Page 29 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 29
tarih çevresi
Enerjinin Tarihsel Gelişimi, Etkileri, Yenilenebilir
Enerji ve Türkiye’nin Enerji Durumu
Harun YAKIŞIK1
Enerji tarihi, insanlığın enerji kaynaklarını keşfi ve kullanımı yolundaki evrimini anlatan önemli bir
konudur. Enerji tarihi insanlık tarihiyle başlayan bir süreçtir. Tarihi süreç içerisinde insanlık her dönemde
sürdürülebilir hayatlar için enerjiye ihtiyaç duymuştur. Bu bağlamda enerji tarihinin gelişimine insanlık tarihi
açısından dönemler itibariyle baktığımızda “Prehistorik Dönem, Antik Dönem, Orta Çağ, Sanayi Devrimi, 20.
Yüzyıl ve Günümüz” olarak sınıflandırabiliriz (Fleming ve Probert, 1984). Bu dönemlerin her birinde farklı
enerji kaynaklarının kullanıldığı görülmektedir. Prehistorik dönemde insanların ateşi keşfettikleri, ateşi ısınma
ve pişirme gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için odunu yakarak enerji ihtiyaçlarını karşıladıkları kayıtlara
geçmiştir. Antik dönemde insanlar güneşin ısısını kullanarak suyu ısıtma veya tarımsal faaliyetlerde
faydalanmayı öğrenmişlerdir. Bununla birlikte özellikle Mısırlılar rüzgâr gücünü yelkenli gemilerde kullanırken,
Persler ise rüzgâr değirmenleri inşa etmişlerdir. Orta Çağ’a gelindiğinde ise insanlığın su gücünden
faydalandıkları görülmektedir. Su değirmenleri tarım topluluklarında yaygın hale gelmiş ve nehirlerden sağlanan
su gücü ile tahıl öğütme işlemlerini gerçekleştirmeye başlamışlardır (Smil, 1983). Sanayi devriminin
yaygınlaştığı 18.yy. ve 19.yy’da kömür ve buhar makineleri başlıca enerji kaynağı haline gelmiştir. Ayrıca 19.
yüzyılda petrol ve doğal gazın keşfi ile enerji üretiminde büyük bir devrim gerçekleşmiş; özellikle ulaşım
sektöründe benzinli motorlar yaygınlaşmaya başlamıştır (von Tunzelmann, 1978; Moan ve Smith, 2007). Devam
eden 20.yy’da ise enerji konseptinin tamamen değiştiği görülmektedir. Özellikle ikinci dünya savaşı sonrası
nükleer enerjinin yaygınlaştığı belirgin hale gelmektedir. Daha sonraki süreçte fosil yakıtlarının karbon
emisyonu, iklim değişikliği ve insan sağılığına olumsuz etkilerini azaltmak için güneş enerjisi panelleri ve
rüzgâr türbinlerinin geliştirilmesiyle birlikte yenilenebilir enerjiye olan ilgi ve yatırımlar artmaya başlamıştır.
Günümüzde ise sürdürülebilir enerji kaynaklarına dair bölgesel ve küresel iş birlikleri artmış; güneş, rüzgâr,
hidroelektrik gibi kaynakların yanı sıra biyokütle ve jeotermal enerjide de yatırımlar hız kazanmıştır (Torrens,
1992: 245–262). Dolayısıyla enerji tarihi boyunca insanlar çeşitli kaynakları kullanarak yaşam standartlarını
artırmışlar ancak bu süreç çevresel etkileri de beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda günümüzde sürdürülebilirlik
ön planda tutulmakta; fosil yakıt bağımlılığını azaltmak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek için
küresel iş bilirlikleri ve yükümlülüklerin ülke politikalarının ajandalarına girmiştir.
1 Prof. Dr., Çankırı Karatekin Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümü,
haruny@karatekin.edu.tr, ORCID: 0000-0001-9542-1614
28