Page 100 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 100

tarih çevresi




            gerekmekteymiş.  Eğer  ki  İstanbul  hükümeti  16 Mart 1920 tarihinde İstanbul'da uygulamaya
            kendileri ile birlikte Ankara'dan da temsilciler  koymuş olduğu sıkıyönetim ile birlikte Saltanatı
            getirmeyi  tercih  edecek  olursa  ya  da  Ankara  da kaldırmıştır. Bir adım daha ileri atılarak, bu
            kendi  heyetini  göndermeyi  tercih  ederse    tarihten sonra Türkiye Devleti'nin tek hükümeti
            Curzon'un dediğine gelinmiş olurdu. Neticede,  olarak ilan edilmiş olan Büyük Millet Meclisi
            müzakereler Sevr Antlaşması temelinde ve bu    tarafından yapılan yasama faaliyeti lehine tavır
            konuda  anlaşmaya  varmış  olan  hükümetle     alınarak, İstanbul hükümeti tarafından çıkarılan
            olacaktı. Türkiye değil, yine İngiltere ev sahibi  kanunlar  geçersiz  sayılmıştır.  Son  Osmanlı
            oldu ve İngiltere liderliği alırken Curzon, Türk  Sadrazamı Tevfik Paşa (Okday) İstanbul'daki
            halkının birleşik temsilcileri olarak hem İstanbul  son  İngiliz  Yüksek  Komiseri  olan  Horace
            hem  de  Ankara  hükümetlerine  davetiyeler    Rumbold'a  ne  yapması  gerektiğini  sorunca,
            göndermişti.                                   Rumbold buna karşı "illegal bir hükümetin gayri
                                                           meşru bir hareketi" olarak reddedilmekten öte
                                                           bir şey yapılmamasını salık vermiş ve bir baştan
                 Saltanatın  Kaldırılması  ve  Padişahın
                                                           ötekine bütün ülkede duyulmuş olan kendisinin
            İstanbul Hükümeti
                                                           ve hükümetinin istifa etmesi yönündeki talepleri
                 Ancak  Mustafa  Kemal  bunlardan          görmezden gelmesini tavsiye etmiştir. Ancak,
            hiçbirine sahip değildi. O ve çevresindeki siyasi
                                                           Tevfik  (Okday)  Paşa  durumun  vahametini
            liderler,  yabancı  işgalciler  tarafından  yok
                                                           Rumbold'un anladığından çok daha iyi anlamıştı.
            edilmeye  çalışılan  Türkleri  savunmak  için
                                                           4 Kasım günü istifa etti. Hükümeti dağıtıldı. Eski
            giriştikleri savaşı başarılı bir şekilde kazanmışlar
                                                           hükümetin      bakanlıkları    Ankara'daki
            ve böyle bir kaderi kabul etmiş olan İstanbul
                                                           muadillerinin  İstanbul'daki  şubeleri  olmaktan
            hükümetine yönelmişlerken, zaferin kazanılan
                                                           başka  bir  şey  değillerdi  artık.  Osmanlı
            nimetlerini/meyvelerini  bu  zafere  muhalefet
                                                           İmparatorluğu son derece ani ve oldukça vahşi
            etmiş, onları kınamış ve işgalci güçlerle işbirliği
                                                           ve ağıt yakılmayan bir sonla noktalandı. Tuhaf
            yapmış   olanlara   verme    teşebbüsünde
                                                           bir şekilde, Büyük Millet Meclisi Saltanat ile
            bulunulmuştur. İstiklâl Harbi sırasında böyle bir
                                                           Halifeliği  ayırdığı  için,  Sultan  VI.  Mehmet
            adım asla atılmamış olmasına rağmen, Mustafa
                                                           Vahdettin tahtta kalmış ve sadece bu noktada
            Kemal'in destekçilerinin çoğu Sultan'ı ve onun
                                                           hâlâ bir Müslüman devleti olduğunu ilan etmiş
            hükümetini yabancı işgalinden kurtarmak için
                                                           olan  Türkiye'de  değil,  tüm  dünyadaki  bütün
            savaştıklarını düşünmelerine rağmen, Mustafa
                                                           Müslümanların  manevi  lideri  olarak  halife
            Kemal'in 30 Ekim 1922 gecesi, Garp Cephesi
                                                           unvanını taşımaya devam etmiştir.
            Komutanı İsmet Bey ve Erkân-ı Harbiye Reisi
            Fevzi  Çakmak  ile  yapmış  olduğu  toplantıda       Ancak  Halife  Vahdettin  son  derece
            aldıkları kararla, ne daha önce ne de bu geceden  kızgındı. Bundan birkaç ay öncesinden itibaren
            sonra  Büyük  Millet  Meclisi'nde  herhangi  bir  Harrington'a bir çok kez başvurarak kendisinin
            tartışma  konusu  yapılmamasına  rağmen,  bir  ve  ailesinin  korunmasını  istemiş,  Türk
            sonraki gün Büyük Millet Meclisi, İngilizlerin  milliyetçilerinin orduları İstanbul'u teslim alması


                                                      98
   95   96   97   98   99   100   101   102   103   104   105