Page 187 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 187

tarih çevresi                                   tarih çevresi



 olarak Doğu Roma’nın elinden alınır (Aydın ve  itibaren yaşamaya başlamıştır (Erdem, 2012).  Temmuz’undaki  Erzincan-Kösedağ  Savaşı’nı  biçiminde  1290  yılından  itibaren  Ahiler

 diğ., 2005, sf. 130). Selçuklu sultanı II. İzzeddin  kazanmalarından sonra Anadolu’da her şey bir  tarafından sağlandığı Osmanlı kaynaklarından
 Selçukluların  en  parlak  devri  olan
 Kılıçarslan ölmeden önce, 1190’da ülkesini 10  anda  tersine  döner.  Selçuklu  Sultanı  II.  anlaşılmaktadır.
 Alâeddin  Keykubat  döneminde  (1219-1237)
 oğlu ve kardeşi arasında paylaştırır ve Muhiddin  Gıyaseddin Keyhüsrev, ailesini de alarak güçlü
 Ankara büyük imar faaliyetlerine sahne olmuş                  Ahilik
 Mes’ud’un payına Ankara düşer (Freely, 2012,  bir kalesinin olması nedeniyle Ankara’ya kaçar
 ve ekonomik bakımdan canlanmıştır (Aydın ve                   XIII  üncü  yüzyıl  başında  Moğolların
 sf. 66). Çevresiyle birlikte Ankara, Eskişehir’de  (Çetin,  2012). Selçuklular  yıkılana  kadar
 diğ.,  2005,  sf.  133).  Bunda,  kardeşi  İzzeddin      istilası nedeniyle Horasan, Buhara, Semerkant,
 içinde,  artık  yeni  bir  egemenliktir.  Mes’ud,  Moğollara  (İlhanlılara)  yıllık  vergi  ödenmiş,
 Keykavus ile girdiği taht kavgasında yenilince           Taşkent ve Merv gibi o devrin en uygar Türk
 egemenliğinin simgesi olarak önce 1197-98’te  askerlerinin masrafları karşılanmış ve onların
 kaçarak 1211’de Ankara’ya sığınması ve halkın            kentlerinden kaçan halk, esnaf ve sanatkârlar
 Alâeddin  adıyla  bildiğimiz  Ankara’nın  ilk  seçtiği sultanlar ve vezirler ile ülke yönetilmiştir.
 onu,  kenti  kuşatan  kardeşine  teslim  etmemiş         Anadolu’ya göçmüştür (Çağatay, 1974, önsöz).
 camisini kiliseden döndürür ve olasılıkla adına  Ankara, o dönem kentin önderi olan Ahilerin
 olmasının etkisi vardır.                                 Bu  Türkler,  bir  yandan  hâlâ  peşlerinde  olan
 bir hutbe okutur, sonra da 1201’de, Ankara’daki  akılcı  siyaseti  sayesinde  diğer  Anadolu
 darphanede adına gümüş para basar (Galanti,  Selçukluların  yönetiminde  Anadolu’da  kentlerinden çok daha az etkilenmiştir (Erdem,  Moğollara  karşı  kendilerini  ve  öte  yandan

 2005, sf. 63).  ticari güvenliğin sağlanması ile Ankara yeniden  2012). Moğol-İlhanlı istilası sonucunda Ankara  yerleştikleri  kentlerin  yerli  halkı  olan
 canlanmıştır.   Kentin   simgelerinden                   Bizanslılara  karşı  mesleklerini  ve  uğraşlarını
 Bizans  ve  Selçuklu  egemenliğinin  ve çevresi de XIII üncü yüzyılın ikinci yarısında  korumak  için  örgütlenmek,  birlik  olmak  ve
 Akköprü’nün  1222’de  inşası  da  ticaretteki
 başlarında bir kale kent olan Ankara, Mes’ud ile  hatırı  sayılır  miktarda  Moğol  ve  Moğol  dayanışmak zorunda kalmışlardır. İşte Ahilik, bu
 hareketlilik ile refah ve bayındırın göstergesidir.
 birlikte farklı bir kimliğe bürünmüştür (Aydın ve  hizmetinde  Türklerin  yerleşimine  uğramıştır.  zorunluluk sonucunda, Kırşehir’e yerleşmiş olan
 Kentteki  Türk  yerleşmesi  XIII  ve  XIV  üncü
 diğ., 2005, sf. 132). Mes’ud zamanında Ankara  Ankara  yöresindeki  Türkmenler  bu  baskıya  Ahi  Evren 18  (Şeyh  Nasırüddin  Mahmud)
 yüzyıllar boyunca tüccar, esnaf, zanaatkâr, çiftçi
 tam bir kültür ve sanat merkezi haline gelmiş, o  dayanamayarak  1260’dan  sonra,  Ali  Bahadır  tarafından 1238’de kurulmuştur (Hacıgökmen,
 gibi  çeşitli  meslek  gruplarının  katılımı  ile
 devirde İslam kültürünün merkezi durumundaki  Bey önderliğinde düzene baş kaldırırlar, Çankırı,  2011, sf. 19). Mertlik, yiğitlik, alplik anlamına
 artmıştır.  Kent  merkezinin  coğrafi  konumu,
 Bağdat’tan din bilginleri, şairler ve sanatçılar  Kastamonu ve Kırşehir de bu eyleme katılır. Altı  gelen Oğuz Türkçesi’ndeki “Akı” sözcüğünün
 ticari  ve  askeri  önemine  rağmen  göçer
 kente gelmiştir (Hacıgökmen, 2011, sf. 24).   ay süren Türkmen başkaldırısı Moğolların büyük  günümüzde söyleniş biçimidir (Çağatay, 1974,
 Türkmenler için cazip olmamıştır.   bir şiddet ve katliamıyla bastırılır. Anadolu’nun
 Ankara’daki   Türklerin   kale   içine                   sf.  51;  Hacıgökmen,  2011,  sf.  14).  Ahiliğin,
 1223-25  yıllarında,  Ankara’da  henüz  başka yerlerinde de görülen bu tür ayaklanmalar
 sığmayıp  da  yerleşimin  kale  kapısının  dışına        Anadolu  Türklerine  özgü  bir  kurum  olduğu
 İslâm yaşamının o kadar gelişmediği görülür,  üzerine  o  güne  kadar  baskı  kurmayan
 taşması  XIII  üncü  yüzyılın  ikinci  yarısında         herkes tarafından kabul edilmektedir.
 kalede  askerlerin  gittiği  tek  bir  cami  vardır  Moğolların  1277’den  başlayarak  mutlak
 başlamıştır  (Baykara,  2012).  Ankara’nın  ulu               Ahi’nin Arapçada kardeş anlamına gelen
 (Galanti, 2005, sf. 41). Ancak 1268 ve 1288  egemenliği görülür ve yönetime el koyarlar.
 camisi  olan  Ahi  Şerafeddin  (Aslanhane)               “ahi”    sözcüğünden     türemiş   olduğu
 (Aslanhane  Camisi)  yıllarında  iki  cami  daha
 Camisi’nin  XIII  üncü  yüzyıl  sonunda  Moğolların Anadolu’yu istilası sırasında  tartışılmaktadır  (Çağatay,  1974,  sf.  52).  İbn
 görülür  (Galanti  ,  2005,  sf.  41).  XIII  üncü
 Koyunpazarı’nda inşası artık kent merkezinin bu  diğer  Selçuklu  kentleri  gibi  Ankara  da  Battûta, Seyahatname’sinde “Ahı” sözcüğünü
 yüzyılda  Müslüman  olmayan  halk  ticaret  ve
 semte kaymış olduğunu göstermektedir. Kale  sarsılmıştır.   Ancak   Anadolu   Selçuklu  çoğul  yapacağı  zaman  “Ahıyye”  olarak
 zanaat  ile  uğraşırken  kent  yaşamını  henüz
 kapısının hemen önündeki Atpazarı meydanında  Devleti’nin 1243 yılından başlayarak çöküşü ile  yazmıştır (Aykut, 2020, sf 102).  Kendi ana dili
 bilmeyen Türkler toprak ve taşınmaz mallara
 kentin pazarının kurulması da burasının, birisi  Osmanlıların  kurulması  arasındaki  boşluk  Arapça  olduğu  halde,  Arapçadaki  kardeş
 yatırım yapmaktadır (Aktüre, 2000).
 surların içindeki ve diğeri dışındaki iki merkezin  döneminde devlet otoritesinden yoksun kalan  anlamına gelen AH(V) sözcüğünün çoğulu olan
 ortasında olduğunun işaretidir. Ankara, sosyal ve  Selçukluların  zayıflaması  sonucunda  Ankara’nın  yönetim,  asayiş  ve  güvenliği  ile  “ıhvân” kalıbını hiç kullanmamıştır. Ancak asıl
 kültürel dönüşümü XII nci yüzyıl sonlarından  Anadolu’yu   basan   Moğolların   1243  ekonomik  düzeninin  bir  kent  cumhuriyeti  metindeki   “el-Ahıyyetü’l-Fityân”   başlığı,



 184                                                185
   182   183   184   185   186   187   188   189   190   191   192