Page 60 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 60

tarih çevresi

	 Resim 1: XVIII. Yüzyılda Beykoz’da Balıkçılar
                                                         (Somçağ(a), 1994: 18)

       Klasik Osmanlı sisteminde İstanbul’da balıkçılık, Balık Emini’nin denetiminde olmuştur. Balık
    Emini, Bostancı Ocağı’nda yetişen hasekilerden seçilmiştir. İstanbul civarındaki dalyanları idare eden
    ve sarayın balık ihtiyacını karşılayan Balıkhane Ocağı’nın âmiridir (Ünal, 2011: 82). Balıkhane Ocağı
    ise, Topkapı Sarayı’nın Marmara’ya bakan kesiminde, Otluk Kapısı ile Ahırkapı arasındaki Balıkhane
    Kapısı yakınında yer almıştır (Somçağ(a), 1994: 17). Balıkhane Ocağı’ndaki erler tarafından te-
    min edilen balıklar, Saray Bostancıbaşı’sına teslim edilmiştir (Doğan, 2011: 43-44). Bu kuruluşun
    çalışma ve kayıt sisteminin Fransızlardan örnek alındığı da belirtilmiştir (Timur-Doğan, 2000: 13).

       Evliya Çelebi, XVII. yüzyıl İstanbul esnafını tanıtırken balıkhane ve Balık Emini Esnafından (Esnâf-ı
    Balık Emîni) da bahsetmiştir. 1 balıkhane olduğunu ve burada 300 kişinin bulunduğunu bildirmiştir.
    Ayrıca padişahın Balık Emini’ne yıllık 70 yük akçe verdiğini; İstanbul Balıkhanesinin, Unkapanı’nda,
    Eski Balıkpazarı’ndaki sahilde büyük bir bina olduğunu; burada, Balık Eminleri ile birlikte kethüdası,
    kâtibi, çavuşları ve yetmiş adet kolcularının yer aldığını belirtmiştir (Evliyâ Çelebi, 2006: 285). Aynı
    dönemde yaşamış olan Kömürcüyan da 1684 yılında tamamladığı eserinde, deniz gümrüğüne nezaret
    etmek üzere Balık Emini’nin Unkapanı’nda ikamet ettiğini yazmıştır. Her iki yazarın verdiği bilgil-
    er, kendilerinden bir asır sonra yaşamış Sarraf Hovhannesyan tarafından da teyit edilmiştir. Nitekim
    Hovhannesyan, 1800 yılında tamamladığı eserinde, yüz sene önce Balık Emini’nin Unkapanı’nda
    oturduğunu, avlanan her türlü balığın buraya getirilip vergisi tahsil edildikten sonra balıkçı dükkân-
    larına dağıtıldığını zikretmiştir (Uluskan, 2015: 537). 1702 yılında, Unkapanı’ndaki balıkhaneye
    alternatif olarak Galata’da yeni bir balıkhane inşasına karar verilmiştir. Binanın yapılacağı arsa, Gala-
    ta sur kapılarından Balıkpazarı Kapısı’nın dışındaki balık pazarı sokağındadır. Gerekçe, İstanbul’da
    Bostancıbaşı’nın sorumluluğu altındaki dalyanlarda avlanan balıkların Unkapanı’ndaki balıkhan-
    eye getirilmesinin hassa balıkçı reisleri için büyük zorluk ve sıkıntı yaratmasıdır. Balık avcılığıyla
    meşgul bostancılar, dalyanlarda avladıkları balıklardan vergi talep eden balıkhane eminleriyle sorun
    yaşamışlardır. Galata’da, kendilerine mahsus inşa edilen yeni balıkhane ile eminlerin vergi baskısın-
    dan kurtulmayı ve avladıkları balıkları rahatça satmayı amaçlamışlardır. 1735’te balıkhane idaresinin
    bostancı ocağına devriyle birlikte Unkapanı Balıkhanesi işlevini yitirmişse de Galata Balıkhanesi,
    bu tarihten itibaren yaklaşık 200 yıl daha İstanbul’un tek balıkhanesi olarak işlevini sürdürmüştür.4

        Balıkhanede görev alan nazırlar, bu işletmenin gelişmesinde önemli rol oynamışlardır. Hatta ba-
    zıları, bu görevleri dolayısıyla şöhret kazanmışlardır. Nitekim bunlardan bir tanesi de Ali Rıza Bey

                                                  60
   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65