Page 33 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 33

tarih çevresi



            O’nun çocukluğunu şöyle anlatırdı: “Mustafam   diyordu.55

            küçücük çocukken bile gayet temiz giyinirdi.       Öyle de oldu, askeri eğitimini tamamlayan
            Adeta büyük bir adam gibi tavırlar alır, herkesle  Atatürk zorluklarla dolu bir  yola girdi. Zorlu bir
            büyükmüş gibi konuşurdu. Mahalle çocukları     mücadele ve başarılı bir liderlik süreci sonunda
            sokakta oynarlarken onların taş, sapan gibi sokak  yeni bir devlet kurdu. Böylesine üstün vasıflı ve
            oyunlarına,  ayak  atlamalarına,  koşmacalarına  liderlik yeteneğine sahip insanların yetişmesinde
            iltifat  etmez,  onlara  bir  nevi  istihfafla  (önem  yaşadığı çevre ve çocukluk yılları önemli rol
            vermeme) bakardı. O’nun kendisine mahsus bir   oynamaktadır. Ayrıca  çocukluk  dönemlerinde
            benliği  vardı.  Ellerini  pantolonunun  cebine  yaşanan  olayların  liderlerin  kişiliği  üzerinde

            koyarak ve başını yukarıya dikerek konuşması   etkili  olduğu  da  bilinmektedir.56  Bu  nedenle
            daima hepimizin nazarı dikkatini celb ederdi. Ne  Atatürk’ün doğumu ve çocukluk yılları tabii ki
            kadar nazik, ne kadar sıkılgan bir çocuktu, size  büyük önem arz etmektedir.
            tarif edemem. Konu komşu her kes O’nu çok          Bu  vesileyle  Devletimizin  Kurucusu
            severdi. Çok zeki bir çocuktu.”53
                                                           Atatürk’ü doğumunun 125. yılında milletçe bir
                Evet O bir çocuktu, annesinin tabiriyle zeki
                                                           kere daha minnet ve şükranla anıyoruz. Çünkü,
            bir   çocuktu.   Fakat   önceki   mutluluğu
                                                           Türk Milleti, O’nun önderliğinde vatanına sahip
            bozulmuştu, babasını kaybetmişti, yani yetim
                                                           çıktı.  Üzerine  oynanan  oyunları,  hayalleri
            büyüyordu.  Ülkenin  durumu  da  pek  farklı
                                                           O’nunla  beraber  bozdu.  Önündeki  engelleri
            değildi. Büyük bir hızla çöküşe doğru gidiyordu.
                                                           O’nunla  aştı.  Ümitsizliği  O’nunla  yendi,  öz
            O, Selanik’te dayısının kâhyalık yaptığı çiftlikte
                                                           benliğine  kavuştu.  Dünya  milletleri  arasında
            tarlalarda toprakla haşır neşir oldu ve çocukluk
                                                           saygın  yerini  aldı  ve  çağdaş  medeniyet
            yıllarının zorluklarıyla vatan idealini perçinledi
                                                           seviyesine ulaştı. O’ndan aldığı ilham ve güçle
            ve kendini askerî eğitiminin ilk aşaması olan
                                                           geleceğe  güvenle  bakmaya  başladı.  İşte  bu
            Selanik Askeri Rüştiyesi’nde buldu.54
                                                           yüzdendir ki Atatürk’ün doğumu, Türk Milleti
                Zübeyde Hanım, “Tanrının bana bu oğlu
                                                           için, Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu.
            vatanı kurtarmak için gönderdiğine inanıyorum”























                                                      30
   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38