Page 7 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 7
tarih çevresi
liberal düşünceler, öncelikle yine bu kıtanın Osmanlı yönetim anlayışına yakın sistemlerine sa-
hip Prusya, Avusturya gibi mutlak monarşilerini Osmanlı yöneticilerini de bu yolla dolaylı olarak
etkilemiştir. Onlar Avrupa'dan aldıkları yenilikleri aynen kabul etmeyip kendi görüşlerini eklemek-
suretiyle, yeni bir senteze, fikir zenginliğine ulaşarak Osmanlı yenileşmesini meydana getirmişlerdir.
Rıfat Paşa'nın bu risalesini, bu olgunun kuşkusuz en somut özelliklerini taşıyan bir belge olarak ni-
telendirmek mümkündür.1
Bu çerçevede, Avrupa'da olup bitenlerin Osmanlıya girişi başlarda olumsuz bir karşılık bulur.
Fransız İhtilâli hakkındaki ilk Osmanlı yorumlan "Volter ve Ruso demekle marûf ve meşhûr olan
zındıkların... avâm-ı nâsa ilân olunduğu üzere güyâ saadet-i kâmileyi dlinye- viyyeyi ihrâz etmek
ümniyyesiyle müsâvât ve serbestiyyete can attılar..." tarzında aşağılayıcıdır. Reisülküttab âtıf Efendi
İhtilâlin getirdiği serbestlik ve eşitlik fikirlerini 1798 yılında yazdığı raporda böyle dile getirmektedir.2
Ancak, 1830'lu yıllara gelindiğinde, bu aşağılayıcı bakış değişmiş gözükmektedir. Bu, hiç şüphesiz,
Osmanlı aydınlarının devletin içinde bulunduğu durumdan nasıl kurtarılabileceği somlarına cevap
ararken vardıkları bir sonuç olmuştur.
Bu değişme III. Selim devrinde (1789- 1807) Avrupaya gönderilen Ebubekir Râtib Efendi ve Azmi
Efendi gibi elçilerin raporlarında kendisini gösterir. II. Mahmııd döneminde (1808-1839) ise, özellikle
1830'lu yıllardan itibaren kaleme alınan yazılarda belirgin bir şekilde ifade edilen düşünceler halini
alır. Sâdık Rifat Paşa'nm 1837'de yazdığı "Avrupa Ahvâline Dâir Risâle" ve 1850’li yıllara tarihlenen
Mustafa Sami Efendi'nin "Avrupa Risâlesi" Osmanlı siyasi düşüncesindeki değişmeleri göstermeleri
bakımından ilginç örnekler olarak göze çarparlar.3
Öte yandan, 1839 yılında Tanzimat Fer- manı'nın ilânıyla Osmanlı modem hukuk ve devlet anlayışı
yolunda değişirken, yönetimde şahsîlik unsuru yavaş yavaş ortadan kalkmış, hükümdarın emrindeki
kapıkulları müessesesi yok olmaya başlamıştır. Böylelikle devlet işlerinde hükümdarın rolü giderek
azalarak, yerini şahsî olmayan yeni Osmanlı bürokrasisi almıştır. Mustafa Reşit Paşa ve arkadaşlarının
yapmak istedikleri yeniliklerin amacı "hükümdarın hareketlerini tahdid edecek bazı müesseselerin
kurulması" şeklinde tarif edilebilir. Bu onların Avrupa devlet anlayışıyla olan irtibatını ve onu an-
layışlarındaki liberalizmi ortaya koyan en belirgin özelliklerden birisidir.4
Tanzimat dönemi düşünür ve devlet adamlarının önde gelenlerinden birisi olan Sâdık Rifat Paşa,
Tanzimat öncesi ortaya koyduğu düşüncelerle sözkonusu gelişmeleri düşünce bazında başlatarak,
Tanzimat'ın teorik temellerini atmış, Mustafa Reşit Paşa'nın uygulama alanına koyduğu reformların
nazariyesini yapmıştır. Özellikle bu yönüyle devrin ri¬cali arasında sivrilmiş, düşüncesiyle yarattığı
etki alanı uzun süre varlığını korumuştur.
Mehmed Sâdık Rifat Paşa, 1806 yılında İstanbul'da doğmuştur. Kendisi gibi yüksek bir bürokrat
olan Masârifat Nâzın Hacı Ali Bey'in oğludur. Bir yıl Enderun’da eğitim gördükten sonra, dev-
let hizmetine Sadâret Mektûbî Kalemi'nda başlamıştır. Görevde bulunduğu süre içerisinde sadâret
müsteşarlığı, hariciye ve mâliye nâzırlıkları, Meclis-i Vâlâ, Meclis-i Tanzimat üyelikleri ve elçilik
gibi üst düzey görevlerde bulunmuştur. Bu sayede İmparatorluğu ve problemlerini yakından tanı-
mış, çözümler üzerinde kafa yormuştur. Elçilikle Avusturya'da bulunduğu dönemde Metemich ile
7