Page 32 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 32

tarih çevresi

bulunmaktadır ki, Sevres ve Limoge’dan porselen ustaları getirtilmiş Avrupa standartlarında üretim
yapılmaktaydı. Unkapanı’nda bir Asker Tahliye fabrikası vardı.60 Bunun dışında Tophane işletmesi
de İstanbul ve taşrada 1790 yılına gelene kadar pek çok fabrika ve atölye kurmuştu. Ali Suavi yayın-
ladığı bir salnamede bu fabrikaları sıralamaktadır.61 Tophane’ye bağlı taşra fabrikaları da şunlardır:
Konya, Kayseri, Hazegrad ve Üsküp’te güherçile fabrikaları, İncirli Adası’nda kükürt fabrikası ve
Semakocak’da bir dökümhane. Tophane’ye bağlı İstanbul fabrikaları ise toplam 30 tanedir. Bunlar;
top fabrikası, tüfekhane, kılıçhane, masdarhane, çerhhane, avadanlıkhane, makine fabrikası, demir-
hane, marangozhane, saraçhane, nakışhane, alethane, klorehane, terzihane, bokser fişengi, tapa, fünye,
kapsül, kağıt fişek, roket ve torpil fabrikaları, dökümhane, kellehane, akahane, bakırhane, çelikhane,
İstanbul ve Azatlı Baruthanesi ve tersane idaresine bağlı bir halat fabrikası olmak üzere irili ufaklı
üretim birimleridir.
Bütün bu imalathane ve fabrikaların kuruluşları ve kuruluş tarihleri, örneğin Zeytinburnu fabrikaları
gibi bildiğimiz diğer fabrikaların bünyeleri içerisinde mi, yoksa bağımsız kuruluşlar mı oldukları,
belli değildir. Ancak Tophane’nin de Tanzimat dönemi sanayileşmesi içinde yeni ve pek çok tesisle
genişletilip büyütüldüğünü söylemek mümkündür. Bu dönemde eski fabrikaların modernleştirilmesi
projesi içerisinde, yenilenen pek çok fabrika olduğu ve arasında Tophane fabrikalarının da bulunduğu
şüphesizdir.

     Ne var ki, bütün bu büyük yatırımlar, büyük emek ve masrafla kurulan bu fabrikalar iyi işletile-
medi. Fabrikalar, makine, yedek parça, mühendis, kalifiye eleman, işletmeci ve uzman bakımların-
dan dışarıya bağımlı kalmışlardır.62 İçlerinden Baruthane, Feshane, Hereke, Paşabahçe gibi bazıları
günümüze kadar gelebilmiş, ancak çoğu bilgisizlik, ilgisizlik nedeniyle verimli yönetilemediği için
kapatılmak zorunda kalınmıştır. Kimi fabrikalar da deprem gibi doğal felaketler sonucu yıkılmıştır.63

    B- Özel sektör ve yabancı sermaye tarafından kurulan fabrikalar

    Devlet çabalarıyla sanayileşmenin yanı sıra özel sektörün de Tanzimat dönemi içerisinde oluşmaya
başladığını ve bu sektörce fabrikalar kurulmaya çalışıldığını görmekteyiz. Bu tür sanayi faaliyetleri-
nin ortaya çıkışı ve gelişmesi daha çok XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren olmuştur. Üstelik bu
tarihten sonra devlet de sanayiinin geliştirilmesinde özel teşebbüsün önemini kavramış görünmek-
tedir.64 Ancak yerli girişimcinin çok az olması ya da sermayesiz, deneyimsiz ve yeterli bilgiye sahip
olmamaları nedeniyle özel teşebbüsçe kurulan fabrikalar çoğunlukla Avrupalı girişimcilerin elinde
bulunmaktaydı.65

Dokumacılık, imparatorluk sanayiinde en eski ve köklü bir geçmişe sahip sektördü. İlk özel teşebbüs
fabrikalaşma eğilimleri de doğal olarak bu alanda oluşmuştur. İpekçiliğin gelişmiş olduğu Bursa’da
1838’de 50 kadar irili ufaklı ipek fabrikası bulunmaktaydı ve 4500 işçiyi istihdam etmekteydi. 1856’da
ise makineleşmiş 37 ipek fabrikası işletilmekteydi.66

Ege bölgesi de bu alanda önde gelen bir gelişme izlemiştir. Burada daha çok yabancı sermaye tarafın-
dan çeşitli iş kollarında fabrikalar kurulmuştur. İngiliz Abbot ailesi 1861’de İzmir’de bir müslin boya-
ma ve basma fabrikası kurmuştu. Ancak yerli esnaf loncalarının muhalefeti bu fabrikanın kısa za-
manda kapanmasına yol açmıştır. 67 Yine Ege bölgesinde çoğu İngilizlere ait olmak üzere sayıları

                                               32
   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37