla iş bölümü çerçevesinde iş görür, ticaret
yapar, çocuğun yetiştirilmesini üstlenmiştir, toplumda söyledikleri olumlu anlamda karşılık bulur, kadın-erkek
ilişkilerinde dengeli bir tavır içerisindedir, gerektiğinde erkeğiyle beraber ya da iş başa düşerse tek başına cenge,
savaşa iştirak eder, kılıç kullanır, ok atar yani hayatın her alanında etkin bir biçimde vardır. Türk kadınının bu
kadim karakteri, Dede Korkut hikayelerinde de canlı bir şekilde kendine yer bulmuştur. Bu konuda hikayelerden
aldığımız üç örnek şöyledir:
Dirse Han Oğlu Boğaç Han Boyu adlı hikayede, Bayındır Han her yıl Oğuz beyleri için tertip ettiği
toyda çocuğu olmayanın kara otağda oturtulmasını emretmiş ve evladı olmayan Dirse Han kara otağda
ağırlanmıştır. Bu duruma içerleyen Dirse Han, hanımına biraz da sitemkar bir tarzda meseleyi açmış, ne yapmak
gerektiği hususunda ondan bilgi almak istemiştir. Dirse Han’ın hanımı, büyük bir toy düzenlemesini, aç ve
fakiri doyurmasını, Allah’a dua ederek O’ndan çocuk talep etmesini salık vermiştir. Dirse Han, hatununun
verdiği öğüdü yerine getirmiş ve bir erkek çocuk sahibi olmuştur56. Burada üzerinde durulması gereken nokta,
Dirse Han’ın problemin çözümü noktasında eşine danışması ve onun dediklerini yerine getirmesidir. Ayrıca
Dirse Han ikinci bir evliliği de düşünmemiştir. Zaten hikayelere baktığımızda tek eşliliğin genel kabul gördüğü
ve uygulandığını da rahatlıkla ifade edebiliriz.
Bir diğer örnek Mukaddimede yer alan kadın tipleriyle ilgilidir. Burada dört tip kadından bahsedilir ki,
biri olumlu diğer üçü ise olumsuz karakterdedir. Olumsuz kadın tipleri sıralanırken “birisi ev yapan sulpdür,
birisi solduran sop, birisi dolduran topdur” şeklinde tasvir edilir. Yani olumsuz karakterdeki kadın, kocasına
ve evine karşı nankör, temizliğe dikkat etmeyen, obur, geveze, geleceği düşünmeyen ve sürekli dışarıda vakit
geçirendir. Olumlu kadının özelliği açıklanırken şöyle denilmektedir: “Evün tayağı oldur ki yazıdan yabandan
eve bir udlu konuk gelse, er adam evde olmasa, ol anı yedürür, içürür, ağırlar, azizler gönderür. Ol Ayşe,
Fatma soyudur”57. Burada ‘gelen udlu konuğun’ erkek ya da kadın olması farketmez, konumuz açısından önemli
olan husus, kadının kocasından izin almadan misafir ağırlayabilmesidir. Ayrıca “evin direği” olan kadının, asrı
saadet döneminin önemli iki kadınına benzetilmesinin de altını çizmek gerekir. Hikayelerin hemen başında
kadın ile ilgili bu tasvirlere yer verilmesi, hikayeler boyunca olumlu kadın tipinin ideal bir şekilde ortaya
konulması amacına yönelik olarak da düşünülmelidir. Son örnek, Kazan Beg Oğlu Uruz Begün Tutsak Olduğu
hikayenin beyanında Burla Hatunun, cenkten dönmeyen kocası Kazan’a yardıma koşmasıdır58. Burada
zikredilmesi gereken bir husus da hikayelerde kadının kesinlikle cinsel bir obje olarak görülmemesidir. Bütün
bunlardan sonra şunu ifade edebiliriz ki, İslam öncesi Türklerde kadının toplumdaki yeri ve konumu, İslamın
56 Dedem Korkudun Kitabı, s. 27
57 Dedem Korkudun Kitabı, s. 22
58 Dedem Korkudun Kitabı, s. 106
52