Page 28 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 28

tarih çevresi

      Osmanlılarda Su-Yolları ve Su-Yolcu

      Osmanlılar döneminde yapılan su tesislerinin kendi dönemleri içerisinde dünyanın en gelişmiş
tesisleri olduğu söylenebilir. Yerleşim birimlerinin içme ve kullanma suyunu sağlamak için yapılan su
iletim sistemlerine su-yolları denir. Bu tesisler; suyun toplanmasını, şehre taşınmasını ve şehir içinde
dağıtılmasını sağlayan ünitelerden oluşmaktadır. Yani bu ünitenin içerisine bentler, çökeltme havu-
zları, kemerler, su-yolları, su takım istasyonları ve su terazileri girmektedir.

     Genel olarak su işleriyle uğraşanlara su-yolcu adı verilirken, bu esnafın oluşturduğu meslek dalı-
na da su-yolculuk denilmiştir. Su işlerinden söz edildiğinde, suyun kaynağından bulunup, şehirlerde
düzenli bir şekilde akıtılmasına kadar yapılan bütün çalışmalar anlaşılmalıdır. Su-yollarının yapımı,
bakım ve onarımı, korunması, suların ölçülmesi ve dağıtılması ve bu hususlarla ilgili bütün uygu-
lamalar, bu çalışma alanının içine girer. Su-yolcu ve su-yolculuk İstanbul’a özgü bir meslek değildir.
Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğünde su-yolcu, “İstanbul’un su-yollarının ve bunlara
ilişkin kuruluşların bakımı, onarımı ve işletme işleriyle uğraşan kimse” olarak tarif edilmektedir.
Oysa su- yolculuğu sadece İstanbul ile ilgili olmayıp, kaldırımcılık, köprücülük, gemicilik, taşcılık,
lağımcılık, v.b. gibi İmparatorluğun bütün bölgelerinde faaliyet gösteren bir meslek olduğu anlaşıl-
maktadır. Su-yolcu çeşitli yayınlarda şöyle açıklanmaktadır. Su-yollarını onaran ve düzenleyen kişi,
eskiden şehirlerin su-yolları ve çeşmeleriyle taksim maslaklarına bakan ve onları onaran adam, su-yol-
larıyla maslakların onarımı ve suların şehrin çeşitli yerlerinde ve evlerdeki çeşmelerde düzenli akması
işleriyle uğraşan kişi, yerleşik bölgelere su getirilmesi ve bunun şehirlerde künk ve kanallarla dağıtıl-
masındaki teknik işlerle uğraşan sorumlu, olarak geçmektedir. Ancak bütün bu açıklamalar ışığında
genel olarak bir tanım yaparsak; su-yolcunun, su-yollarının yapım, bakım ve onarım işlerinde çalışan,
suyu koruyan, suların yerleşim bölgelerine düzenli bir şekilde akışını ve dağıtılmasını sağlayan kişi
olduğu belirtilebilir6.

     Suyun insanlar tarafından kontrol altına alınmasıyla su işleri de kurumsallaşmıştır. Osmanlı İm-
paratorluğu teşkilatında has veya hassa sıfatlarıyla anılan memuriyet veya dairelerin, genellikle başta
Padişahların özel hizmetleri olmak üzere, hükümdar saraylarındaki çeşitli işleri görmek gayesiyle ku-
ruldukları malumdur. Saray’dan başlıyarak İstanbul’da ve İmparatorluk dahilinde her türlü resmi in-
şaat ve tamirat işlerini yürüten Hassa Mimarları Teşkilatının ne zaman kurulduğunu kesin olarak bilm-
iyoruz. Bununla birlikte, böyle bir dairenin, saray ve imparatorluk teşkilatının tamamlandığı sıralarda,
yani İstanbul’un fethinden sonra kurulmuş olması daha muhtemel görülmektedir. Saray’daki ve impar-
atorluk dahilindeki inşaat ve tamirat işlerini süratle yürütmek için, merkezde Şehremini’nin kontrolü
ve Hassa Mimarbaşı’nın nezareti altında, Su-Yolu Nazırı7 da bir fen hey’eti arasında zikredilmektedir8
Su-Yolu Nazırlığı kurulmadan önce, su işlerinde görülen artış üzerine kurumsallaşmanın gereği ortaya
çıkmıştı. Su-yolcuların bağlı olduğu küçük çaptaki bir su-yolcubaşı ve su-yolcu ağalığı bulunuyordu.
Bunlar mimarbaşı veya şehremanetinin denetimi altındaydı. Ancak şehirlerdeki imar hareketlerinde
görülen artış, su faaliyetlerindeki büyüme su-yolcu esnafının sevk ve idaresinin yetersizliğini ortaya
koymuştu. Abdullah Martal “Osmanlı İmparatorluğunda Su-Yolculuk” adlı makalesinde 25 Mart 1566
tarihli bir hüküm ile ilk kez Su-Yolu Nazırlığının kurulduğunu belirtiyor. Su Yolu Nazırlarının görev
ve sorumlulukları şöyleydi;

                                                28
   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33