Page 109 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 109
tarih çevresi
Allah’ın emrettiği şey, erkek ve kadının beraber devamla; diğeri irfan olmak üzere iki ordumuzun
olarak bilim ve bilgiyi kazanmasıdır. Kadın ve olduğunu belki erkeklerimiz memleketi istila
erkek bu bilim ve bilgiyi aramak ve nerede eden düşmana karşı süngüleriyle, düşmanın
bulursa oraya gitmek ve onunla donanmak süngülerine göğüslerini germekle düşman
mecburiyetindedir… Türk sosyal hayatında karşısında isbat-ı vücut ettiler. Fakat
kadınlar, bilim ve bilgi yönünden ve diğer erkeklerimizin teşkil ettiği ordunun hayat
hususlarda erkeklerden asla geri kalmamışlardır; menbalarını kadınlarımız işletmiştir.
belki daha ileri gitmişlerdir”65 Memleketin esbab-ı mevcudiyetini hazırlayan
kadınlarımız olmuş ve kadınlarımız olmaktadır.
Atatürk’e göre;
Kimse inkar edemez ki, bu harpte ve ondan
Türk kadını dünyanın en münevver, en
önceki harplerde milletin kabiliyeti hayatiyesini
faziletli ve en ağır kadını olmalıdır. Ağır sıklette
tutan hep kadınlarımızdır. Çift süren, tarlayı
değil, ahlakta, fazilette ağır, vakur bir kadın
eken, ormandan odun kesip getiren, mahsulatı
olmalıdır. Türk kadınının vazifesi, Türk’ü
pazara götürerek paraya kalbeden, aile ocaklarını
zihniyetiyle bazusiyle, azmiyle muhafaza ve
dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber,
müdafaaya kadir nesiller yetiştirmektir. Milletin
sırtlarıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla,
menbaı, hayat-i içtimaiyenin esası olan kadın,
yağmur demeyip, kış demeyip, sıcak demeyip
ancak faziletkar olursa vazifesini ifa edebilir.
cephenin muhimmatını taşıyan hep onlar, hep o
Herhalde kadın çok yüksek olmalıdır. Burada
ulvi, o fedakar, o ilahi Anadolu kadınları
Fikret merhumun cümlece malum olan bir
olmuştur. Binaenaleyh hepimiz bu büyük ruhlu
sözünü hatırlatırım:
ve büyük duygulu kadınlarımızı şükran ve
“Elbet sefil olursa kadın alçalır beşer”66 minnetle ebediyen taziz ve takdis edelim.68
Bir diğer açıdan; Bununla da yetinmeyen Atatürk, Anadolu
kadını hakkında dünyanın hiçbir kadını için
“Kadının en büyük vazifesi analıktır. İlk
söylenmemiş şu sözlerle duygularını açıklar;
terbiye verilen yerin ana kucağı olduğu
düşünülürse bu vazifenin ehemmiyeti layıkıyla Bu meyanda en ziyade tebcil ile yad ve
anlaşılır. Milletimiz kuvvetli bir millet olmaya daima şükran ile tekrar edilmek lazım gelen bir
azmetmiştir. Bugünün levazımından biri de himmet vardır ki, o da Anadolu kadınının ibraz
kadınlarımızın her hususta yükselmelerini etmiş olduğu çok ulvi, çok yüksek, çok kıymetli
temindir. Binaenaleyh kadınlarımız da alim ve fedakarlıktır. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir
mütefennin olacaklar ve erkeklerin geçtikleri milletinde, Anadolu köylü kadınının fevkinde
bütün derecat-ı tahsilden geçeceklerdir. Sonra kadın mesaisi zikretmek imkanı yoktur ve
kadınlar hayat-ı içtimaiyede erkeklerle beraber dünyada hiçbir milletin kadını “Ben Anadolu
yürüyerek birbirinin muin ve müzahiri kadınından daha fazla çalıştım, milletimi halasa
olacaklardır.67 ve zafere kadar himmet gösterdim” diyemez.69
Bizim biri askeri belirten Atatürk Atatürk sadece Türk kadınını değil,
106