Page 44 - Tarih Çevresi Dergisi
P. 44

tarih çevresi

durumun iki devletin de yararına olarak değerlendirilmesi gerektiği payitahta bildirilmektedir. Ancak
bu dostluk ve yakınlığın sekteye uğramaması için aramızdaki küçük sorunlarında zaman geçirilmeden
çözülmesi gerekecektir.” demektedir.

     Görüldüğü gibi Süleyman Hurşid Bey, Romanya’nın, Rusya ve Avusturya ile ilişkilerinin bozuk
olduğunu, Osmanlı Devleti ile aralarında büyük bir sorun olmadığı için, Osmanlıya sempati ile bak-
tıklarını ifade ediyor. Romanya kralının Alman İmparatorluk ailesinden olduğu için, Osmanlı Dev-
leti’nin, Almanya ile yakın ilişki içinde olması Romenlerin de Osmanlı ile olan ilişkilerini yakın-
laştırmaktadır. Romenlerin Osmanlı’ya olan bu meyil ve muhabbetinin devem ettirilmesinin onları
Osmanlı’nın yanında tutmasının büyük faydası olacağı kanaatindedir. Ayrıca bu iyi ilişkiler bu
coğrafya’daki Müslüman halkın refahı, selameti ve günlük hayatını daha rahat yaşamasını sağlaya-
caktır.43

      Bükreş Sefiri Süleyman Hurşid Bey’e göre, Romanya Krallığı İslav kavimlerince pek çok defa
saldırılarına maruz kalmışlardır. Bu nedenle de daha önce etkilendikleri Fenerli Rum Beyleri ile Slav
kavimlerinin uzaklaşmaya çalışmışlar ve III. Napeleon’un da yardımları ile Latin kökenli Romen mil-
leti bilincini oluşturmuşlardır. Avusturya-Macaristan ile de Tuna Meselesi’nden dolayı iyi ilişkiler ku-
ramamışlardır. Bundan dolayı Osmanlı Devleti’ne karşı yakın duran bir siyasetleri söz konusudur.
Bu durumun iki devletin de yararına olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatindedir. Romanya ile
gerçekleştirilmiş dostluk ve yakınlığın artırılması, ufak tefek sorunların çözümlenmesi Osmanlı Dev-
leti açısından elzemdir fikrindedir.44

    Mehmed Hurşid Paşa’nın Ankara Valiliği esnasında 27 Ocak 1882’de vefatı üzerine Cenevre’deki
eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalan kardeşi Halid Bey de 30 Temmuz 1884’te Bükreş Başşeh-
benderliği45 kançılarlığına tayin olmuştur.46

Süleyman Bey, 18 Nisan 1885’te Hariciye Nezareti’ne gönderdiği tahriratında bir aydır elem ve ıstırap
içerisinde zatürreeden yatmakta olduğunu belirterek Bükreş’te bu mevsimin kendisi için pek tehlikeli
olduğunu ve hekimlerinde kendisine hava değişimi önerdiklerini yazmıştır. Bu sebeple bir süreliğine
İstanbul’a gelmesine izin verilmesini istemiştir. Hariciye Nezareti’nin tetkiki üzerine Süleyman Bey’in
hem zatürree hem de zat’ül-cenb hastalıklarından47 muzdarip olmasından dolayı hava değişimi için üç
ay müddetle İstanbul’a gelmesine izin verilmiştir.48 Süleyman Bey’in İstanbul’a geldiği hakkında kesin
bir bilgi yoktur. Nitekim iki ay sonra 20 Haziran 1885’te hastalığı ilerleyerek vereme dönüşmüş ve
Köstence de vefat etmiştir.49 Cenazesi ailesiyle beraber İstanbul’a getirilmiştir. Yerine 10 Ağustos
1885’te Ahmed Ziya Bey Bükreş sefiri olarak atanmıştır.50

Süleyman Hurşid Bey, Mehmed Süreyya tarafından iffetli, edip ve zeki bir kimse olarak tarif edilm-
iştir.51 Bir belgede ise güzel söz söyleme ve yazma yeteneği olan, hevesli ve bilgi sahibi bir kişi olduğu
belirtilmiştir.52 Süleyman Bey’in ailesine yönelik bilgiler sınırlı olup tek bilgi Süleyman Bey’in İkbal
Hanım ile evli olduğu ve belirleyebildiğimiz tek çocuğu Sadiye Hanım’ın (?-1964) da, İbrahim Edhem
Paşa’nın oğlu ve Osman Hamdi Bey’in kardeşi Halil Edhem [Eldem] Bey ile evlendiğidir.53

                                               44
   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49