Page 8 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 8
tarih çevresi
tanışmış dostluk kurmuş ve onunla fikir alış verişinde bulunmuş olduğu bilinmektedir. Çeşitli devlet
kademelerinde görev yaparken kaleme aldığı risâle (rapor) ve yazıları daha sonra Müntahâbât-ı Asâr 5
adı altında birleştirilerek yayınlanan Rifat Paşa'nm yazıları arasında en önemlisi ve yankı uyandıranı
şüphesiz, Avusturya'da elçi olarak bulunduğu yıllarda kaleme aldığı (1837) Avrupa'nın Ahvâline Dâ’ir
Risâle' dir.6
Tanzimat'ın ilanından önce kaleme alınan risâlede Rıfat Paşa Avusturya'yı örnek alarak bu ülkenin
yönetim anlayışı ve devlet kurulularını anlatırken, öne sürdüğü fikirlerle . Tanzimat fikrinin öncülüğünü
de yapmıştır. Sâdık Rıfat Paşa, risâlesinde ortaya koyduğu fikirlerle Tanzimat'ın kurucusu Mustafa
Reşit Paşa'vı da etkilemiş ve bu hareketin düşünsel temellerini atmıştır. Rıfat Paşa'nın eserlerinin
kendisinden önceki siyasetnâme yazarları ile olan benzerliği sadece şekilden ibaret olmuştur. Kaleme
aldığı yazılar gerek hakim olan zihniyet ve gerekse içerik bakımından geleneksel siyasetnâmelerden
ayrılarak batılı bir öz taşır. Verdiği hükümler ve ulaştığı sonuçlar itibariyle Osmanlı için yeni liberal
fikirler öne sürer. Ona göre zulümle idare edilen devletler gerilemektedir. Şerif Mardin, Rıfat Paşa'nın
Fransız yazar Volney'den etkilenmiş olduğunu öne sürmekte ve Volney'in devletlerin adaletsizlikten
dolayı gerilediği tezini ileri sürdüğü Les Ruines de Palmyre adlı eserinin, ondokuzuncu yüzyılın he-
men başlarında Avrupa da geniş yankı uyundırdığı üzerinde durmaktadır. Konusu kısmen Osmanlı
împaratorluğu'nu getilemesi olan bu eser Rıfat Paşa'yı etkilemiş olmalıdır7
Bu Avrupalı etkiyi doğuran bir diğer somut olgu da Rıfat Paşa'nın ünlü,
"Hükümetler halk için mevzu' olub, yoksa halk, hükümetler için mevzu' değildir"
sözleriyle ifade edilen ve bariz bir şekilde modem ve liberal tavır taşıyan düşüncesidir. Paşa'nm bu
sözleri klasik Osmanlı anlayışının tamamen dışında, Avmpalı liberal fikirleri izini taşıyan ifadelerdir.
Ona göre adalet ve hukuk üzerinde kurulmuş olan devletin binası sağlam ve dayanıklı olur8. Aksi
takdirde patlamaların, ihtilallerin olabileceğini ifade etmektedir.
"Kâffe-i hukûk-ı tabiiyyede milel-i muhtelifeyi miisâvi tutmak muktezâyı devlettir. İdâre-i mülk-i
teb'a iki sûretin biri ile hâsıl olur. Biri teb'ayı hoşnut etmek ve diğeri halkı ihafe ederek, taht-ı cebirde
tutmak usûlüdür. Evâmir ve ahkâm-ı zulmiyye tohum-ı adâveti ekip isyan ve tuğyan anı biçer"9
Bu sözler Tanzimat Hareketinin ideolojisi olarak kabul edilen ve imparatorluğun farklı unsurlarını
bir arada tutmayı temel amaç kabul ederek, parçalanmayı durdurmak ana gayesini güden Osmanlıcılık
cereyanının gerekçesini de ifade etmektedir. Şüphesiz, Sâdık Rıfat Paşa burada Fransız İhtilalinin
milliyetçilik fikirleriyle sarstığı Avrupa'da ve Osmanlı'da meydana gelebilecek sıkıntılara işaret et
mektedir.
Rıfat Paşa risâlesinde bir devletin gelişebilmesi "imar-ı mülkiye" için gerekli şartları belirtir.
Bunun için öncelikle "suihün harbe" tercih edilmesi gerektiğini öne sürer. Avrupalı hükümdarların
Öncelikle bunu sağladıklarını, bir hariciyeci diplomat olarak söyler. Ona göre, devletlerin gücü "Üç
şey-i mühim" üzerine kuruludur. Birincisi "İstirahat-ı teb'a", İkincisi "vefret-i hazine", üçüncüsü ise
"Kuvve-i askeriye"dir. Bunlar sağlamak için askeri yollara değil, uluslararası ilişkilerde diplomasi ve
barışçı çözümlere yani, kılıcın ikizi olan kalemin gücüne yönelinmelidir:
8