Page 97 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 97

tarih çevresi

	 Gerçeği çarpıtmaktan başka bir anlamı olmayan bu söz ve tavırlar, toplumu yanıltma açısından
etkili de oluyordu. Böylece Atatürk yanlış tanıtılıyor ve giderek toplum tarafından da yanlış tanınıyor;
bununla, Atatürk’ün yarattığı siyasal düzene, cumhuriyetin temel ilkelerine güvensizlik duygusu yarat-
mak amaçlanıyordu. Atatürk’ün dediği gibi, kendisini yanıltmayı görev bilmiş kişilere karşı, toplum
kesimlerinin çok uyanık olmak gibi bir zorunluluğu vardır. Gerçek her zaman olduğu kadar gerçektir;
gerçek hiçbir zaman zaten değiştirilemez; ama yanlış aktarılabilir; bu yanlış aktarımla, toplum başka
bir yöne yönlendirilebilir. Tarihsel kişiliklerin, süreçlerin ve olguların kimisine sırf gündelik siyasal
görüşlerin etkisiyle önyargılar geliştirilebilir. Bu tür savlar, böyle bir önyargı yaratmayı amaçlıyordu.
Atatürk’ün hiç yabancı dil bilmediği savlarının aksine O, Fransızcayı “çok iyi derecede” biliyordu.
İkinci dil olarak da, Almanya’yı öğrenmişti. Fransızcaya göre biraz daha az bildiği Almancadan bu iki
kitabı Türkçeye çevirebilecek ölçüde Almanca bilgisi vardı. Bu eleştiriyi ve saldırıyı yapanlar için; şu
sözü hemen anımsayalım. Söz Bernard Shaw’dan: “Hareket halindeki cehaletten daha korkunç hiçbir
güç yoktur”.

	 Atatürk’ün askerliğe ilişkin başka yapıtları da vardır. Bunlardan en tanınmış olanlardan birisi
Cumalı Ordugâhı adını taşır. Cumalı, Makedonya’da bir yer adıdır ve Köprülü-İstip yolu üzerinded-
ir. Suphi Paşa komutasındaki bir süvari tugayına bu bölgede bir eğitim ve manevra yaptırılmış; bu
manevralara katılan Mustafa Kemal, “Cumalı Ordugâhı” adıyla bir kitap yazmıştır. 10 gün süren bu
tatbikat sırasındaki gözlemlerini özenle not almış; bunun sonraki kuşaklar tarafından yararlı olabilmesi
için yayınlanmasında yarar görmüştür. Küçük bir el kitabı niteliğinde olan bu yapıtı 1909 yılında Se-
lanik’te basıldı. O’nun bu türdeki kitaplarından birisi de “Taktik ve Tatbikat Gezisi” adını taşıyordu.
Bu yapıtında Atatürk, ağırlıklı olarak komutan olan kişinin niteliklerini ele almıştır. Her şey önceden
belirlenmiş kurallar değildir. İyi bir komutan birliğini barış döneminde eğitir, savaşa hazırlar. Yönetme
becerisini her aşamada gösterir. Eksiklikleri ustaca giderecek ve astlarından her konuda üstün olacaktı.
İyi bir komutan olmak için bu yetmezdi. Kişisel cesaret, önceden sezgi ve yapmak istediği eylemi en
uygun zamanda yapma yeteneği bunları tamamlamalıydı. Bu otorite kurulduğunda, başarının yolu
açılmış oluyordu34 .

	 Bu cümleler bile, O’nun Kurtuluş Savaşı döneminde izlemiş olduğu genel stratejinin ipuçlarını
bizlere vermektedir. O, Kurtuluş Savaşı’nda yapmak istediklerini önceden belirlemiş; ancak koşullar
olgunlaştığında uygulama aşamasına koymuştu. Bu süreçte, üstün yetenek ve yönetme sanatıyla en
yakın arkadaşlarını belli bir amaca ustaca yöneltebilmişti. Bütün bu beceriler, bu dönemde edindiği
bilgi, deneyim ve yeteneklerden geliyordu.

	 Ve Kurtuluş Savaşı’nın hiç kuşkusuz en önemli destanı olan Nutuk…

	 Bir sözünde şöyle diyor Atatürk: “Ulus adına devleti yönetmeye yetkili kılınanlar, gerek-
tiğinde ulusa hesap vermek zorunda olduklarını bilmelidirler…”

	 Ulusa hesap vermek; bunu zorunlu görmek; bunun için yola çıkmak… Göğsünü gere gere;
“Ben milletime hesap vermek istiyorum!” diyebilmek; bunu yapmak, yapabilmek…

   34 Atatürk’ün askerliğe ilişkin kitapları küçük el kitapları halinde Genkur ATASE (Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Başkan-
   lığı) tarafından basılmış; ayrıca Kaynak Yayınları tarafından yayınlanan Atatürk’ün Bütün Eserleri adlı kapsamlı yapıtta yer
   almıştır.

                                               96
   92   93   94   95   96   97   98   99   100   101   102