Page 15 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 15

tarih çevresi

Anayasalı bir sistemin bir an önce uygulamaya geçirilmesini isteyenler: Meşruti yönetimi gerçekten
içtenlikle benimseyen ve şimdiye kadar gördüğümüz en şiddetli taraflısı Mithat Paşa ile Süleyman
Paşa, Hüseyin Avni Paşa bu grupta yer alıyorlardı ve azınlıkta idiler.
	 Meşruti bir yönetimi istemeyenler: Bu gruba Rüştü Paşa ve Fetva Emini Halil Efendi giriyor-
du.
	 Çekimser davrananlar: Bunlar olumlu ya da olumsuz konuşmayanlar ancak buna rağmen
meşrutî rejimi pek de istemeyenlerdi. Grubun dikkat çekici isimleri arasında Şeyhülislam ile Cevdet
Paşa yer alıyordu.5 Görüldüğü gibi V. Murad’ın saltanatı sırasında Kanun-ı Esasi için ön hazırlıklar
yapılmış ancak yapılan bu hazırlık toplantılarından olumlu bir sonuç alınamamıştır. V. Murad’ın taht-
tan indirilmesi, Abdülhamit’in tahta çıkması bu çalışmalara ister istemez ara vermek zorunluluğunu
doğurmuştu. Fakat bir süre sonra yeniden çalışmalara başlanıldığı, daha kapsamlı bir komisyonun
kurulduğu görülmektedir.

     KANUN-I ESASİ İÇİN KOMİSYON KURULMASI
	

     Bilindiği gibi, II. Abdülhamit 31 Ağustos 1876 tarihinde tahtta çıkmıştı. Tahtta çıkmadan önce
verdiği sözlerin yerine getirilmesinde hiç de acele etmeyen Padişah, cülus hattını ancak 12 gün sonra
yayınlayabilmişti. Sözünü edeceğimiz komisyon kuruluncaya kadar Kanun-ı Esasi tasarılarının hazır-
lanması6 ve Mebuslar Meclisi’nin toplanması ile ilgili bazı çalışmaların yapılmış olduğu anlaşılmak-
tadır.
	 Başbakanlık Osmanlı Arşivi tasnif kayıtlarına “Kanun-ı Esasi’nin tanzimi müzakere etmek
üzere zevat tarafından tetkikat yapılmasına dair Mabeyn Başkâtipliği’ nden Sadaret’e yazılan 11 N.
293 tarihli cevabî tezkeresi” 7 olarak geçen belgede yer alan görüş ve düşünceler, Kanun-ı Esasi’ye
neden görüldüğünü ortaya koymaktadır. Buna göre, “Takviye-i İdâre-i hükümet ve telif-i hukûk ve
menâfi-i tebâa için, ihtiyacât-ı asr ile mütesânib Devlet-i Âliye’nin düvel-i müsnedine beyninde haiz
olduğu… ve mevki-i ufûk-ı tanzimât-ı celile vâzı… saltananât-ı seniye’nin usûl-ı idâre-i esâsiyesi şer-i
şerife müstenid bulunmasına ve şeriatın mütemeddine-i âhkâmı devletin menâfi-i maliyesi için dahi
zemin-i kâfi olmasına mebni idare-i umûmiye-i hükümet için ittihaz edilecek kaide-i mesûliyete dair
yapılacak nizamnâmeler âhkâmının herhalde şer-i şerife ile tatbik ve telif edilmesi lâzım geleceğine ve
bu dahi evvel emr’de erbâb-ı ehliyet ve memûlat’dan mürekkep bir cemiyet akdiyle…” mümkün ola-
cağı belirtilmektedir. Bunun içinde diğer devletlerin yönetim biçimlerini bilen, kanunlarından anlayan
Osmanlı hükümetince alınabilecek olanlarını seçmeye muktedir, mülki memurlardan, şer’i hükümlere
uygunluk içinde ulemadan böyle bir cemiyetin oluşmasına yer verilmesi, bu nitelikli kimselerin belir-
lenerek onlardan oluşacak bir komisyonu “Kanun-ı Esisi ve Nizam Layihalarının” hazırlanmasında on-
ların arasından seçilecek kimselerin görevlendirilmesi, hazırlanacak tasarıların, Bakanlar Kurulu’nda
incelendikten sonra gerekenin yapılması konularının Padişah’ın düşüncesi olduğu belirtilmektedir.
	

     Bunun üzerine 30 Eylül 1876’da Abdülhamit’in iradesi ile ulema ve üst düzey devlet görevlile-
rinden oluşan bir komisyon toplanmış, yapılacak idari düzenlemelerin yanı sıra Anayasa konusu da
yeniden görüşülmeye başlanmıştı. 30 Eylül 1876 tarihli irade ile “merkez-i hükümet-i seniyede bir
Meclis-i Umûmi’nin teşkiliyle bunun vezâif-i dahiliyesi ve idare-i umûmiye-i devlet için vaz olunacak
nizamât-ı cedideye ve husûsen vükelayı memûrin için ittihazı matlûb olan kaide-i mesûliyete dair
mükemmel bir Kanun-ı Esasi tanzim olunmak lâzım geleceğinden iş bu kavânin-i cedideyi ahkâm-ı

                                              15
   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20