Page 22 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 22

tarih çevresi




            gönderen  ve  Bizans  sefirlerini  kabul  eden  devletini kurmak amac›yla başlatt›ğ› mücadelesi
            “uluslar  aras›  “  bir  devlettir.  Anlaş›ld›ğ›  gibi  s›ras›nda Osmanl› öncesi Türk tarihine çok önem
            Mustafa kemal Atatürk, Türk tarihini Kök-Türk  verdiği  ve  Türk  tarihini  bir  bütün  olarak
            dönemine kadar götürmektedir.12 Diğer taraftan  değerlendirilmesi   fikrine   sahip   olduğu

            Asya’daki diğer Türkleri “kardeş devletler ve  bilinmektedir.  Nitekim  bu  fikri  dolay›s›yla
            milletler”  olarak  adland›rmaktad›r.13  Türk  Cumhurbaşkanl›ğ›  forsuna  on  alt›  Türk
            tarihindeki devletlerin y›k›l›p yeniden kurulmas›  devletinin amblemlerini koymas› bunun çok aç›k

            ile  ilgili  olarak  bu  durumun  ekonomik     bir kan›t›d›r. Bu tarihçilik anlay›ş› R›za Nur’un
            sebeplerden kaynakland›ğ›n› şu sözlerle ifade  kaleminden ç›kan Türk Tarihi adl› eserde ileri
            etmektedir.”Türk  tarihi  tetkik  olunursa  bütün  sürülen  daha  sonra  Fuat  Köprülü  taraf›ndan
            itila ve inhitat esbab›n›n bir iktisat meselesinden  geliştirilerek  Türk  tarihinin  bir  bütünlük

            başka  bir  şey  olmad›ğ›  anlaş›l›r...  tarihimizi  arzettiği,  yeni  kurulan  devletlerin  sadece
            dolduran  bunca  muvaffakiyetler,  zaferler    hanedanlar›n  değişmesi  ile  devam  ettiği
            veyahut mağlubiyetler, izmihlal ve felaketler,  şeklindeki, modern Türk tarihçiliğinde bir ekole

            bunlar›n  kaffesi vukua  geldikleri devirlerdeki  dönüşen  görüşün  Mustafa  Kemal  Atatürk’ün
            ahvali iktisadiyemizle alâkadard›r. “14        tarihçilik anlay›ş›na yans›yan izleridir.
                Türklerin  ‹slam  dini  ile  karş›laşmas›  ve  1930’lu y›llara gelindiğinde Mustafa Kemal
            ‹slam’a  girmeleri  ile  meydana  getirdikleri  Atatürk’ün  tarihçilik  anlay›ş›nda  yeni  bir

            Selçuklu devletinden bahsederken de yaklaş›k   sahnenin aç›ld›ğ› görülür. Özellikle Türk Tarih
            bin sene önce Türklerin asker olarak Suriye’ye  Kurumunun  ve  Türk  Dil  Kurumunun
            Irak’a kadar yay›ld›klar›n›, Abbasi halifesinin  kurulmas›yla  başlayan  bu  süreç  içerisinde

            idaresi  alt›nda  yüksek  makamlara  kadar     Türkiye’nin eski sakinlerinin de Türk olduğu
            geldiklerini,  Hicri  dördüncü  as›rda  (Miladi  temelinden  hareketle  gelişen  bu  tarihçilik
            bininci as›r/onuncu yüzy›l) Selçuklu hükümeti  anlay›ş›, asl›nda yeni kurulan Türk devletine ve
            ad›  alt›nda  muazzam  bir  Türk  devleti      Osmanl›l›ktan  Türklüğe  geçiş  sürecindeki

            kurduklar›n›, s›n›rlar›n› Kafkasya’dan Suriye,  millete  Türklük  bilincini  aş›lamak,  ayn›
            ‹ran  ve  Irak’a,  bat›  da  ise  Anadolu’ya  kadar  zamanda  d›ş  güçlere  karş›  Türkiye’nin  eski
            genişlettiklerini, Abbasi halifesini yönetimleri  uygarl›klar› ile bağlant›lar›n› kurarak buran›n

            alt›na  ald›klar›n›,  daha  sonra  s›n›rlar›n›  as›l  sahibi  olduğu  gerçeğini  pekiştirmek  için
            Maveraünnehr,  Harezm,  şam,  M›s›r,  Kaşgar,  ortaya att›ğ› tarih tezidir.16 Nitekim bununla
            Seyhun’dan Akdeniz’e, K›z›ldeniz’e ve büyük    ilgili  1  kas›m  1936  tarihli  bir  konuşmas›nda
            okyanusa kadar büyüttüklerini söylemektedir.15   “Türk  Dil  Kurumunun  ve  Türk  Tarih

                Mustafa  Kemal  Atatürk’ün  yeni  Türk     Kurumunun tarihimizin ve dilimizin karanl›klar



                                                      19
   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27