Page 19 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 19

tarih çevresi                                   tarih çevresi



 çıkar (Hacıgökmen, 2011, sf. 20-21). Ağır bir  yöresinde  hüküm  süren  Ahi  hükümeti,  bir  Ankara’yı  1362’de  tekrar  ve  kesin  olarak  XVI  ncı  yüzyılın  ortalarında  başlayıp

 katliama uğrayan Ahiler ve Türkmenler “uç”  derviş-esnaf  cumhuriyeti  olup  ahi  uluları  Osmanlı ülkesine katmıştır. Osmanlı Padişahı I.  XVII  nci  yüzyılın  başında  (Büyük  Kaçgun,
 bölgelerine  göçerler.  Sultan  IV.  Rükneddin  tarafından günümüzdekine yakın bir demokrasi  Murad 1362-1363 yıllarında Ankara’da hüküm  1603-1608) Anadolu’yu bütünüyle etkisi altına
 Kılıçaslan zamanında, 1250 yılında, Ahiler ve  ile yönetilmiştir. Bu dönemde Ahi yönetiminin  sürmüştür.  alan  Celali  isyanları  sırasında,  1603  yılında
 Türkmenler  yeniden  ayaklanırlar.  Ahi  Evren,  başında Ahi Hüsameddin Hüseyin Efendi (1290-  1402 yılında, Timur ve Yıldırım Bayezid  Celali  Karakaş  Ahmed,  Ankara  yöresinde
 1261  yılı  1  Nisan  günü  öldürülür.  Kırşehir  1296),  Ahi  Şerafeddin  Mehmed  Efendi  yağmalar yapmış ve kente girerek Karaoğlan,
          arasındaki Ankara Meydan Savaşı ve sonrasında
 katliamından kurtulan Hacı Bektaş-ı Veli, Şeyh  (1296-1332)  ve  Ahi  Hüseyin  Efendi  (1332-  Samanpazarı ve Karacabey Hamamı semtlerini
          büyük ölçüde yıkıma uğrayan kent, 1413 yılında
 Edebalı, Geyikli Baba ve Abdal Musa gibi Ahi  1354) bulunmuşlardır.  yakıp yıkmıştır. (Akdağ, 1995, sf. 413). Saldırılar
          Çelebi  Mehmed’in  sultan  olarak  tahta
 ileri  gelenleri  ağır  baskılar  sonucunda  1278        karşısında, Ahilik geleneğini hatırlayan Ankara
 Moğollar  1304’de  Ankara’yı  vergiye  oturmasıyla  tekrar  Osmanlı  kontrolü  altına
 yılında bir kez daha “uç” bölgelere göçerler.   bağlarlar ve bu durum 1341 yılına kadar sürer.  girmiştir.  Bu  on  bir  yıllık  fetret  devrinde,  halkı, Kadı Vildanzade Mevlâna Ahmed Efendi

 Ahi   Evren’in   halifelerinden   Ahi  Bu dönem, Ankara Kalesi’nin ana kapısındaki  Selçuklular ve İlhanlılar döneminde yaşandığı  önderliğinde örgütlenerek kentin çevresine bir
 Hüsameddin,  babası  Seyyid  Şemseddin  Ahi  vergi  alınmasına  ilişkin  1330  tarihli  Farsça  gibi kenti yine Ahilerin yönettiği düşünülebilir.  koruma duvarı yapmaya karar vermiştir (Ergenç,
 Yusuf  ve  yanındakiler  ile  birlikte  Ankara’ya  kitabeden anlaşılmaktadır. İlhanlılar, Ankara’da,  Ankara,  II.  Murad  döneminde  yeniden  imar  1980, sf. 87). 1606 yılında başlayan 12 kapılı
 gelirler.  İbn  Battuta,  Ankara  gibi  bir  beyin  Arap  ve  Uygur  harfleriyle  para  da  basmıştır.  olmuştur.  Ankara,  XVI.  Yüzyıl  başında,  duvarın inşası 1607’de bitmiştir. Bu sırada, 1606
 oturmadığı kentlerde ahilerin reisinin o kentin  Moğol istilası döneminde Ahiler kenti bir emir  sınırlarını  aşarak  Hisar’ın  batı  ve  güney  yılı  sonunda  Sadrazam  olan  Kuyucu  Murad

 efendisi olduğunu yazar (Çağatay, 1974, sf 103).  olarak yönetirler. İlhanlılar, bir Anadolu Valisi  eteklerine  doğru  genişlemeye  başlamıştır.  Bu  Paşa,   İran   seferine   çıkarken   arkadan
 Moğol   denetimi   altındaki   Selçuklu  atamışlar ve Ankara yakınında bir askeri birliği  dönemde,  kentte  85  mahalle  bulunduğu  vurulmamak amacıyla Celali Kalenderoğlu’na
 Anadolu’sunda bu yönetim çok güçlü olmuştur.  de bulunsa kent ile fazla ilişkileri olmamıştır.  bilinmektedir.  anlaşma  olarak  Ankara  Sancakbeyliğini
 Kent  yönetiminin  başında  bulunan  Ahi                 vermiştir  (Aydın  ve  diğ.,  2005,  s.  173).
 1290   yıllarında   Selçukluların  Osmanlı’nın  gerek  Fetret  devrinde
 Şerafeddin,  dostluk  kurarak  vergi  ödemek             Kalenderoğlu kentin önüne gelince, Ankara bir
 zayıflamasıyla kargaşanın başlaması sonucunda  gerekse   sonraki   şehzadelerin   taht
 karşılığında onları kente girmemeye ikna eder.           kez  daha  otoriteye  kulak  asmamış  ve  Kadı
 Ahiler  kenti  yönetmeye  başlamış  ve  1362’de  mücadelelerinde Ankara, 1463’e kadar Anadolu
 Osmanlı  padişahı  I.  Murad  Hüdavendigar’a  Ankara’da, diğer Anadolu kentlerinin tersine,  Beylerbeyliği  merkezi  ve  Ordu-yu  Hümayûn  Vildanzade dış duvarlardaki kapıları kapatarak
 İlhanlıların  yaptırdığı  herhangi  bir  yapının         Sadrazamın  kararına  rağmen  Celaliyi  kente
 savaşmadan teslim edilinceye kadar sürmüştür.  karargâhı olduğu halde hep kaybeden muhalif
 bulunmaması da bu düşünceyi desteklemektedir.
 Kentin  önüne  gelen  I.  Murad’ın,  Neşrî  tarafta yer almıştır. Önce, II. Bayezid’e karşı  sokmamıştır.  Celaliler  sekiz  kez  kente
 Tarihi’nden aktarılarak, Kale’nin kapısı önünde  Osmanlı’da Ankara  Cem Sultan’a destek vererek Ankara’ya davet  saldırdıkları halde girmeyi başaramamışlar ve
 halka   “Bre   hey   devletsizler”   diye                Karaman  Beylerbeyi  ordusunun  yardıma
 Osmanlılar,   Ankara’yı   iki   defa  etmiş  (Erdoğan,  2008,  sf.  35);  sonra  da
 seslenmesinden  ve  “O  zaman  Ankara  kalesi  fethetmiştir.  İlk  fetih,  1354’te,  Orhan  Bey  Kanuni’nin  şehzadeleri  Selim  ve  Bayezid  gelmesi üzerine kaçmışlardır. Bütün Anadolu’yu
 Ahiler elinde idi” anlatımından (Aydın ve diğ, sf.       kasıp kavuran Celali, levend ve suhte (medrese
 zamanında Süleyman Gazi (Rumeli Fatihi olan  arasındaki mücadelede İran’a kaçmak zorunda
 140) bu dönemin niteliği açıkça anlaşılmaktadır.         talebeleri)  ayaklanmalarına  karşı  Ankara,
 Veliahd-Şehzade) tarafından gerçekleşmiş fakat  kalan Bayezid’in yanında yer almıştır (Turan,
 Osmanlıların Ankara’yı bir bey elinden değil de          Ahiliğin  temeli  olan  zanaat  ve  ilmiye  (din
 kente  egemen  olamayarak  Ahiler  tarafından  1961, sf. 84). Ankara’ya 1648 yılının Nisan ayı
 genel bir ifadeyle ahilerden aldığını söylemesi,  otonom yönetim sürmüştür. Süleyman Gazi’nin  son   günlerinde   gelen   Evliya   Çelebi,  bilgini)  örgütlenmesiyle  direnerek  kendisini

 ahilerin  şehrin  yönetimine  hâkim  olduğunu  kardeşi  Sultan  I.  Murad,  Rumeli’ne  sefere  Seyahatname’sinde   Ankara’yı   “Anadolu  korumuştur.
 göstermektedir.
 çıkmadan  önce,  Doğu  sınırında  emniyeti  toprağında  hâlâ  bağımsız  Sancak  Beyliği”  Ahilerin  XIII  üncü  yüzyıl  başında
 Ankara’yı  merkez  edinen  ve  kent  sağlamak  için  stratejik  mevkiinden  dolayı  olarak tanımlamıştır (Erdoğan, 2012, sf. 69).  Ankara’ya getirdiği dericiliğin yanı sıra daha



 16                                                  17
   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24