Page 26 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 26

tarih çevresi                                                                                               tarih çevresi




            10   Günümüzdeki Kavuncu köprüsü güneyi, Ilıca       ilintilidir. Böylesi bir kategorileştirme ancak
                 Suyun                         ağzında           efsanelerden türemiş olabilir.
                 (https://www.dikgazete.com/tarihte-yanlis-  12  Bu isyanın öyküsü, Sadri Ertem tarafından                                     Seyyahların Gözüyle
                 b i l d i k l e r i m i z - 2 - z o m b i - k o p r u s u -  1930  yılında  Çıkrıklar  Durunca  adıyla
                 makale,2635.html)                                                                                                                          Ankara
                                                                 romanlaştırılmıştır.  Kitap,  2016  yılında
            11   Oğuz Han 6 oğlunu iki kola, Boz Oklar ve Üç     Evrensel  Basım  Yayın  tarafından  yeniden
                 Oklar  ayırır;  her  bir  oğulun  altında  4  boy  basılmıştır. Sadri Ertem (1898 İstanbul-1943                               Dönüşüm ve Modern
                 bulunur.  A)  Boz  Oklar:  1)  Gün  Han  (Alp)  Ankara), İstanbul Üniv. Felsefe Bölümü'nü                                                                            *
                 Oğulları:  a)  Kayı,  b)  Bayat,  c)  Alka  Evli  bitirmiş, Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara'da                                Ankara’nın İnşası
                 (bölük), d) Kara evli (bölük); 2) Ay Han Oğ.:   gazete  yazarlığı  yapmış,  Cumhuriyet  ile
                 a)  Yazgur/Yazır,  b)  Tokar/Töker/Döğer,  c)   birlikte  gazete  yazarlığını  İstanbul'da
                 Tabırka/Dodurga/Dödürge,  d)  Yaparlı;  3)      sürdürmüş, felsefe ve sosyoloji öğretmenliği
                 Yıldız Han Oğ.: a) Avşar/Afşar, b) Kızık, c)    yapmış  ve  1943'de  Kütahya  milletvekili
                 Beğdili, d) Karkın/Kargın; B) Üç Oklar: 1)      seçilmiştir. Toplumcu gerçekçi yazarlarımızın
                 Gök  Han  Oğ.:  a)  Bayundur/Bayındır,  b)      ilklerinden  birisi  olan  Sadri  Ertem  sanatın
                 Beçene/Beçenek/Peçenek,   c)   Çavuldur/        toplumsal  bir  ürün  olduğuna,  toplumdaki
                 Çavındır,  d)  Çepni;  2)  Dağ  Han  Oğ.:  a)   değişikliklerin   sanata   da   yansıması                    Claude Farrere
                 Salgur/Salur,  b)  Eymür/lmır/lmir,  c)  Ala-   gerektiğine inanmıştır.                                                                                      “Luc  Saint-Gemme  sabahın  erken
                 Yantlup/Ala-Yundlu,  d)  Yüregir/Üregir;  3)  13  Mustafa  Kemal  Atatürk'ün  7  Mayıs  1924                 1876-1952                                 saatlerinde  uyandığında,  takılı  vagonun
                 Deniz  Han  Oğ.:  a)  Iğdır/Yığdır/Iğdir,  b)   tarihinde  Yeni  Gün  gazetesinde,  Yunus                    Fransızların  ünlü  yazarı  Kurtuluş      perdelerini açtı ve
                 Beğdüz/Bügdüz/Böğduz,  c)  Yiva/lva,  d)        Nadi'ye verdiği demeçten; Atatürk Araştırma             Savaşından önce başlayan ve hızla büyük bir
                 K7n//c.  Mutlaka  dikkatinizi  çekmiştir,  Boz  Merkezi, https://www.atam.gov.tr/ataturkun-             ilgiye  dönüşen  Türkiye  Cumhuriyetinin             Anadolu ile karşılaştı.
                 Oklar  oğullarının  adları  (Gün,  Ay,  Yıldız)  soylev-ve-demecleri/yunus-nadiye-verilen-              macerasını anlama tutkusu. Les quatre dames          Eskişehir’i      epeyce      arkalarında
                 gökün ve Üç Oklar oğullarının adları (Gök,      demec                                                   d’Angora    adıyla  Fransızca  yayınlanan  ve  bırakmışlardı.   Tren,   şimdi,   başka   herhangi
                 Dağ,  Deniz)  yerkürenin  temel  ögeleriyle                                                             Türkçeye “Ankaralı Dört Hanım” adı ile çevrilen  bir   atlasta görünemeyecek kadar ıssız ve boş
                                                                                                                         romanı ile                                     bir bozkırın içinde, nefesi tıkanmış bir koşucu
                                                                                                                              Ferrere  batılılaşmaya  ya  başlayan  bir  gibi etrafına buhar salarak tek hatta güçlükle
                                                                                                                         ülkedeki kadın erkek ilişkilerini İstanbul Ankara  ilerliyordu. Ankara’nın yakınlarında, Anadolu,
                                                                                                                         ekseni  üzerinde  anlatıyor.  Biz  bu  romandaki  tamamen  boş  ve  engebeli  bir  yayla  olarak
                                                                                                                         kahramanlarımızın   Ankara’ya   varışlarını    gözünün önüne serilip gidiyordu. Şurada-burada
                                                                                                                         aktarmak istedik sizlere.                      serpilmiş birkaç çalı-çırpı kümesinin dışında ne
                                                                                                                                                                        ağaç ne de herhangi ekin tarlası görünüyordu;
                                                                                                                              Ben size Türk halkı hakkındaki görüşümü   keçilerle  tüyleri  ipek  gibi  kaygan  koyunlar
                                                                                                                         söylemek  istedim.  Halk  hakkında  konuşacak  çalıları kemirmekte idiler... Ve, arada sırada bir
                                                                                                                         olursak,  o,  dünyanın  en  iyilerinden  biridir...  bir manda görünümü tamamlıyordu.
                                                                                                                         Ahlak, kanunlara itaat, dürüstlük, cesaret, sebat,
                                                                                                                         zayıf olana karşı yumuşaklık ve şefkat ile hiçbir    Keza,   arada   bir   ev   kümelerine
                                                                                                                         şeyin eğdiremeyeceği doğuştan bir gurur... İşte,  rastlanıyordu.  Ancak,  bu  kümeler  de,
                                                                                                                         size Anadolu köylüsü!1                         birbirlerinden umutsuzcasına uzaktaydılar. Ve,



                                                                                                                        * Ankara Kalkınma Ajansı



                                                       24                                                                                                         25
   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31