Page 43 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 43

tarih çevresi                                   tarih çevresi



 üstün geldi.   görünüyor. Adeta Doğu gözden kaybolmuştur.  aşmaktadır. Hatta İstanbul’un en önemli ticaret  şaşmayınız.  Milletin  seçkinleri  olmalarına

 Sonuçta gözün görebildiği her yörede Batı  Kendinizi  bir  Batı  kentinin  banliyösünde  semti  olan  Beyoğlu’nda  bile  aynı  düzeydeki  rağmen, Avrupa işçisinin dayanamayacağı bir
 uygarlığından  esinlenmiş  bir  kent  ortaya  sanırsınız. Gar tarafına bir göz atarsanız, tam  arazinin değeri bu fiyatın onda biri kadar bile  hayat  türünü  ses  çıkarmadan,  gönüllü  olarak
 çıkmaktadır. Önünüzde engin bir yapıcı çabası  anlamıyla şaşkınlık duyarsınız. İki yıldan daha  değildir. Bunun gibi, 1919’da yıllık kira bedeli  kabul eden bu insanların fedakârlıklarını daha
 sergilenmektedir. Dün bir stepten başka bir şey  az  bir  süre  içinde  silah  malzemesi  fabrikası,  15 lira olan evler bugün sahiplerine 4000 lira  çok değerlendirirsiniz. Bu çetin ve sert hayata
 vagon atölyesi, petrol ve kömür depoları, tüten
 olmayan topraktan şimdi bir kent fışkırmaktadır.  bacalarıyla  başka  üretim  yerlerini  kapsayan  getirmektedir. Durum gittikçe normalin dışına  cesaretle uyumda, konfor ve lüksten yoksunlukta
 Dostoyevski’nin  bir  gün  anti-Amerika  diye  çıkmaktadır. Arsa ve bina fiyatının bu biçimde  ve bunlara dayanma gücünde derin bir fazilet
 nitelediği Doğuyu tanıyan herhangi bir kimse  yepyeni  bir  çevre  meydana  gelmiştir.  Daha  yükselmesi kentin dengeli gelişmesine önemli  vardır. Bu durumda, rahatlığın verdiği gevşeklik
 önemlisi,  birkaç  kilometre  ötede,  tam  bir  çöl
 için bu durum son derece üstün bir görüntüdür.  görünümünde   olan   bir   yerde   büyük  zararlar verecektir.3   içinde  olan  Avrupa’mız,  bir  gün  karşısına
 Bu  işte  mühendis,  mimar,  duvarcı  ve  fabrikalardan  bir  semt  ve  yanında  bir  işçi  Bu  anormal  durumun  temel  nedeni,  çıkacak olan Asya’ya engin bir güç verecektir.
 doğramacının ne güçlüklerle karşılaştığını hesap  mahallesi kurulmuştur. Böylece yeni başkentin  1923’ten  beri  nüfusun  birdenbire  hızla  Özet olarak şunu diyebiliriz; bugün için
 etmek gerekir. Örneğin sadece çakıl ve kalker  bütün ihtiyaçları tam bir işbirliği halinde yan  artmasından  başka  bir  şey  değildir.  Ankara  Ankara bir cennet olmaktan uzaktır. Lokantalar,
 oralarda  yeterli  miktarda  vardır.  Öteki  yanadırlar. Bir tuğla üretim yeri, bir kireç fırını,  olağanüstü   bir   çoğalmanın   sancısını  oteller, akıntı yerleri, banyolar, elektrik, su gibi
 malzemeye  gelince,  iki  yıldan  daha  az  bir  bir elektrik santrali, bir çimento fabrikası ve bir  çekmektedir.  1837’de  Rexier,  Ankara’nın  ihtiyaçları  karşılayacak  durumda  değildir.
 zamanda  hemencecik  birçok  özel  fabrika  kereste  biçme  atölyesi,  bunların  makine  nüfusunu  20.000  olarak  değerlendiriyor  ve  Üstelik doğanın da pek insafı yoktur. Orada yaz
 meydana  getirmek  gereği  duyuldu.  Şimdi  de  gürültüsü ile stepi şaşkına çevirmiştir. İşte bu  bunun  üçte  birinin  Hıristiyan  olduğunu  ayları çok sıcak, kış ise soğuktur. Güneşe karşı
 demir, sac, çelik, kömür, çeşitli gereç, boya ve  yeni  Ankara’dır.  Artık  eskilik  ölmüştür,  bildiriyor. Perrot ise 1865’te 25.000’in Türk,  gölgelenme imkanı bulunmadığı gibi düşük ısıyı
 camdan tutunuz da inşaat kerestesine kadar pek  geçmişte   kalmıştır.   O,   dine   dayanan  12.000’in Katolik Ermeni, 4.000’in Ortodoks  önleyecek  kömür  de  yetersizdir.  Güneş,  yeri
 çok şey İstanbul’dan getirilmektedir.   imparatorluğun  mirasıdır.  Yenilik,  canlılık  Ermeni, 3.000’in Rum ve 1.000 kadarının da  kasıp kavurduğu sırada hava öylesine ince bir
 İnsan bu yeni kenti yaratan gücün hemen  tamamen cumhuriyetin eseridir.   Yahudi  olduğundan  söz  ediyor.  Dünya  tozla doludur ki, baştan ayağa toza bulanırsınız.
 tamamının  Türklere  ait  olduğunu  anlayınca  Her  şeye  rağmen  bu  sırada  Ankara’da  Savaşı’nın  başında  kentte  40.000  kişi  Hatta bakanlıklardaki odacılar, insan  karşısına
 şaşkınlık daha büyük oluyor. Şurası gerçektir ki  rahat bir hayat sürmek imkanı yoktur. Modern  oturmaktaydı. 1920’de Rumların ve Ermenilerin  çıkacak duruma gelmeniz için, uzun saplı tüyden
 İstanbul’da son yarım yüzyılın bütün yapıları  kentin  yapımının  bitmesi  beklenirken  konut  gidişinden  ve  yangından  sonra  bu  rakam  araçlarla  tozunuzu  almak  zorunda  kalırlar.
 Şişli, Nişantaşı gibi yeni semtler hep Hıristiyan  bulmak işi çok güçleşmiştir... Oteller az, odalar  30.000’e  düşüyor.  Ama  Ankara’nın  başkent  Yağmur  yağınca  sokaklar,  kalın,  yapışkan
 azınlık tarafından yapılmıştı. Burada ise, Türk,  altın  pahasına.  Çok  kez  kendi  odanızı  öteki  olmasıyla birden bir akın, nüfusu birkaç senede  çamurdan bataklık haline gelir.
 sadece birkaç yabancı uzmanın yardımıyla kendi  yolcularla  paylaşmak  zorunda  kalıyorsunuz.  iki katına çıkarıyor.4 Bu 60.000 nüfus içinde hiç  Her şeye rağmen, Türkiye Cumhuriyeti
 işini bizzat kendisi görmeye koyulmuştur. Eski  Hatta  yüksek  rütbeli  görevliler  bile  çok  iyi  Rum  bulunmamaktadır.  Ermenilere  gelince,  yeni  başkentine  içtenlikle  bağlı  kalmaktadır.
 anlayış, az çalışma düşüncesi ortadan kalkmış  yerlerde oturma imkanına sahip değildirler. On  bunlar Katolik 50 aile kadardır. İspanyol lehçesi  Mustafa  Kemal  ve  İsmet  Paşa  gibi  rejimin
 gibidir.  Şimdi,  yeni  Ankara  inşaatının  geniş  binlerce  nüfus  akını  en  sade  kiralık  yerlerin  konuşan yerli Yahudiler 1865’te olduğu gibi bin  öncüleri,  herkesten  önce  bu  kente  saygı
 şantiyesi  bu  tutum  değişimini  gözler  önüne  fiyatını  işitilmemiş  derecede  yükseltmekle  kişilik bir toplumdurlar. Bu zayıf azınlıklar ve  duygularıyla  bağlanmışlardır.  Bu  duygu
 sermektedir. Topraktan fışkıran kuruluşların ve  kalmıyor  aynı  zamanda  arazi  fiyatının  ülkenin  yenilenmesi  çabalarına  katılan  bazı  insanların kalbine, uğrunda savaş verdikleri, acı
 binaların  çevresinde  her  yörede  yüzlerce  işçi  spekülasyonunu  da  harekete  getiriyordu.  yabancılar  dışında,  bu  sırada  kentte  sadece  çektikleri  yerler  hakkında  doğal  olarak
 çırpınmaktadır.  Çekiçler,  testereler,  malalar  Toprağın   pahalılaşması   Ankara’daki  Müslüman Türkler oturmaktadır.   doğmaktadır.  Türk’ün  özgürlüğü  Anadolu’nun
 durmadan  işlemekte,  arabalar,  kamyonlar  yapımcıların  karşılaştıkları  ilk  güçlüktür.  Bu  Ne  olursa  olsun,  30.000’e  yakın  kişi,  bu    kentinde    doğduğuna    göre    Ankara’nın
 çimento ve taş yüklü olarak gidip gelmektedirler.  durum  büyük  sorunlara  neden  olmaktadır.  modern    mahallelerin    yapımını    beklerken  önemi büyüktür. Kurtuluş Savaşı sırasında Türk
 Kiriş ve kaldırım taşları yığınlar halindedirler.  Kuşku yok ki bu yeni kentin geleceği, en küçük  rastgele yerleşmek ve çamurdan yapılmış, en  savunmasının genel karargâhı olan bu kent şimdi
 Askerler  telgraf  direkleri  dikiyorlar.  Havada  arazi  parçasına  aşırı  fiyat  ödeme  zorunluğu  küçük  konforu  olmayan  evlerde  oturmak  milli idealin odak noktası olmuştur. Şimdi Türk
 binlerce tel karşılaşmakta. Bir posta otomobili,  karşısında ciddi sorunlarla yüz yüze gelecek.  zorunda  kalmışlardır.  Bugün  tanınmış  bir  milliyetçiliğinin  kalbi  durumundadır.  Ankara
 bir yangın pompası bütün hızıyla geçmekte. Her  Örneğin metrekaresi 1000 Türk lirasından daha  milletvekilinin  evini  ararken  yıkılmak  üzere  adının ihtiva ettiği her türlü sıkıntı, bunalım ve
 yanda bir canlılık, dinmeyen bir çalışma havası  fazlaya yükselmiş bulunuyor. Bu 15000 fr. eder.  olan,  tahtaları  kağşamış,  tabanı  dövülmüş  acılar,  onun  aynı  zamanda  simgelediği
 var.  İslâmın  kadercilik  anlayışı  silinmiş  Batının en kalabalık kentlerindeki arsa fiyatını  topraktan  olan  bir  evin  önünde  bulunursanız,  vatanseverlik  gibi  yeni  duygular  karşısında



 40                                                  41
   38   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48