Page 111 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 111

tarih çevresi

arazi/kamu malı olan bu çayırları/otlakları sahiplenen ayan ve ağalar buraları
Yediyıldız ailesine satacaklar; onlar da nüfus arttıkça ekilmeyen bu alanları
daha sonra tarlaya dönüştüreceklerdir.

       Kayaboynu ile ilgili olarak ailenin özel arşivindeki en eski belge,
Mustafa Asım’ın dedesi Molla Ömer’in Osmanlı payitahtı İstanbul’a
gönderdiği 1839 tarihli bir arzuhaldir (YA-MAY-K1-005). Bu bir şikâyet
dilekçesidir. Aybastı kazasındaki madenci reayasının ustabaşıları, Molla
Ömer’in evinin bitişiğindeki koruluğuna/Kayaboynu ormanına kömür ateşi
için kuyu inşa etmek istemektedirler. Kendilerinin çok daha büyük ormanı
olduğu halde böyle davranmalarının iyi niyetle izah edilemeyeceğini,
kendisinin haksızlığa uğradığını belirten Molla Ömer, Padişahtan madencilerin
engellenmesini talep etmekte; isterlerse bir sözleşmeyle yararlandırabileceğini
de belirtmektedir. Bu dilekçenin üzerine devrin padişahı Abdülmecid’in
Aybastı Madeni Müdürüne madencilerin müdahaleden menedilmesine dair
emri yazılmış, mühürlenerek Molla Ömer’e gönderilmiştir (YA-MAY-K1-
005)).

       Yediyıldız ailesinin hassasiyetle korumaya çalıştığı bu orman hala
duruyor (Harita 1; Resim 1). 1970 yıllarından önce, köyün arazileri üzerinde,
sınırlar ve dere kenarları hariç pek ağaç yoktu. Henüz fındık bahçeleri
kurulmamıştı. Sadece bir iki ailenin fındık bahçesi vardı. Tarlalarda mısır ve
buğday ekimi yapılırdı… Bununla birlikte yakıt olarak odun kullanılıyor,
mutfakta yemekler odunla pişiriliyor, kışın evler ocaklarda yakılan odun
kütükleri ile ısıtılıyordu. Daha sonraları sobalar kuruldu ama onların yakıtları
da odundu. Ancak köyde pek fazla orman yoktu. Mevcutları da yok edilmiş,
tarlaya dönüştürülmüştü. Bu sebeple Yediyıldız ailesinin koruluğu ister
istemez köylülerin ihtiyaçlarını giderecekleri yerlerden biri haline gelmişti.
Fırsat kollanıyor ve gizlice ağaçlar kesilerek kaçırılıyordu. Aile bir zamanlar
ücretli korucu tutmuş olmasına rağmen bu ağaç katliamını engellemek tam
mümkün olmuyordu17. Ne kadar can sıkıcı olsa da yapılacak fazla bir şey de
yoktu… İnsanlar yemeklerini pişirmek ve ısınmak zorundaydılar… Allahtan
altmışlı yıllardan sonra tarlalar fındık bahçelerine dönüşmeye başladı, nihayet
her taraf fındıklıklarla kaplandı. Köye tüp gaz girdi ve ocaklarda oduna ihtiyaç
kalmadı. Sobalarda yakıt olarak kömür kullanılır, fındık bahçelerinden belli
ölçüde odun üretilir oldu. Zaten köylüler Almanya’ya, İstanbul’a göç ettiler.
Fındık hasadı zamanı hariç, diğer köyler gibi Hoşkadem de boşaldı. Böylece
az sayıdaki bu küçük ormanlar da tahrip olmaktan kurtuldu…

       Molla Ömer’in söz konusu bu dilekçesinden otuz altı yıl sonrasına ait,
Kayaboynu ile ilgili 1291/1875 tarihli ve tuğralı bir Arz-ı Miri Tapu Senedi
mevcuttur. Bu Tapu senedi, Defter-i Hakanî ’deki kayıtlara dayanılarak
hazırlanmıştır. Buna göre, Kayaboynu’nda tahminen dört dönüm

          17 Senai Yediyıldız’ın ailenin özel arşivindeki günlüklerinde bu amaçla Akif
Ekiz’e ödediği ücretler kayıtlıdır.

                                   110
   106   107   108   109   110   111   112   113   114   115   116