Page 106 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 106

tarih çevresi

ortaya çıkması Osmanlı toprak rejimi olan çift-hane sistemini ve sosyo-
ekonomik yapıyı tamamen bozuyor. Tanzimat’tan sonra söz konusu ayan ve
ağa takımı miri denilen boş olan devlet arazilerine, köy ortak mallarına
konmuşlar; hatta çift-hane sistemi gereğince her bir köylünün tasarrufunda
bulunan yerlerde bile hisseleri olduğunu iddia ederek oralarda da hak talebinde
bulunmuşlardır. Biz burada özel arşivimizdeki vesikaları, özellikle nüfus ve
tapu ile ilgili olanlarını sorgulamak suretiyle, ailenin 18. Asırda çift-hane
sistemi uyarınca kendilerine tasarruf hakkı verilen arazilerin mutasarrıflarıyla
ve süreç içindeki diğer aktörlerle ilişkilerini anlamaya ve açıklamaya
çalışacağız. Ancak işin bu yönüne geçmeden önce ailenin bu arazilerle en fazla
ilgilenen iki şahsiyeti olan Mustafa Asım Efendi ve oğlu Senai Yediyıldız ile
Molla İbrahim’den beri ailenin elinde bulunan arazi parçalarını tanıtmanın
uygun olacağını düşünüyoruz.

       Aile’nin tarihi Mustafa Asım’dan önce ve ondan sonra diye ikiye
ayrılabilir. Mustafa Asım, ömrünün üç yılını Amasya’da, yirmi bir yılını
İstanbul’da ve on yılını da Çarşamba’da geçirdiği halde sonunda köyüne
döndü. On beş yıl da burada yaşadı. Toprakla ilgilendi. Aynı zamanda
Dersiamlık mesleğini, İstanbul Bayezid Camiinden sonra, Hoşkadem’de ve
çevresinde icra etti. İstanbul’da kazandığı bilgi ve kültür ile oğlu Senai’yi bu
köyde yetiştirdi. Özel olarak kendi evinde okuttu ve eğitti. Senai, bu köyden
hiçbir zaman kopamadı. II. Dünya Harbi sırasında Trabzon’da üç yıl askerlik
yaptı. 1945’te babasının ölümünden sonra Aybastı, Gölköy ve Kabadüz’de
Orman Bakım Memurluğu görevinde bulundu. Vaizlik sınavını kazandı. Onu
sırasıyla Küre, Bartın, Fındıklı gibi kazalara tayin ettiler. Hiçbirini kabul
etmedi, edemedi. Edemezdi çünkü aile kalabalıktı. Verecekleri ücret yetmezdi.
Nihayet Hoşkadem‘den otuz km uzaklıktaki Gölköy’de görevlendirdiler.
Buradaki vaizlik görevini kabul etti. Ancak ailenin büyük bölümü
Hoşkadem’den hiçbir zaman ayrılamadı. Senai her hafta Gölköy’e at ile gidip
geldi. Toprakla ilgilendi, tarım işleriyle uğraşmaya devam etti. Bu hayat dokuz
yıl sürdü. Nihayet köyüne on km uzaklıktaki Aybastı’ya müftü oldu (1959).
Buraya da ömrünün sonuna kadar önceleri atla, bazen yaya, sonraları arabayla
gidip geldi. Köyündeki arazileri imar etti ve genişletti.

       Aileyi ve bulundukları yöreyi ana hatlarıyla tanıttığımıza göre şimdi artık
sıra onların bizzat işledikleri ve üretim yaptıkları miri arazi parçalarını
incelemeye gelmiştir. Her toprak parçası, onu işleyen ve ondan geçinen insanla,
siyasi hâkimiyeti altında olduğu devletle, bitişiğindeki diğer araziler ve onların
sahipleriyle, can verdiği bitkiler ve otunu sunduğu hayvanlarla ilişkileri
bakımından bir şahsiyete sahiptir ve elbette her şahsiyet gibi onunda bir
hikâyesi vardır. İşte Yediyıldız ailesinin elindekilerden birkaç tanesinin
hikâyesi…

       Yediyıldız ailesine ait miri arazi parçalarının Tapu Dairesindeki
1289/1873 Yoklama Defterinden çıkarıldığı anlaşılan bir listesi, aile fertleri
arasında imzalanmış 18 Ağustos 1335/1919 tarihli bir tutanakta yer almaktadır

                                        105
   101   102   103   104   105   106   107   108   109   110   111