Page 67 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 67

tarih çevresi

AMASYA AĞRAKİYE MEDRESESİNDE AYBASTILI BİR TALEBENİN
                    İCAZET TÖRENİ İÇİN BABASINA YAZDIĞI
                          MEKTUP VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

                                      (6 Aralık 1891) Bahaeddin YEDİYILDIZ

        İkinci Abdülhamid’in tahta çıkışından üç sene önce, 1873 yılında,
Trabzon Vilayeti Ordu Kazası Aybastı Nahiyesinin Hoşkadem köyünde, bir
çocuk doğuyor. Adını Mustafa Asım koyuyorlar. O dönemden tam yüz yıl önce
1773’de, Osmanlı İmparatorluğu’nun payitahtında modern eğitimin temelleri
atılmaya başlanmıştı, hatta bu çalışmaların yüzüncü yılı olan 1873’te, Mustafa
Asım’ın doğduğu aylarda, İstanbul’daki kız rüştiyelerine, Osmanlı’nın Kız
Öğretmen Okulu diyebileceğimiz Darü’l-Muallimât’ın ilk mezunu kadın
muallimeler bile atanmıştı (Ergin 1977: II, 458-459). Ancak bu yeniliklerden
hiçbiri bir asır boyunca Hoşkadem’e ulaşamamıştı. Hoşkadem, komşusu Eceli
köyü ile birlikte, ortak bir modern ilkokula ancak 1961 yılında kavuşabilmiştir.
Bugün olduğu gibi o günlerde de Hoşkadem, yeşillikler içinde çok güzel bir
köydü. Karadeniz sahilinde Fatsa’dan Canik dağlarının zirvesindeki Perşembe
yaylası güzergâhı üzerinde, Bolaman çayı vadisinin zirveye yakın bir yamacına
asılmış bir tabloydu sanki. Bugün de Hoşkadem, aynı manzaraya sahiptir.
Hoşkadem’de, 1876 yılında, on dokuz İslam hanesi yaşıyordu. Demek ki
tahminen yüz kişi civarında bir nüfusu vardı. Köydeki hayvan mevcudu da
şöyleydi: üç at, üç manda, sekiz öküz, on inek, otuz keçi, yüz yetmiş sekiz
koyun… Devlete ödedikleri ağnam resmi/koyun-keçi vergisi altı yüz yirmi
dört akçe idi. Toprak mahsulleri üzerinden de onda bir oranında “aşar”
alınıyordu ki bunun tutarı da bin yedi yüz otuz altı akçe ediyordu. Demek ki,
toplam iki bin yüz elli bir akçe vergi ödüyorlardı (TVS1.-1876-8: 170-171)
Görülüyor ki, tarımla geçinen köyde ailelerin tamamı temel üretim aracı olan
öküze sahip değildi. Köyde sadece dört çift öküz vardı. Öyleyse, on beş
hanenin çift sürmeye öküzü yoktu. Bu durum, tarımın genelde kol gücüyle, ya
da öküzü olanlarla yardımlaşmak suretiyle yapıldığını gösteriyor. Köyde
sadece on inek olduğuna göre, dokuz aile inekten de mahrumdu. Üç mandası
olan aileler, diğerlerine göre ayrıcalıklı sayılabilir. Hele atı olan üç aile, ulaşım
ve taşımacılık sorununu da o günün şartlarına göre halletmiş oluyordu…
Çünkü başka ulaşım vasıtası olmadığı gibi yol da yoktu zaten… Halk buğday,
mısır, arpa ekiyor, sebze ve meyve yetiştiriyordu. Ailelerden önemli bir
kısmının bir iki keçisi vardı. Aile başına ortalama dokuz koyun düşüyordu.
Koyun ve keçilerin belli aileler elinde toplanmış olması da ihtimal dâhilindeydi
elbette…

        Çok önemli alış verişler için sene de birkaç defa Fatsa’ya veya Niksar’a
yaya, at ya da eşek ile gidilip geliniyordu. Camisi olan merkezî köylerde,
Nahiye merkezinde, hatta Canik dağları zirvesinde Perşembe ve Selemen
yaylalarında haftalık pazarlar da kuruluyordu. Resmi işler için Ordu veya
Trabzon’a gitmek gerekiyordu. Aybastı’dan Ordu’ya yolculuk on sekiz saat,
vilâyet merkezi olan Trabzon’a ise altmış üç saat çekiyordu (TVS-1876-8:
100). Bugün Ordu’ya bir buçuk saatte inilebiliyor. Hoşkadem halkı, bir buçuk
asır önce bu coğrafi ve ekonomik şartlar içinde yaşıyordu. Mustafa Asım bu

           1 TVS; Trabzon Vilayeti Salnamesi’dir.

                                   172
   62   63   64   65   66   67   68   69   70   71   72