Page 64 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 64

tarih çevresi

              Altay Destanı “Maaday-Kara”da Yeme-İçme Üzerine
                                    İbrahim CANBULAT
                                            Mimar2

    “Emin olun, krallarınız ve beyleriniz değil, yalnız köylüleriniz Türk ve Moğol hanları gibi
yaşamaya ve aynı yiyeceklerle yetinmeye razı olsalardı, tüm dünyayı ele geçirirlerdi.”

    Guillaume de Ruysbroeck (Kral ıx. Louis’nin, XIII. yüzyılda Moğolların yanına gönderdiği Fran-
sisken papazı)1

    Maaday-Kara, Güney Sibirya’da yaşayan Altay Türklerinin destanıdır. Binlerce yıllık yaşam mü-
cadelesinin iki neslin -yaşlı baba ve yaşamı sürdürecek oğlu olan- yaşamına sığdırarak anlatıldığı de-
standa odak noktası, ölüm korkusu ve ölümsüzlük arayışıdır. Destanın kahramanı, Maaday-Kara’nın
oğlu -aynı zamanda bir şaman prototipi olan- Kögüdey Mergen, hayatın sırrını çözmek , annesiyle
babasını ölüler diyarından yeryüzüne geri getirmek, sürülerini ve halkını ölümün pençesinden kurtar-
mak için yeraltı dünyasına iner.

    Şamanist bir toplumun ürünü olan (ancak yer yere Budizm ve lamaizm etkisi de görülen) destanda,
bu dünyayı ve öbür dünyayı algılayış biçimi şamanist düşünce doğrultusundadır. Olaylar üç farklı
boyuta uzanır: yeryüzü, yeraltıve gökyüzü. Yeryüzü canlıların mekanıdır; yeraltı ruhların yani ölülerin
alemidir, bu aleme karanlık güçler hakimdir; gökyüzü de yine insan ötesi bir boyuttur. Ancak, bu üç
boyutun kapıları birbirine kapalı değildir, birinden diğerine gitmek ve geri dönmek mümkündür. 2

     Toplam 7739 mısradan oluşan özgün Altay Türkçesi ile yazılan metin, Emine Gürsoy - Naska-
li tarafından günümüz Türkiye Türkçesine çevrilmiştir. Altay destanlarını kayçı olarak adlandırılan
kişiler söyler. Kayçilerin ses yetenekleri yanında iyi bir de hafızaya sahip olması gerekir. Kayçilerin,
gırtlak sesiyle söyledikleri destana topşuur isimli bir saz benzeri müzik aleti eşlik eder.3

                                               64
   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68   69