Page 7 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 7
tarih çevresi tarih çevresi
kesin olarak bilinmemekle birlikte, Hititlerin 2010, sf. 22). Helenistik dönemden itibaren
Anadolu’da ilk siyasal birliği kurması ile tarihsel kayıtlara geçmiş olan Ankara adının
Ankara, Selçuklu ve Osmanlı’dan önce, sırası ile “Ankyra” kökü İndo-German etimolojisinde
“çengel, kıvrıntı” anlamına gelmektedir.
Hitit, Frig, Lidya, Pers, Galat, Roma ve Bizans
Çağlar Boyu Ankara egemenliği altında bulunmuştur. 1 Ankara’nın konumundan dolayı bu
Adı, çeşitli dönemlerde benzer sesler adlandırmanın tepelik ve vadilik
üzerinden okunmuş ve yazılmıştır. Frigler yazılı topoğrafyasından geldiği ileri sürülmüştür. Oysa
bir belge bırakmadığından bu devirde Ankara’daki en eski tapınak, Roma dönemindeki
A. Vedat OYGÜR* Ankara’nın adı kesin olarak bilinememektedir. Augustus Tapınağının üzerine kurulmuş olduğu
Galatların ise kent için Ankyra (“Anküra” olarak Friglerin ay tanrısı Men’e aittir. Ankara adının
okunur) adını kullanmış olduğu sanılmaktadır; kökünü oluşturan “çengel, kıvrılma”
çünkü onların da yazılı belgeleri yoktur ve durumunun, Men’in büst ve betimlemelerinde
sonraki Helenistik dönem tarihçileri Galatlar’dan görülen omuzlarındaki yarım ay biçimli
söz ederken bu adı kullanmışlardır. Helence’de boynuzlardan gelmiş olabileceği de dikkate
“Helence’de Ankyra” yazılır, “Anküra” olarak alınmalıdır (Erzen, 2010, sf. 25).
Ankara, en azından 3000 yıllık geçmişiyle ordu, posta ve ticaret yolu özelliği taşıyan okunur ve Latince’de “Ancyra” yazılır, Prehistorik Çağ
ilkçağlardan beri Anadolu’nun en eski anayolların kavşağında olmasıdır (Aktüre, 2000). “Ankira/Anküra” olarak okunur (Erzen, 2010, sf.
kentlerindendir. Ankara, belirli bir zamanda, Herodot, “Halys ırmağını (Kızılırmak) 17) ve Friglerden beri süre gelen gemi çıpası Bugünkü Ankara kentinin kapladığı
bilinen bir kişi ya da millet tarafından kurulmuş gözaltında bulunduran önemli bir kaleyi aşmak kentin simgesi olarak korunur. Arapça alanla, çevresindeki tarih öncesi (prehistorik)
olmayıp Eskitaş (Paleolitik) devrinden beri bir gerekir” anlatımıyla Kral Yolu’nun Ankara’dan kaynaklarda “Belde-i el Selasil”, “Ma’muriye” yerleşmeler göz önüne alındığında, kentin çok
yerleşim yeridir; zaman içerisinde, yavaş yavaş geçtiğini belirtmektedir (Herodotos, 1991, V. ve “Ma’muriye-i Selâse” olarak geçer. Türklerin eski çağlardan beri sürekli bir yerleşmeye sahne
genişleyerek büyümüş ve büyük bir olasılıkla Kitap, paragraf 56, sf. 261). Pers İmparatorluğu Anadolu’ya gelmesinden sonra “Ankara” ve olduğu anlaşılmaktadır. Çubuk çayı yakınında,
Hititlerden önceki devirlerde bugünkü devrindeki ünlü Avrupa’dan gelip Orta Doğu ve “Engürü ” olarak değişime uğrar, bazen Arapça Eti Yokuşu’ndaki yerleşmede Paleolitik çağa
2
söylenişine çok yakın olan bir biçimde Asya’ya giden yolların kavşağında ve doğal ek alarak “Engüriye” olur ve buradan batı (MÖ 60.000) ait çeşitli eserler bulunmuştur.
adlandırılmıştır (Erzen, 2010, sf. 27). olarak korunaklı olması bakımından bütün dillerine de “Angora” olarak geçer. Selçuklular Ayrıca İstanbul yolu üzerindeki Ergazi’de ve
Kuruluşundan beri sürekli oturulan bir yerleşim Anadolu’ya egemen bir konumdaki Ankara kale sikkelerinde resmi ad olarak “Ankara” ve Maltepe’de de bu döneme ait eserler ele
yeri olmasının en güzel örneği, içinde hâlâ kenti tarih boyunca stratejik bir öneme sahip İlhanlılar da “Engürü, Engüriye” adlarını geçmiştir. Kentin güney batısındaki Ahlatlıbel
yaşanılan ve kendisi de yaşayan Kale’sidir. olmuştur. Bu nedenle Selçuklular Ankara’yı kullanmışlardır. Osmanlılar ise önceleri ile Koçumbeli’de gün ışığına çıkarılan Kalkolitik
Kuruluşundan bugüne Ankara’nın sürekli iskân “dar’ül-hısn” yani korumalı yer (müstahkem “Engürü” ve “Engüriye” derken 16. Yüzyıldan (Bakır Çağı) ve Bronz Çağına ait küçük saray
görmüş olmasının temel nedeni, hiç kuşkusuz, mevkii) unvanıyla adlandırmıştır (Çetin, 2012, itibaren de “Ankara” demişlerdir. kalıntıları ise Prehistorik dönemlerde, bu
ilkçağdan başlayarak Anadolu’nun doğusu ile s. 153). Ankara kentinin, ilk olarak Frigler yerleşim yerlerinde küçük beyliklerin
batısını ve kuzeyi ile güneyini birbirine bağlayan Kimler tarafından ne zaman kurulduğu döneminde kurulduğu bilinmektedir. Frig dilinin bulunduğunu göstermektedir.
Hititler Dönemi
de diğer Avrupa dilleri gibi İndo-German dil
* Emekli, Dr. Jeoloji Müh., Ankara ailesinden olduğu kabul edilmektedir (Erzen, Ankara ve yakın çevresinin daha sonra
4 5