Page 27 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 27

tarih çevresi

                  Osmanlı Kuruluş Devrinde Siyasal Evlilikler*

     On üçüncü yüzyılın sonlarına doğru Kuzeybatı Anadolu’da ortaya çıkan ve kurucusundan dolayı
Osmanoğulları adını alan siyasal yapı, oldukça zor koşullar altında oluşmuştu. Konuşlandıkları böl-
genin etrafı, diğer Türk beylikleri ve Doğu Roma İmparatorluğu gibi güçlü siyasal rakiplerle çevrili-
ydi ve çok çetin bir rekabet söz konusuydu. Farklı etnik ve dini toplulukların yaşadığı bu coğrafyada
başarısızlık yok olmak demekti. Böylesine güçlü rakipler ve zor koşullar altında varlık gösterebilmek
için askeri yeteneklere sahip olmak, öncelikler arasında ilk sırayı alıyordu. Osmanlılar buna sahiplerdi
ve bu gücü kullanma konusunda oldukça başarılıydılar.

      İmparatorluğun kuruluşunda askeri başarıların öncelikler arasında yer almasına rağmen elde
edilmesi gereken kazanımlar için sadece silahlı güç yeterli değildi. Karşılaşılan zorlukların üstesinden
gelebilmek, dönemin geçerli olan siyasal, sosyal ve ekonomik yöntemlerine başvurmayı da gerek-
li kılıyordu. Güçlü olanın kazandığı bu ortamda aşılması gereken çok önemli başka bir engel daha
vardı. O da meşruiyet sorunu idi. Askeri zaferlerden sonra hâkimiyet altına alınan bölgelerde yaşayan
toplumlar nezdinde kabul görme gerekliliği, üstesinden gelinmesi gereken en önemli sorun olarak
ortaya çıkıyordu. Bu bakımdan Osmanlıların daha başından beri uyguladığı gönül çekme, teselli etme,
avutma anlamına gelen istimalet politikasının altında bu yatıyordu. Kavramın siyasal manası ele geçir-
ilen bölgelerde yaşayan unsurların Osmanlı yönetimini benimsemesini sağlamak demekti. Osmanlı
yöneticilerinin başlangıçtan itibaren benimsedikleri politika bu esasa dayanıyordu. Savaşılan devlet ya
da beyliklerin silahlı güçlerini ortadan kaldırdıktan sonra takip edilen politika, bölge halkıyla sağlam
bir devlet-toplum ilişkisi kurmaktı. Bu ilişkinin en önemli yanı şüphesiz hukuksal altyapıydı. Şeri ve
örfi hukukun sağladığı fırsatlardan yaralanarak farklı din ve mezhepteki insanlar arasında yeni bir
sosyal ve siyasal düzen kurulmaya çalışılıyordu. Bu yöntem imparatorluğun hâkimiyet anlayışının
temelini oluşturuyordu.

     Osmanlıların on dört ve on beşinci yüzyılda, mücadele ettiği devletlerle ve toplumlarla kurduğu
ilişkiler çerçevesinde meşruiyet sağlamak için başvurdukları yöntemlerden biri de aile üyelerinin
yaptıkları siyasal evliliklerdi. İzlenen yol zamanla devlet stratejisi halini almıştı. Benimsenen strateji,
Hıristiyan devletlerin hanedanları ya da bölgesel güçlerin kızlarıyla kurulan sıhriyetle yani evlilik
yoluyla kurulan akrabalığa dayanıyordu. Savaş yöntemleriyle ele geçirilen bölge halkının nezdinde
Osmanlı ailesinin yönetme hakkına sahip olduğu anlayışı, kurulan akrabalık ilişkisiyle sağlanma-
ya çalışılıyordu. Osmanlı aile üyelerinin esas olarak bu gerekçeye dayanan evlilikleri, on dördüncü
yüzyılda Rumeli’nin güçlü Hristiyan hanedanlarının, on beşinci yüzyılda ise Anadolu’nun bölgesel
güçleri olan Türk beylerinin kızlarıyla yapılmıştı. Dönemin koşulları dikkate alınarak oluşturulan Os-
manlı İmparatorluğu’nun gerek Anadolu’da gerekse Rumeli’de benimsediği genişleme siyaseti, üç
temel üzerine inşa edilmişti. İlki; savaş yöntemiyle elde edilenlerdi. Askeri gücü dayalı olan bu yön-
teme göre kim güçlüyse o kazanırdı. İkincisi; para karşılığı satın alınan yerlerdi. Bu da güçlü bir

       *Bu yazı, Burkemagazin’de yayımlanmıştır.
       ”https://bruckemagazin.at/osmanli-kurulus-devrinde-siyasal-evlilikler/

                                              27
   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32