Page 31 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 31
tarih çevresi
idarelerini, Osmanlı İdaresi ile kıyaslayarak, civarı Mutasarrıf Hasan Paşa’nın da belirttiği
İngilizlerin daha güçlü, adil ve hoşgörülü gibi bazı olumsuz koşullara sahip de olsa, bu
olduklarını gösterme gayreti ile körfez bölge özellikle Avrupalı devletlerin bir mücadele
bölgesindeki şeyhlere ve İran devletine gözdağı alanı olmuştur. Ama Osmanlı Devleti de
vermekten kaçınmıyorlardı. İngiltere, İran buradaki gücünü sürdürmek ve bölgede etkin
Hükümeti ile aralarında çıkan ihtilafa dayanarak olarak kalmak için çabalamaktan da
Basra körfezine askeri yığınak yapmış ve ihtilafı vazgeçmemiştir.
askeri tehditle kendi lehlerine çözmüşlerdir.50
Bölgeye baktığımızda görüyoruz ki, bu
Sonuç olarak, XIX. yüzyıl Osmanlı bölge zengin petrol yataklarının bulunduğu son
tarihi açısından son derece önemli bir dönemdir. derece önemli bir alandır. Dolayısı ile
Bu süreç bilindiği üzere Osmanlı Devleti’nin bir İngilizlerin bölge ile ilgilenmesinin başlıca
değişim ve dönüşüm içinde olduğu nedeni, yörenin yeraltı zenginliğidir. Onun için
modernleşmeye çalıştığı bir süreç olmuştur. her türlü yöntem kullanılarak bölge İngiliz
Aynı zaman da bu yüzyıl Batılı güçler karşısında nüfuzuna geçirilmeye gayret sarf edilmiştir. Bu
da pek çok açıdan zayıf kalınan bir dönem yöntemlerden en dikkat çekici olanı ise, bölgede
olmuştur. Sözü edilen yüzyılda Osmanlı, hâkim olan tarikatlar ve şeyhlerin çocuklarının
kendisine bağlı pek çok alanda, nüfuz kaybına kurulan İngiliz okulları aracılığıyla, İngiliz
uğramış, benzer şekilde Basra bölgesi üzerindeki diplomasisine göre yetiştirilmesidir. Bu da
hâkimiyeti de tartışılır hale gelmiştir. Avrupalı İngilizlerin öyle çok kısa programlı değil, epeyce
devletler başta İngiltere olmak üzere bölge ile uzun vadeye yönelik bir siyasi politika
son derece yakından ilgilenmiştir. Çünkü izlediklerinin göstergesidir.
İngiltere’nin Hindistan’a giden yolu Basra
körfezinden geçmektedir. İngiltere’nin bir XIX. yüzyıl boyunca devam eden bütün bu
korkusu da Basra Körfezinde Osmanlı ve İran sorunlar öyle anlaşılıyor ki, XX. yüzyılın
gibi iki büyük devletin bulunmasıdır. Hem İran başlarında da olduğu gibi devam etmektedir.
hem de Osmanlı’nın Basra Körfezi üzerinde Osmanlı devleti kendince bölgede gücünü
hâkimiyet kurmasını istememektedir. Basra sürdürebilmek ve varlığını koruyabilmek için
Vilayet salnamelerinde de görüldüğü gibi, bu büyük bir çaba sarf etmiş olmasına rağmen, başta
bölge stratejik öneminin yanında yer altı İngilizler ve diğer Avrupa devletlerinin faaliyetleri
kaynakları ve tarım alanları açısından da oldukça son derece yoğundur. Özellikle İngilizler, 1890’lı
zengindir. Bu açıdan İngilizler yerel şeyhleri ve yıllardan itibaren aşiret ve tarikat liderlerinin
yöneticileri elde ederek, Umman, Hadramut, çocuklarını eğittikleri İngiliz lisanında eğitim
Mukela, Muskat ve Bahreyn’i kendi himayesine veren kendi okullarını dahi açmışlardır. Yine
almıştır. buradaki aşiret ve tarikat liderlerine yüklü
miktarda paralar vererek sempatilerini kazanıp,
Osmanlı Devleti, Avrupalıların Osmanlıya karşı isyana sevk etmek
bölgedeki faaliyetlerini engelleyebilmek için istemektedirler. Bütün bu çalışmaların nedeni ise,
uğraşmıştır. Ancak bu gayret çoğu zaman hüsran yukarıda da vermeye çalıştığımız, Basra ve
ile sonuçlanmıştır. Görüldüğü gibi, Basra ve Körfezin stratejik önemi, yer altı kaynaklarının son
derece zengin olmasıdır.
29