Page 58 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 58
tarih çevresi
1970’li yıllarda petrol fiyatları artmış ve benzin kıtlığı baş göstermiştir. Özellikle 1973’te Arap Petrol
Ambargosu ile petrol fiyatları zirveye ulaşmıştır (Energy.gov, 2014). ABD’nin yabancı petrole olan bağımlılığını
azaltma ve yerli yakıt kaynakları bulma konusunda yeni araştırmalara yönelmesine yol açmıştır (Energy Saving,
2025). Ancak buna rağmen 1970’lerde üretilen araçlar, sınırlı performans ve menzile sahip oldukları için
benzinle çalışan otomobillerle rekabet etmekte zorlanmıştır. Birçok büyük ve küçük otomobil üreticisi, elektrikli
araçlar da dâhil olmak üzere alternatif yakıtlı araçların üretimi için araştırmaya başlamışlardır.
Örneğin, General Motors, 1973 yılında bir sempozyumda kentsel elektrikli otomobil prototipi
geliştirmiştir (Energy.gov, 2014). 1971 yılında NASA, elektrikli araçların tekrar popüler hale gelmesine destek
vermiştir. Ay’da yolculuk yapan ilk insanlı araç olan Ay gezgini elektrikle çalışan bir araç olmuştur. 1976 yılında
ABD Kongresi, ABD Enerji Bakanlığı’nın elektrikli ve hibrit araçlarda araştırma ve geliştirmeyi desteklemesini
yetkilendiren “Elektrikli ve Hibrit Araç Araştırma, Geliştirme ve Tanıtım Yasası”nı kabul etmiştir. 1990’lı
yalların başında Kaliforniya temiz hava ajansı, elektrikli arabaların daha yakıt tasarruflu, daha düşük ya da sıfır
emisyonlu araçların üretimi için baskı yapmaya başlamıştır. Otomobil üreticileri de bu gelişmelere sonucu
elektrikli modeller geliştirmek amacıyla çalışmalar yapmışlardır. 1991 yılında Sony ve Asahi Kasei tarafından
lityum iyon pilin ticarileştirilmesi, daha uzun mesafeler kat edebilen elektrikli araçların geliştirilmesinde etkin
rol oynamıştır (Energy Saving, 2025).
Özellikle de 1960’lardan sonra artan nüfusun da etkisiyle kullanılan benzinli araç sayısı giderek artmış
ve elektrikli araçlar karayolu taşımacılığında ihmal edilmiştir. 1960’lı yıllarda otomobil fabrikalarının yoğun
üretim yapması, böylece otomobil sayısının artması, araçlarda kullanılan fosil yakıtlar hava kirliliğini artırmaya
başlamıştır. Sera gazları içerisinde en büyük payı karbondioksitlerin oluşturduğu, bu da atmosferde sera etkisi
yaratarak iklim değişikliğine yol açtığı gözlenmiştir. Dolayısıyla elektrikli araçlar, bu dönemden itibaren tekrar
gündeme gelmiş, ancak çok fazla çalışma da yapılmamıştır. Bu gelişmelerin yanı sıra 1970’li yıllarda yapılan
açıklamalarda, yakın gelecekte kömür, petrol ve doğal gazdan oluşan fosil yakıtların rezervlerinin sonuna
gelineceği ileri sürülmüştür. Bu nedenlerle dünya genelinde yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelim
başlamıştır. Ulaştırma alanında da alternatif yakıtların kullanıldığı otomobillerin üretimi ve kullanımı artan
oranda yaygınlaşmaya başlamıştır. Böylece giderek benzinli ve mazotlu araçların yerini elektrikli araçlar almaya
başlamıştır.
1972 yılında BMW, 1602 E adlı bir elektrikli araç tasarlamış, ancak üretime geçmemiştir. 1970’li yılların
ortalarına doğru yaşanan petrol krizi, petrol üreticisi olmayan birçok ülkede elektrikli araç araştırmalarını tekrar
hızlandırmıştır. Elektrikli araçların çevre ile uyumlu olmaları nedeniyle özellikle 1980’li yıllarda hükümetler
otomobil üreticilerine destek vermeye başlamıştır. 1990’lı yıllardan sonra gelişen batarya teknolojileri, elektrikli
araçların yeniden gelişmesinde oldukça etkili olmuştur. 1997 yılında Toyota firması hibrit otomobil Prius’u
kamuoyuna tanıtmıştır (Hedef Filo, 2024).
57