Page 17 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 17

tarih çevresi

             Dulkadir Beyliğinin Maraş’ta Varoluş Mücadelesi

                                                                                                    İbrahim KANADIKIRIK1

         Dulkadirlilere Kadar Maraş
         Maraş coğrafyası tarih boyu Orta Anadolu-Kuzey Suriye hattında bölgesel öneme sahip stratejik bir
kilit taşı rolü oynamıştır. Dağlık yapısı ve su kaynakları bakımından zenginliğine iklim çeşitliliğini de eklenince
tarım, hayvancılık, orman ve maden üretiminde kendi kendine yeterli bir ekonomiye sahip olmuştur.
         MÖ 18. asırdan itibaren Kuzey Irak (Ninova)-Kayseri-Kültepe (Kaniş) arası geliş-gidiş yapan Asur Ti-
caret Kolonilerinin (Işık, 2020:13-18) geçiş güzergâhında olan Maraş coğrafyası o zamandan beri bölgesel
bazda uluslararası bir önem kazanmıştır. Hititlerin 1. Murşiliş’ten itibaren Kuzey Suriye’ye doğru yayılım stra-
tejisi de Maraş bölgesine hâkim olmaları sonrasıdır (Kınal, 1991:86).
         Hititlerin MÖ 1200’lerde yıkılmasından sonra Maraş’ta ilk müstakil yerel idare Gurgum Hitit şehir
devleti olmuşsa da bu devletçik Asur etkisi altında ancak yaşayabilmiştir. Asurların Anadolu ticaretinde kilit
taşı konumundaki Maraş’ı kontrol altında tutmak istedikleri açıktır. Sonrasında sırasıyla Pers, İskender, Selev-
kos, Roma ve Bizans egemenliklerini yaşayan Maraş 7. asrın ilk yarısı bitmeden Müslüman Arap egemenliği
ile tanışacaktır. Suriye’yi fetheden Halid bin Velid komutasındaki sahabe orduları 637 yılında şehri Bizans’tan
alarak Maraş semalarını ezan sesleriyle tanıştıracaklar ve Maraş’ın fethi ile Orta Anadolu İslam ordularına
açılacaktır (Gökhan, 2019:36-37).
         10. asrın ortalarına kadar yaklaşık 3 asır boyunca şehir Müslüman Araplarla Bizans arasında zaman
zaman el değiştirecek ve yıkımlara uğrayacaktır. Bu dönemde şehir Araplar tarafından “Avasım” veya “Sugur”
adıyla Tarsus’tan Malatya’ya kadar uzanan askeri ordugâh şehirlerinin en mühimlerinden birisi olarak İslâm
ordularının Orta Anadolu akınlarında merkez üs vazifesi görecektir. Bu sebeple Maraş o günden beri bir “ga-
ziler” şehri hüviyeti kazanmıştır. 10. asırda Abbasilerin güç kaybedip, parçalanma sürecine girmesiyle Bizans
Anadolu’da güçlenerek Maraş’ı yeniden hâkimiyeti altına alacaktır (Gökhan, 2019:37).
         Maraş’ın Türk hâkimiyetine girme süreci ise Malazgirt sonrasıdır. 1086’da Maraş’ta ilk kez Selçuklu
egemenliği başlarsa da bu uzun sürmeyecek ve 1.Haçlı Seferi sırasında 1098 yılında Haçlı-Ermeni ittifakının
eline düşecektir. 1049’a kadar süren bu yeni dönemin en mühim hadiselerinden birisi 15 Mayıs 1114 depremidir.
Şehrin tamamını yıkan ve yaklaşık 40 bin insanın ölümüne yol açan deprem şehrin ana yerleşim yerinin de de-
ğişmesine yol açacaktır. 1049’da 1.Mesud tarafından Anadolu Selçuklu idaresine alınan şehir meliklik merkezi
yapılarak geleceğin 2.Kılıç Arslan’ı Maraş Meliki olarak vazife yapacaktır. Kösedağ Savaşı sonrası 1258-1298
arası Ermeni işgaline düşen Maraş’taki bu son gayrimüslim idaresine 1298’de Hüsameddin Laçin komutasındaki
Memlük ordusu son vererek, günümüze kadar sürecek Müslüman Türk idaresini başlatacaktır. (Eyicil, 2009:27-
28).

         Dulkadirliler Dönemi Maraş (1337-1522)
         1337’ye kadar Memlüklerin Halep Emirliğine bağlı olarak idare edilen şehirde bu tarihen itibaren Mem-
lükler’e tabi Dulkadir Beyliğinin kuruluşu gerçekleşir. Memlükler, Zeyneddin Karaca Bey (1337-1353) lider-
liğindeki Oğuzların Bozok Koluna bağlı Bayat, Beğdilli ve Avşar boyları Türkmenlerinden oluşan Dulkadir
topluluğunu kendilerine vasal olarak Maraş coğrafyasına yerleştirirler. Oldukça kalabalık nüfusları ve hayvan
sürüleriyle Dulkadir Türkmenleri Maraş coğrafyasının her tarafına yerleşerek şehrin Müslüman Türk karakte-

1 Doktora Öğrencisi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Tarih Bölümü,
i.kanadikirik@gmail.com, Orcid ID:0000-0002-1538-7311, Kahramanmaraş, Türkiye

                                                               15
   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22