Page 77 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 77
tarih çevresi
%28 azalmıştır (SHURA, 2023: 3).
2022 yılında yayınlanan Türkiye Ulusal Enerji Planı’nda 2035 yılı hedefleri, tüm yenilenebilir enerji
alanlarında kapasite artırımının sağlanması yönünde olmuştur. 2035 yılı itibariyle kurulu gücün rüzgar enerji-
sinde 29,6 GW’a; Güneş enerjisinde, 52,9 GW’a; hidroelektrik santrallerde 35,1 GW’a; biyokütle ve jeotermalde
toplam 5,1 GW’a yükseltilmesi hedeflenmektedir. 2022 yılında her bir enerji kaynağının durumları ile karşı-
laştırma yapıldığında en yüksek ilerleme hedefinin Güneş enerjisinde olduğu göze çarpmaktadır (T.C. Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2022: 14-15).
Sonuç
1. Sanayi Devrimi ile birlikte kitle üretiminin başlamasıyla sanayileşmiş ülkeler hızlı ekonomik büyüme
oranları ve refah artışlarını tecrübe ederken, insanlık tarihinde hiç yaşanmamış bir kaynak tüketimi ve çevresel
kirlenmenin de kapıları aralanmıştır. Sorumlu üretim ve tüketim davranışlarından uzak hareket eden insanoğlu,
sonuçta bugünkü neslin istek ve ihtiyaçlarını karşılamanın peşine düşerken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını göz
ardı etmiştir. Sanayi üretimi sera gazı emisyonunu hızla yükseltmiş, sadece kitle üretimi değil kitle tüketimi de
çevresel kirliliği arttırmıştır. Ozon tabakasındaki delik genişledikçe küresel ısınma artmış, biyoçeşitlilik zarar
görmüştür. Nükleer silahların kullanıldığı savaşlar ve büyük nükleer kazalar, üzerinde yaşadığımız kürede geri
döndürülmesi çok güç hasarlar bırakmıştır. Özellikle son 50 yılda doğal afetler artmış, su kıtlığı baş göstermiş,
bazı canlı türlerinin nesli tükenmiş, salgın hastalıklar artmıştır. Tüm bu gerçekler insanlığı sürdürülebilirlik
arayışlarına yöneltmiş, sürdürülebilir kalkınma kavramı 2000li yılların başından itibaren insanlığın ana gündem
maddesi haline gelmiştir. Kaynaklar tükendikçe döngüsellik kavramı ön plana çıkmış, al-kullan-at tarzındaki
üretim ve tüketim alışkanlarına dayalı ekonomi anlayışının yerini geri dönüşüm ve yeniden kullanımın hakim
olduğu, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı daha sürdürülebilir bir ekonomi yaklaşımı olarak döngüsel eko-
nomi almıştır. Döngüsel bir ekonomide kaynakların en etkin kullanımının sağlanması ve yenilenebilir opsiyon-
ların benimsenmesi esastır. Bu bağlamda yenilenebilir enerji kaynakları önem kazanmaktadır. İnsanlığın, geldiği
aşamada özellikle elektrik enerjisine daima ihtiyaç duyacağı açıktır. Fosil kaynaklar tükenebilir nitelikte olmakla
birlikte elektrik, asla tükenmeyecek yenilenebilir enerji kaynakları ile üretilebilecek bir enerji türüdür. Bu ne-
denle mevcut kaynakları en etkin kullanmak adına günümüzde petrol ve türevlerinden yenilenebilir enerji kay-
naklarına yönelim önem kazanmış, özellikle elektrikli araçlar yaygınlaşmaya başlamıştır. Her ne kadar enerji
nükleer santraller yoluyla da üretilebiliyor olsa da bu tür santrallerin çevreye yönelik potansiyel zararları ve
yüksek kurulum maliyetleri gibi nedenlerle yenilenebilir enerji üretimi yine ön plana çıkmaktadır. Bu kapsamda
tüm Dünya’da sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşabilmek üzere yenilenebilir enerji üretiminin toplam enerji
üretimi içerisindeki payının hızla yükseltilmesi hedeflenmiştir. Türkiye de bu trendi yakından takip etmiş ve
bu alanda ciddi yatırımlar yapmıştır. Bu yatırımlar sayesinde Türkiye, Dünya’da yenilenebilir enerji güç kap-
asitesindeki artış konusunda ilk 15’te yer almayı başarmıştır. Türkiye’nin önemli su kaynakları üzerinde bu-
lunması hidroelektrik açısından avantaj sağlarken, coğrafi alanının büyük kısmının yoğun Güneş alması, sürekli
76