Page 5 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 5

tarih çevresi

sonucu olarak hem epistemolojisinde hem de siyaset felsefesinde ele alınırken; İbn Sina’da hem felsefesinin

zorunlu bir sonucu olarak, hem de nübüvvetin inkarına yönelik tezlere karşı bir savunma olarak ele alınıp

incelenmektedir.

       Fârâbî ve İbn Sina’nın vahiy öğretisinin üç temel unsuru Faal Akıl, insani nefs ve muhayyile yetisidir.

Bu üç unsurun birbirleriyle olan ilişkisi, gerek nebinin sahip olduğu bilginin, gerekse de onların topluma yönelik

görevlerinin mahiyetini belirlemektedir. Biz de öncelikle bu üç ilkenin Fârâbî ve İbn Sina’nın felsefesinde ne

anlama geldiğini konumuz çerçevesine ele alıp, sonra da vahyin kavramsal boyutu üzeride duracağız.

       Fârâbî ve İbn Sina’nın metafiziğinde oldukça önemli bir yere sahip olan Faal Akıl, Tanrı’nın kendini

düşünmesi sonucu sudur eden bağımsız akılların sonuncusudur. Gök cisimleri ile birlikte, ay altı dünyasındaki

oluşu bu akıl belirlemektedir. O, yeryüzü dünyasında maddeye suretleri vererek (vahibu’s-suver) cisimlerin

varlığa gelişine ve düşünen nefsi aydınlatarak yetkinleşmesine neden olmaktadır1. Burada konumuz açısından

önemli olan Faal Aklın kozmolojik yönünden çok epistemolojik tarafıdır. Bir başka ifadeyle tanrısal olanın

insani olanla buluşma noktasında yer alan bu kozmik ilkenin, insani nefsi nasıl aydınlattığıdır. Zaten her iki

filozofun vahiy öğretisi de, böyle bir aydınlanmanın sonucu açığa çıkan özel bir durumdur.

       Fârâbî tarafından “ruhu’l-emin ve ruhu’l-kuds”2, İbn Sina tarafından “korunmuş levha (levh-i mahfuz)”3,

“ruhu’l-kuds”4, “nakşeden kalem”5, “ateş”6 olarak adlandırılan Faal Aklın, “faal” ve “akıl” olmak gibi iki özelliği

dikkat çekmektedir. Buna göre o, “akıl” olarak madde ve maddesel özelliklerden tamamen ayrı, soyut bir

cevherdir. “Faal” olması yönüyle ise, maddesel akılla girdiği ilişki sonucu onu bilfiil duruma çıkaran akıldır7.

Aşağıda ele alacağımız gibi insani nefsin bütün gelişim aşamalarında Faal Aklın bir şart olarak konulması, bu

aklın kendi yapısı, bizzat insani nefsin kendisi ve de bu nefsin elde ederek yetkinleştiği düşünülürlerin

nitelikleridir. Fârâbî ve İbn Sina felsefesinin özü, insanın Faal Aklın kılavuzluğunda hakikate nasıl ulaşacağının

ve gerçek mutluluğu ne şekilde elde edeceğinin tesbitinden ibarettir. Bu noktada, hem “soyut akli bilgilerin

ilkelerine”8 hem de “tikellerin tamamına tümel bir şekilde sahip olan”9 Faal Akla düşen iş, “düşünen canlıyı

görüp gözetmek ve insan için gerekli olan yetkinlik derecelerinin en yükseğine yani yüce mutluluğa (es-

sa’adetü’l-kusva) ulaştırmaktır”10. Özü düşünülür formlardan ibaret olan bu akıl, insanın yetkinliği anlamına

gelen entellektüel gelişimi, kendisinde bulunan düşünülürleri, pasif konumda bulunan insan aklına bir şekilde

aktararak gerçekleştirir. Çünkü ister Faal Akıl isterse insan açısından olsun “harici nedenden etkilenen bir şey,

1 Fârâbî, es-Siyasetü’l-Medeniyye, (Çeviri, Mehmet Aydın-Abdulkadir Şener-M.Rami Ayas), Kültür Bakanlığı Yayınları İstanbul 1980, s. 24
vd.; İbn Sina, eş-Şifa, İlahiyat I, nşr. C. Anawati-Said Zayed, Kahire 1960, s. 210 vd.
2 Fârâbî, es-Siyasetü’l-Medeniyye, s. 2
3 İbn Sina, el-Kerâmât ve’l-Mu’cizât ve’l-Eâcib, nşr. Hasan Asî, et-Tefsîru’l-Kur’ân ve’l-Lugatü’s-Sufiyye fî Felsefeti İbn Sina, Beyrut 1983,
s. 229
4 İbn Sina, eş-Şifa, İlahiyat II, nşr. Muhammed Yusuf Musa-Süleyman Dünya-Said Zayed, Kahire 1960, s. 442
5 İbn Sina, Risaletü’-l Arşiyye, nşr. Seyyid Zeynelabidin Musevi, Mecmu’ Resail, Haydarabad h. 1354, s. 12
6 İbn Sina, el-İşârât ve’t-Tenbîhât II, nşr. Süleyman Dünya, Beyrut 1992, s. 392
7 Fârâbî, İdeal Devlet (el-Medinetü’l-Fazıla), (Çeviri, Ahmet Arslan), Vadi Yayınları, Ankara 1997, s. 88 vd.; İbn Sina, Risale fi’l-Hudud,
Tis’u Resail, Kahire 1908, s. 80-81
8 İbn Sina, eş-Şifa, Tabiiyyat II, en- Nefs, nşr. C. Anawati-Said Zayed, Kahire 1975, s. 208 (Sonraki atıflarda sadece eş-Şifa, Nefs şeklinde
olacaktır)
9 İbn Sina, İsbatü’n- Nübüvvât fî Te’vili Rumuzihim ve Emsalihim, nşr. Michael Marmura, Beyrut 1968 , s. 44. (Çeviri, “Nübüvvetin İspatı
ve ‘Nebilerin’ Sembol ve Benzetmelerinin Yorumu Üzerine”, Hüseyin Aydın-Enver Uysal-Hidayet Peker. U.Ü İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 7, Cilt
7, Bursa 1995. Bu eser bundan sonra Nübüvvât olarak belirtilecektir)
10 Fârâbî, es-Siyasetü’l-Medeniyye, s. 2

                                                                4
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10