Page 22 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 22

tarih çevresi

Eğitimleri tamamlanan şehzadelerin evlilikleri de oldukça önemli bir konuydu. On dört ve on beşinci
yüzyıllarda, güçlü devlet ya da beylerin aile üyelerinin kızlarıyla siyasal evlilikler yapıyorlardı. Bu
evliliklerle, aynı zamanda Osmanoğlu ailesinin etkili bir hanedanlığa dönüşmesi ve siyasal iktidar-
larının meşruiyet sorununun ortadan kalkması da hedefleniyordu. Osmanoğlu ailesinin güç kazanması
için büyük önem verilen şehzadeler evlilikleri, on dördüncü yüzyılda Rumeli’nin Hristiyan ailelerinin
kızlarıyla, on beşinci yüzyılda ise Türkiye’deki güçlü Türk beylerinin çocuklarıyla gerçekleştirilmişti.
Kurulan akrabalık ilişkisi, Osmanoğlu ailesini, dönemin en güçlü hanedanına dönüştüren önemli bir
adımdı.

    Osmanlı şehzadelerinin masrafları çok fazlaydı. İhtiyaçlarını karşılayacak para, sancağa çıkmadan
önce devlet hazinesinden karşılanıyordu. Harcamalarına karşılık yüklü miktarda ödeme yapılması,
hazine için ciddi bir yüktü. Sancaklara çıkarılmalarının gerekçelerinden biri de hazineyi bu yükten
kurtarmaktı. Şehzadeler, gönderildikleri sancakların bütün gelirlerini alma hakkını kazanıyorlardı. Ge-
lirleri, kimi zaman dört milyon akçeyi bulduğu oluyordu ki bu çok yüksek bir rakamdı. Kazançlarının
böylesine yüksek rakamlara ulaşmasındaki asıl gerekçe, tahta geçmek için başlattıkları mücadele
dolayısıyla yanlarına topladıkları destekçilerini beslemek zorunda olmalarıydı.

     Sancaklara, yönetim tecrübesi kazanmak amacıyla gönderiliyorlardı. Ele geçirildikten sonra san-
cak haline getirilen topraklardan önemli görülen merkezlere hükümdarın oğlunu göndermek, eski bir
gelenekti. Osmanlılar bu geleneği devam ettirdiler. Önemli merkezlerin, hükümdarın oğulları tarafın-
dan yönetilmesi, gelecekte devletin başına geçecek olan kişinin tecrübe kazanma amacını taşımasıyla
birlikte aynı zamanda şehzadelerin bulunduğu bölgelerin güvenliğinin sağlanması da gözetilen hede-
fler arasında yer alıyordu. Osmanlı şehzadesinin bir sancağa gönderilmesi, devletin o bölgeye önem
verdiğinin göstergesi sayılıyordu.

     Şehzadelerin yöneticilik yaptıkları sancaklar, gelişi güzel seçilmiş bölgeler değildi. Bir merkezin
şehzade sancağı olabilmesi için üç özelliğe sahip olması gerekiyordu. İlki, özellikle imparatorluğun
kuruluş döneminde, uç bölge olmasıydı. Şehzade, burada yönetimindeki savaşçı birliklerle fetihlere
katılarak hem toprak kazanılmasına katkı sağlıyor hem de askeri yeteneklerini geliştirme imkânı bu-
luyordu. İkincisi, Türk beyliklerinden alınan bölgelerin başkentleri olmasıydı. Üçüncüsü ise tarihsel,
kültürel ve ticari açıdan gelişmiş bir merkez özelliği taşımasıydı.
Söz edilen özellikleri taşıyan bir sancağa hükümdarın oğullarının gönderilmesinin de üç ge-
rekçesi vardı. Birincisi, hükümdar adayı olmaları dolayısıyla görevlendirildikleri sancak-
ta, yönetme becerisi kazanmalarıydı. İkincisi, bölgeye devlet tarafından önem verildiği-
nin gösterildiğine inanılmasıydı. Şehzadenin bulunduğu merkezde yaşayan halkın, itaat etme
konusunda daha istekli davranacakları varsayılıyordu. Sonuncu gerekçe ise ekonomikti. Şe-
hzadenin sancağa gönderilmesiyle hazinenin üzerindeki yükün hafifletilmesi amaçlanıyordu.

    Osmanlı şehzadeleri, görev alacakları sancağın hangisi olacağı konusunda karar verme hakkına sa-
hip değillerdi. Hangi oğlunun nereye gideceğine hükümdar karar veriyordu. Bursa, Amasya, Manisa,
Kütahya,Antalya,Aydın, Balıkesir, Çankırı, Çorum, Isparta, Karaman, Kastamonu, Kefe, Kocaeli, Kon-
ya, Niğde, Sinop, Sivas, Şarki-Karahisar, Tokat ve Trabzon, Osmanlı şehzadelerinin görev yaptıkları
sancaklar arasında yer alıyordu. Hükümdarlar sadece oğullarını değil aynı zamanda torunlarını da

                                               22
   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27