Page 57 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 57

tarih çevresi                                   tarih çevresi



 Buna bir de şunu ilave etmek lâzımdır ki,  yaptığı bir kefarettir.   Bunun  içindir  ki,  Türk  milleti,  bugünün  İtalya’dan  alınmış  bir  ceza  kanunu  ve
 tabiat,  Ankara’nın,  daha  doğrusu  onu  Bugün  su  tesisatı,  barajlar,  yollar,  universal  kültürünü,  bütün  şartları  ve  bütün  İsviçre’den  alınmış  bir  medeni  kanuna  göre
 kucaklayan  Galatya’nın    manzarasında,  mektepler, hastaneler ve saraylar şeklinde yalnız  sarahatiyle  almağı  tercih  ederek,  bu  kültürün  adalet biçmektedirler.
 Anadolu’nun  öz  manzarasını  yaratmıştır.  Sade  Ankara vilâyetinde yapılmış olan eserler, bütün  şekillerini,  sözde  milli  bir  damga  vurmak  Bunun yabancı hayat şekillerine zorla ve
 geografik  değil,  her bakımdan, Anadolu’nun bu  bir  Türk  hâkimiyeti  zamanında  bütün  hevesiyle  bozmağa  ve  itibardan  düşürmeğe  organik olmayan bir tarzda bir intibak olduğunu
 parçası,  manzaralar  arasında  ara  bulan  ve  Anadolu’da yapılmış olandan daha çok, daha  tenezzül  etmemektedir.  Bunun  içindir  ki,  söyleyerek  şikayet  edenler  ve  değerli  milli
 manzarayı  manzaraya  bitiştiren  bir  hususiyet  büyük  ve  daha  ehemmiyetlidir.  Bu  yapıcılık,  Ankara’nın  yeni  saraylarında,  taştan  veya  şekillerin bu suretle hafifmeşrepçe feda edilmiş
 taşımaktadır.  Değişik  iklimler  ve  manzaralar  Selçuk devletinin yapıcılığı ayarındadır. Onunla  alçıdan arabeskler ile süslenmiş sivri kemerler  olduğunu iddia edenler olduğu gibi bütün bu
 memleketi  Anadolu’da,  çeşit  topraklarla  ayrı  bunun  arasında  ve  Selçuklardan  öte  tam  bin  göremezsiniz.   işleri sathi bir ütilitarizm bakımından mütalea ve
 iklimlerin merkezi de, Ankara’dır.   senelik  bir  devre  içinde,  Anadolu  toprakları  Avrupa’nın  “oriental”  adını  verdiği  bu  müdafaa edenler de mevcuddur. Her iki taraf da,

 Anadolu’nun  cenubtan  şimale,  doğudan  böyle  bir  inşa  fırtınasına  takribi  olarak  dahi,  uydurma  arşitektür  unsurları,  zamanlarını  esası  görememiş  olmak  dolayısıyla  hatalı  ve
 batıya  giden  yolları,  Ankara’da  kesişmektedir.  şahid olmamıştır.  yaşamış  ve  ancak  zamanlarının  mimarlık  haksızdır.  Şüphesiz,  “fes”  dediğimiz  şey,
 Kapadokya’nın buğday tarlaları, Likaonya’nın  Gerçi bu başarıyı çerçeveleyen şekiller,  görüşlerine cevab vermiş olan muhteşem Acem,  aslında, ne Türklük ne de hattâ Müslümanlık ile
 çöllerine,  burada  ulaşmaktadır.  Bitniya  ile  yirminci asırdaki cihan tekniğinden alınmış ve  Arab ve Hind motiflerinin, Avrupalı’nın sathi ve  alâkası  olan  bir  başörtüsüdür.  “Fes”  i  Adalı
 Paflagonya’daki ormanlarla şarktan gelen asık  gerçi bunun plan ve realizasyon haline konması  sahte hassasiyet saikasiyle yaptığı tahrifler ve  Rumlar giymekte idi ve bu padişahın müdahale
 suratlı   çıplak   dağların   uçları,   burada  işinde  birçok  yabancı  mütehassıslar  da  tağşişlerdir.   ve emri üzerinedir ki şarkta herkesin giydiği bir
 birleşmektedir. Ve sahillerdeki bağlık bahçelik  kullanılmıştır. Çünkü Türklerde bütün bu işleri,  şey olmuştur. Olmuştur ama yine şarkta değil,
 mübarek   manzaralara   hâs   yeşillik   ve  örnek  olacak  bir  mükemmeliyetle  yapacak  Ankara,   böyle   bir   sahtekârlığa  garb fabrikalarında yapılmıştır.”2
 gölgeliklerin bir serpintisi gibi parçalar, kadiri  elemanlar henüz kâfi miktarı bulmamıştır. Buna  yanaşmamıştır.  Onun  sade  ve  geniş  cepheli  DİPNOTLAR
 mutlak  bozkırların  nemli  bağrında  burada  rağmen,  bu  başarı,  Türk  ruhunun  bir  hayat  yapıları,  bugünkü  mimarlık  görüşünün  en
 yeşermektedir.   ifadesinden başka bir şey değildir.   kudretli ve en mukni örnekleridir.   1 Norbert Von Bischoff, 1936, Ankara:
                                                          Türkiye’deki  Yeni  Oluşumun  İzahı,  Ulus
 Buna  rağmen  halbuki,  Ankara’nın  Türkler  İslami  şark  kültürü  sahasından  Gine aynı görüşe uyarak, Türk, pitoresk  Gazetesi, s. 228.
 hükümet merkezi değil de Türk devletinin ve  çıkarak  garb  kültürü  sahasına  girmek  kararını  festen ve kerliferli sarıktan yaz geçerek bütün
 milletinin   merkezi   ölçüsünde   inşasına  vermişlerdir.   Çünkü   bir   millet   olarak  dünyanın  giydiği  şapkayı  yahut  kasketi  2 Von Bischoff (1936), s. 224-236.
 girişilmesi,  Anadolu  Türklüğünün  yeniden  yaşayabilmek bahsinde muhtaç oldukları teknik  giymiştir; aynı görüşe uyarak, belki daha süslü  Kaynakça
 doğmasına  yol  açan  kahramanlıklar  arasında  vasıtaları,  onlara  ancak  bu  kültür  sahası  fakat  Türk  dilinin  yapısına  hiç  de  uygun
 dahi cüretli bir teşebbüstü. Çünkü susuzluğu,  verebilirdi. Ve Türkler, biliyorlardı ki, bu kültür  olmayan  arab  harflerini  bırakarak  herkesin  Von Bischoff, Norbert . 1936. Ankara:
 sıtmalık  civarı  ve  ekonomik  kifayetsizliği  ile  sahasında yaşayanlardan ve yaratanlardan biri  kullandığı lâtin harflerini kabul etmiştir; ve hep  Türkiye’deki  Yeni  Oluşumun  İzahı.  Ulus
                                                          Gazetesi Tercümanlar
 Ankara, birçok şehirler arasında her halde en  olmak için, bir çıraklık devresini kabul etmekten  aynı görüşün tesiri iledir ki, Türk hâkimleri, artık
 elverişsizi idi. Modern bir şehrin ihtiyaçlarına  başka bir çare yoktur. Binaenaleyh, kararları,  kur’andan  alınmış  bir  fıkıha  göre  değil,  Kütüphanesi No:9.
 cevap veren hususlar yaratmak için Ankara için  kesin ve ciddidir. En iyi hocaları seçmeleri, en
 harcanan  fedakârlıklar,  paralar  ve  enerjiler  temiz  kaynaklara  gitmeleri,  bundandır.  Ve
 Bursa, Konya yahud Eskişehir için harcanmış  Türkler,  dünya  yüzünde  teknik  kültüre
 olsa idi, bu üç şehir birer cennete dönerdi.   bağlanmış ne kadar memleket varsa, bunların
 Türkiye’nin merkezini meydana getirmek  hepsinde bu kültürün bir ve aynı şey olduğunu
 için  çorak  ve  Çetin  bir  toprak  ile  yapılan  bu  da tesbit etmişlerdir.
 mücadele  ile  dünyanın  en  çok  üvey  -ana  Türk  milli  ruhu,  herkes  için  umumi
 muamelesine tabi tuttuğu bir memleket parçasını  olduğunu anladığı ve bildiği bu kültürü, bütün
 ileriliğe ve asalete götürmek ve ondan bir milli  tamamlığı  ve  bütün  katiliği  ile  almak
 yuva yapmak arzusu, Türk milletinin, asırlarca  kararındadır.  Böyle  bir  kararı,  tradisyonda
 bakımsız  bıraktığı  Türk  memleketi  namına  menfaat görmeyen şark milletleri verebilirler.



 54                                                  55
   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61   62