Page 55 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 55

tarih çevresi

geçirmekte, yaz aylarında ise ailesiyle birlikte Hoşkadem’e ve yaylalara çık-
maktadır. Ancak, yukarıda da belirtildiği üzere, muhtemelen 1930 yılından
sonra artık Çarşamba’ya hiç gitmez. Muallimlik görevi ne kadar sürdü tam
olarak bilmiyoruz. Çarşamba’da kendisinden farklı alanlarda da yararlanıl-
mıştır. Kendisi Çarşamba’da Müftülükte kurulmuş olan Meclis-i İlmiye/İlim
Meclisinin üyesidir. Önemli din ve hukuki sorunlar bu mecliste görüşülüp ka-
rara bağlanmaktadır. 4.5.1922 tarihinde yapılacak olan bu toplantılardan biri-
ne “Dersaadet Dersiamlarından Ordulu Mustafa Asım Efendi Hazretlerine”
hitabıyla kaleme alınmış bir mektupla Çarşamba Müftüsü tarafından davet
edilmiştir (YA-MAY-K6-021). Yine Çarşamba Müftüsü, 1928 yılında, Mus-
tafa Asım’dan resmi bir yazı ile, Ramazan ayı boyunca, Orta Mahalle’de Ke-
ten camiinde32, ikindiden sonra, Nafiz Efendi ile münavebe ile “vaaz ve nasi-
hat ifasına himmet etmelerini” rica etmektedir (YA-MAY-K4-21). Ramazan
Bayramı’nda ise Müftü, Mustafa Asım’ın “vaaz ve nasihat etmek üzere Aşağı
Turgutlu Köyü camiinde”33 bulunacağını yazı yazarak köyün İmam, Muhtar
ve cemaatine bildirmekte, kendisine “hürmet ve riayet etmelerini” istemekte-
dir (YA-MAY-K4-022).

          İlgili belgelerdeki ifadelerden anlaşıldığı üzere, Mustafa Asım, ya
Dersaadet ya İstanbul ya da Bayezid dersiamlarından unvanını kullanmakta-
dır. Dersiâm, medreselerde öğrencilere, camilerde halka açık ders verme yet-
kisine sahip müderris için kullanılan unvandır. Kelime aslında, “umuma, hal-
ka açık ders” anlamına gelir. Daha sonra bu tür dersler vermeye yetkili mü-
derrislere de dersiâm denilmeye başlanmıştır. Dersiâm olabilmek için medre-
se öğrenimini tamamlayıp icazet aldıktan sonra bir imtihana daha girmek ge-
rekiyordu. Bu şekilde halka açık ders verme yetkisi kazanılıyor ve halk ara-
sında daha etkili hale geliniyordu. II. Mahmud, ıslahatlarını halka duyurma
konusunda dersiamlardan geniş ölçüde yararlanmıştı. 19. Yüzyılda önemleri
daha da arttı. 1869’da İstanbul'da yüz altmışaltı medresenin sekseninde yüz
seksen dersiâm ders veriyordu. Diğerlerinde dersiâm yoktu. Medreselerin ço-
ğunda sadece bir dersiâm görev yapmakta iken bazılarında üç beş dersiâm bu-
lunuyordu. 19. yüzyılın ikinci yarısında Dersiamlık imtihanı için yeni kurallar
getirildi. İmtihanları, ders vekilinin başkanlığında tanınmış ulemadan oluşan
bir heyet yapıyordu. II. Abdülhamid'in saltanatının (1876-1909) ortalarına
kadar Dersiamlık imtihanları yılda bir defa açılırken daha sonra teşkil edilen
bir heyetin medreselerde belirli aralıklarla imtihan yapması, bu şekilde yılda
on beş kişiye bu unvanın verilmesi usulü benimsendi. Bu unvanı alanlara üc-
retsiz belli bir staj döneminden sonra maaş bağlanırdı. II. Abdülhamid, ücret-
siz dönemde kendilerine hazine-i hassadan dört lira ücret ödenmesini emretti.
Hizmet süresiyle birlikte Dersiamlık maaşı da yükselirdi. İcâzet verme yetkisi
olan dersiamlara “mûciz dersiâm ” denilirdi. Mustafa Asım da mûciz dersi-

           32Keten camii, tarihî ahşap bir camidir. Çarşamba’nın Orta mahallesinde,
Terme Caddesinden Bedestene inen sokakta, Bedesteni geçtikten sonra sol taraftadır.
Halen ayaktadır. Korunması gereken tarihi camilerden biridir. Yeni Cami de denil-
mektedir. Çarşamba’nın Ordu Köyü, Göğceli (1206) ve Şeyh Habil (1211) gibi diğer
tarihî ahşap camileri için bkz. Bayraktar 2009: 85-118.

           33Aşağı Turgutlu Köyü Camii de, tarihî ahşap bir camidir. Köyün mezarlığı
içinde bulunmaktadır. Bakımsızdır. Vakit namazları kılınmakta, fakat Cuma namazı
kılınmamaktadır. Köye yeni cami yapılmıştır. İhtiyaç olmasa da bu kültür varlıkla-
rımızın korunması gerekmektedir.

                                  59
   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60