Page 33 - Tarih Çevresi Dergisi - Mart Nisan Sayısı 2021
P. 33
tarih çevresi
karasularının 12 mil olarak kabul edilmesi için 1980’li yıllarda Bulgaristan’daki
çaba sarf etmektedir. Böylece Türkiye’nin Ege Türklere yönelik baskıların arttığı görülür.
ve Akdeniz’deki açık denizlere ulaşabilme hakkı İsimlerin zorla değiştirilmesi, kendi dillerinin
kısıtlanmış olmaktadır. Türkiye sadece Ege konuşulmasına izin verilmemesi, Türk’lerin
denizinin %9’una egemen olacak, Yunanistan “Müslümanlaştırılmış Bulgarlar” olduğu
ise %72’sine egemen olacaktır. Kıta sahanlığı ile iddiasında bulunmaları baskılara örnek olarak
ilgili olarak 1976’da varılan antlaşma ile bilimsel verilebilir.
araştırmalar dışında faaliyette bulunulmaması
gibi kararlar alınmışsa da problem bitmedi. Şubat 1988’de Yugoslavya, Türkiye,
Yunanistan, Arnavutluk, Bulgaristan ve
Velhasıl, Türkiye ile Yunanistan Romanya Dışişleri Bakanlarının biraraya geldiği
arasında birçok ikili sorun vardır. Hava bir toplantı yapıldı. Yugoslavya’da gerçekleşen
sahanlığı, Ege adalarının silahlandırılması, bazı toplantıda ikili görüşmelerde de bulunuldu.
terör örgütlerinin desteklenmesi gibi Bulgaristan ile yapılan görüşmelerde Türk
azınlığına yönelik uygulamaların sona
1988 ve 1992’de gerçekleşen Davos
erdirilmesi doğrultusunda bir protokol
zirvesinde, kalıcı barışın sağlanması için
imzalandı. Yugoslavya ile yapılan görüşmelerin
görüşler beyan edildiyse de iki ülke arasındaki
problemler giderilemedi. Şüphesiz bunda Yunan ardından, Türkiye’de “Yugoslavya Haftası”,
Yugoslavya’da da “Türkiye Haftası” şeklinde bir
yönetiminin olumsuz yaklaşımı etkili
kültür gösterisi düzenlendi. Arnavutluk ile
olmaktadır. Her şeye rağmen iki ülke arasında;
Türk Yunan işadamları konseyinin kurulması, yapılan görüşmelerde insan hakları konusunu da
içeren bir görüşme yapıldı.
Belediye Başkanları düzeyinde karşılıklı
ziyaretlerin gerçekleştirilmesi, çeşitli partilere Toplantı sonunda ortak bir bildiri
mensup siyasetçilerinin katılımlarıyla yayınlandı. Bildiride özetle; Balkan ülkeleri
oluşturulan “Türk Yunan Dostluk Grubu” gibi arasında bu gibi toplantıların devam etmesinin
olumlu ortak girişimler de bulunmaktadır. önemine, insan çevresi, ulaşım, turizm, kültür,
teknik, bilim ve teknoloji ile iktisadi alanlarda
II. Dünya Savaşından sonraki dönemde,
Türkiye- Romanya ilişkilerinin normalleşmesi, işbirliğinin geliştirilmesi için ilgili bakanlıklar
düzeyinde komitelerin kurulması karara
Romanya Başbakanı’nın Temmuz 1966’daki
ziyaretiyle başlar. Görüşmelerde Balkan bağlandı.
devletleri arasındaki ilişkilerinin geliştirilmesi
1980’li yıllarda, komünist rejimi
gerektiğine değinildi. 1967’deki iade ziyaretinde
benimsemiş olan Balkan ülkeleri ciddi sorunlarla
Türkiye ile Romanya arasında teknik, hukuki ve karşı karşıya idiler. Tito’nun ölümünden sonra
ulaştırma konusundaki görüşmelerin yanı sıra
Yugoslavya’nın karışmaya başlaması, Romanya
Türkiye, Kıbrıs konusunda Romanya’yı
ve Bulgaristan’daki yönetimin baskılarını
bilgilendirdi. Eylül 1967’de her iki ülke artırmış olmalarını örnek olmalarını örnek olarak
Başbakanı Kıbrıs sorununun barışçı yollarla
gösterebiliriz.
halledilmesi gerektiği hususunda hemfikir
olduklarını açıkladılar. Ayrıca 1970 yılında iki Balkanlardaki durum 1990’lı yılların
ülke arasında konsolosluk ve adli yardım başlarında Yugoslavya’nın parçalanması ile yeni
anlaşmaları imzalandı. bir boyut kazandı. Rusya’da komünizmin
31